On iki adanın en güzeli Patmos

2023 yazında Kos seyahatimizin devamında gittiğimiz ikinci ada Patmos’du. Diğer Yunan adalarına kıyasla ulaşması  daha zahmetli bir ada Patmos. Öyle kalmasını da özellikle tercih ediyorlar diye düşünüyorum. Türkiye’den direkt giden bir feribot hattı yok. Aktarmalı çeşitli alternatifler var.

Biz, Kos’tan sonra 2.5 saatlik bir feribot yolculuğu ile gitmeyi seçtik.  Kendi halinde, sessiz, sakin, şık, tarih dolu, kendine özgü, huzurlu bir ada. Umarım hep de böyle kalır. Gitmek için bir tarih aralığı önerisi duymak isterseniz ben Eylül derim. Hele mümkünse okullar açıldıktan sonra. El ayak tamamen çekildiğinde.

Bir çok yunan adasını gezdim daha güzelini görmedim

Diğer yaşam olan 227 Yunan adasını da görsem Patmos’un benim kalbimdeki yeri değişmeyebilir. Yine de büyük konuşmamakta fayda var.

Bazı yerlerin farklı bir havası vardır. Hani bilirsiniz, birinci belirtisi hiç ayrılmak istemezsiniz oradan, etrafınızı ılıcık bir huzur duygusu kaplar.

Pembe bir bulutun içindeymişsin gibi, sabahları gülümseme ile uyanırsın ve o gülümseme tüm gün seninledir, gördüğün her şey, attığın her adım, aldığın her nefes sanki ömründen gitmez, ömrüne eklenir. Patmos bu dünya üzerinde gördüğüm ve bana böyle hissettiren nadir yerlerden bir tanesi oldu.

Her adada olduğu gibi küçük de olsa burada taksi ve diğer ulaşım imkânları kısıtlı. Araba kiralamanız her gün başka bir koyda denize girmek, farklı sahillerin tadını çıkartmak istiyorsanız gerekli. Burada hemen uyarmış olayım, sezonda ya da sezon bitimi demeden arabanızı oraya gitmeden önce kiralayın, şansa bırakmayın.

Talih yüzümüze güldü de adada kalan son arabayı kiralamayı başardık. Motosiklet ve atv den bol bir şey yok ama binek araba çok sınırlı adada. Bu bilgi gitmeye karar verdiğinizde aklınızda bulunsun.

Kendi şiirini yazan bir koy : Grikos

Ada yerlilerinin özel bir enerji ile dolu olduğunu söylediği Kallikatsous Kayası manzaralı, UNESCO Dünya mirası listesinde olan koylardan Grikos’u kalacağımız yer olarak belirlemiştik.  Burayı size elimden geldiğince kelimelerimle resmetmeye çalışacağım.

Nasıl anlatılır, o hissi sizlere nasıl geçiririm bilmiyorum.  Sabah gözünüzü açtığınızda yüzünüzü kıpırtısız, çarşaf düzlüğünde uzanan, billur gibi berrak bu denizde yıkamak istiyorsunuz. Kulaklarınıza ulaşan tek ses,  kuş sesleri ve denizin kumsal ile minik kavuşmalarının çıkardığı şıpırtılar.

Güneşin ilk ışıkları denizin üzerinde göz kırparken, balıkların İçleri içlerine sığmıyor atlayıp hopluyorlar suyun üzerinde.  Sabah günün ilk ışıklarından, gün batımına kadar kutsal kaya ve deniz bambaşka renklere bürünüp, izleyenlere bir görsel şölen sunuyor.

Turuncu, kırmızı, mor, pembe ve eflatunun en güzel geçişlerini izliyor gözleriniz. Bu nadide koyda, yeşilliği ve sessizliği bölen hiç bir gürültü ve gereksiz yapı yok.  Kumsalın üzerine atılmış ahşap masalarda, gün batımına karşı çok huzurlu bir yemek yiyebiliyorsunuz.  O doğallığın içerisinde sabah tutulmuş taptaze deniz ürünlerini tatmanın zevkini çıkartıyorsunuz.

Grikos şehir merkezi Skala’ya 5 km mesafede. Araba ile inmeniz binmeniz bir oluyor denecek kadar yakın. Adanın başkenti kutsal şehir Chora’ya da çok yakın.  Ada küçük bir ada olduğu için her yer birbirine yakın. Bir ucundan bir ucuna 45 dakikada gezip bitirebilirsiniz.

Egenin Kudüs’ü Patmos

Hristiyan dünyasının sembol yerlerinden Aziz Yuhanna Manastırı; Patmos’un başkenti Chora’da yer alıyor. Hz. İsa’nın en önem verdiği havarisi Aziz Yuhanna’nın İncil’in kendi adını alan bölümü Yuhanna ve Vahiy bölümünü bu manastırda yazdığına inanılıyor.

Bu sebeple, Hristiyanlar için Efes Meryem Ana Evi’nden sonra en önemli haç merkezlerinden biri.  Küçük ve diğer büyük hacimli Yunan adalarıma göre ulaşımının daha zor olmasına rağmen, evlerin, sokakların, gözünüzün gördüğü her şeyin bakımlı, zengin ve güzel olmasının sebebi de bu zaten.

Hristiyan dünyası tarafınca finansal olarak desteklenmesi. Bilinçli olarak bir uçak pisti açılmıyor. Çok fazla trafik alsın istemiyorlar.

Chora’nın tepesinde bütün adayı nefes kesici bir manzara ile görebileceğiniz Aziz Yuhanna Manastırı oldukça büyük bir araziye sahip. Manastır bünyesinde; 10 farklı şapel, lokanta, yemekhane, müze, kilise, avlu, fırın, kütüphane, hazine odası, keşişlere ait hücreler, un değirmeni, konferans salonu, özel izine tabi olan ve her türlü el yazmasının bulunduğu kütüphane var.

Patmos Adası’nın en önemli yapısı olan manastırda 2.000 cilt 13.000 tarihi belgeye ve 900 el yazmasına ev sahipliği yapıyor.

Tepelere çıkmışken yine bütün adayı Chora Yel değirmenlerinin taş duvarlarına yaslanarak izleyin.  Bunun için en ideal zaman günbatımı. Adanın gece ışıklar yanmaya başlayınca inci bir gerdanlık gibi göründüğü nokta burası.

Patmos’un tarihi merkezinin, Teolog Saint John (Aziz Yuhanna) Manastırı ve üzerinde oturan Kıyamet Mağarası ile birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesi ilan edilmesi kesinlikle tesadüfün sonucu değil. Sokakların birbirinin içine labirentlerle yer yer geçitlerle bağlanması, kubbeli kemerler, göz kamaştırıcı beyaz ve çoğunlukla tertemiz evlerden geçerek dolaşmak, 16. veya 17. yüzyılda olabileceğinizi hissettiriyor.

Zarif, şık, kültürel, ruhani, kozmopolit, Tonozlu kemerli yollarda Bizans mistisizmi, beyaz badanalı evlerde Kiklad cazibesi ve restorasyon görmüş konak evlerinde ( çoğu ünlü ailelerin adını taşıyan, günümüzde müze olan ünlü Nikolaidis Konağı gibi ) insanın gözü estetiğe doyuyor.

Chora’nın labirenti andıran sokaklarında gezdikten sonra serinlemek ve güzel bir mola vermek için AgianLevias Meydanı restaurantlar, kokteyl barlar, cafeler, yerel el sanatları dükkanları ile capcanlı, cıvıl cıvıl.

Stoa, her akşam uğramadan otele dönemediğimiz kokteyl bar oldu. İmza kokteyllerini yudumlarken, sokak lambaları açıldıkça, canlanan meydanı ve gelen geçeni izlemek için de çok keyifli.

Dağ keçileri, eşekler yoldaşımız oldu  

Patmos, yüzölçümü sadece 34 km2 olan minnacık bir ada. Ancak adanın 60 km’den daha uzun bir sahil şeridi var. Bu güzel ada, tam bir koy cenneti. Bazı plajlar taşlıyken, bazı plajlar da kumlu.

Kendi otelimizin plajı Grikos koyu çok güzel olmasına rağmen, merak işte, diğer koyları da denedik tabi ki. Kambos, en popüler olanlardan bir tanesi sahili kum ve çakıl, deniz sığ, ve tertemiz. Lambi, renkli çakıl taşları ile meşhur. O renkleri  deniz suyunda ıslandığında görebiliyorsunuz.  Kambos’a nazaran daha sakin, huzurlu, sahilde yemek yiyeceğiniz bir iki taverna var.

Sarp kayalar arasında, uzun bir patikadan biraz da doğa yürüyüşü yaparım derseniz saklı cennet Psili Anmos’u görmeden dönmeyin.  Ne kadar sarp olabileceğini kestiremeden parmak arası terlikler ile çıktığımız bu yolu azmettik tamamladık.  Siz bizim gibi yapmayın iyi bir trekking ayakkabısı ile yola çıkın.

İştahlı dağ keçileri , eşekler ve ara ara dönüş yoluna geçmiş dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş turistler yoldaşımız oldu. Varmaya ne kadar kaldığını sorduk hep umutla, ‘şu tepenin arkası hemen’ bir türlü gelemedi ama vardığımızda nefesimiz kesildi güzelliğinden. Baya nutkumuz tutuldu. Tam bir gizli mücevher.

O tırmanış ve yorgunluk, kendinizi o muhteşem denize bıraktığınızda anında geçiyor.  Dağlar arasında Yeni Zelanda çayırları gibi yemyeşil bir ortama ve mavi gökyüzüne bakıp denize girmenin keyfi nede var ? Doğayla baş başa olmak en başa götürüyor insanı. Unuttuğumuz en doğal halimize.

Yürüyüş demişken, doğa yürüyüşü seviyorsanız Patmos tam yeri. Chora’ya, Grikos’a, Livadi Geranaou’ya kekik ve lavanta kokuları arasında yürüyebileceğiniz çok güzel yürüyüş rotaları var adanın. Otelden isteyeceğiniz bir harita üzerinde işaretlemelerini isteyin, hepsi biliyor o 3-4 yürüyüş rotasını.

Skala akşamları çok canlı, sayısız restaurant seçeneği sunuyor

Skala, Yunanca’da iskele anlamına geliyor. Feribottan iner inmez ilk gördüğünüz yer Skala. Patmos’un merkezi. Burası ufak bir tatil beldesinin çarşısı gibi, hediyelik eşya dükkanları, çok zevkli, hoş butikler, kafeler ve bir çok restaurant seçeneği var.  Ben kendimi bildim bileli, yemek yemek için  turistlerin çok rağbet ettiği yerler yerine, lokallerin gittiği yerleri tercih ederim.  Onlar yanılmaz çünkü.

Tatilimiz boyunca en memnun kaldığımız iki yerden bir tanesi böyle bir yerdi. Akşam sekiz buçuktan sonra giderseniz, kuyruk beklemeniz şart. Rezervasyon almıyorlar.  Yerin ismi Trehantiri Taverna. Bir sokağın en sonunda, adını daha evvel bilmesem ve tavsiye edilmese o sokağın en sonuna kadar yürüyeceğimi hiç sanmıyorum. İki kişiyseniz tek porsiyon söylemenizi öneririm. Ününü büyük porsiyonları ile kazanmış büyük ihtimalle. Ama müthiş lezzetliydi yediğimiz her şey.

Bir diğeri Skala Limanının hemen batısında, minik bir kumsala atılmış masalar, masalarda mumlar ve canlı yunan müziği ile yemekleri ile bizi mest eden Tsipouradiko Taverna oldu. Ama öyle anlattıklarımdan şaşalı bir yer beklemeyin. O meşhur Yunan rahatlığı, salaşlığı olan bir yer burası da.

Güzelliğini de tam da bundan alıyor. Pasta, börek ve tadı damağınızda kalacak dondurma için Christodoulos , akşam üstleri ayaklarımızın bizi götürdüğü zengin şarap kavı ile Sarampelou ( şarap barı ) Skala’da en beğendiğimiz yerlerdi.

Skala’dan civardaki yakın adalara günübirlik turlar kalkıyor. Bu turlara katılabilirsiniz. Biz doya doya Patmos’u yaşamak istediğimiz için bu planı yapmadık.

Beş gün bir adaya yeter  ve artar hele de böyle küçük bir adaya.  Ama bana yetmedi, duygu olarak yetmedi en azından.  Kelimenin tam anlamıyla huzur bulmak, dinlenmek amacıyla bir tatil yapmak istiyorsanız rotanıza Patmos’u almanızı öneririm. Çok iyi geldi Patmos bana. Bambaşka bir havası var. Tekrar gelebilme arzusu ve dileğiyle adadan ayrıldık.

Aslı Erten Çokça

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Paylaş

Son Yazılanlar

Kadın emeğinin gastronomiye yansıması

Senelerdir severek yaptığım iş gastronomi yazarlığı ve bunun gibi yeme içmeye, damak tadına ilişkin konulardaki  etkinlikler. Resmi bir tanımı yok, verilmiş unvan da  değil. Sadece 

Gastronominin evrensel gücü

Altın Kaşık Ödülleriyle Mutfak Dostları Derneği’nin ödüllendirdiği yaratıcılık, FSUMMIT 2025’in vizyonuyla sektöre kazandırdığı yenilikler ve Husin belgeselindeki derinlemesine hikâye, gastronominin sınırları aşan gücünü gözler önüne

Prada dertsiz başına dert mi arıyor?

Tasarımlarından marka kimliğine, müşteri portföyünden sattığı hayallere kadar birbirinden çok farklı iki marka hakkında bir söylenti dolaşıyor lüks moda sektöründe… İtalyan moda devi Prada’nın, Capri

Sofralarımızın Ortak Dili

Yemek sadece fiziksel bir gereksinim değil; kültürel kimliğimizi şekillendiren, tarihimizin sessiz tanıklığını yapan ve insanlar arasındaki bağları güçlendiren evrensel bir unsurdur. Her ülkenin, her yörenin

Heyecanla beklenen birinci sayfa

Dag Solstad, her gün yazdığı bir sayfa ile romanlarını tamamladığını söylemiş. Ayağına gelen güne, dönme dolaba atlama adımı ile başlamanın hikayesi midir yazdıkları veya bitirdiği

Yılbaşı ve Vasilopita çöreği

Bir yılı geride bırakıp uğurlarken yeni umutlarla başlayan yeni bir yıla ‘hoş geldin’ diyoruz. Dilekler her zaman sağlık, mutluluk, sevgi ve barış olmak üzere; dostlar

Manav Türklerinin sofrasında zamanın izleri

Geçtiğimiz hafta sonu Tuzla, gastronomi tutkunları için benzersiz bir deneyime ev sahipliği yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı’nın hayata geçirdiği “Gastronomi Günlükleri” serisinin