Hayatımda ilk defa bir yoga kampına katılmak için yola çıkarken beni nelerin beklediği ile ilgili çok heyecanlıydım. Her sabah güneşi benim gibi yoga aşığı bir grup insan ile karşılamak, gece odalarımıza çekilmeden birlikte meditasyona, nefese oturmak güzeldi.
Muğla’ya bağlı Ula ilçesinin çam, badem, zeytin ve meyve ağaçlarıyla kaplı vadisinde konumlanan Yenice Vadi’ye yolda dura kalka, bir gölgelikte çay içip dinlene dinlene, telaşsız gittim.
Muğla’nın o güzelim bayırlarının, o şipşirin köylerinin kıvrımlı toprak yolları aşılarak varılıyor Yenice Vadi’ye. Perspektifiniz; serin atmosferi ile vadinin o puslu havası ve ufukta yeşilin ton sür ton hali… Maki, çamlık, zeytinlik ve tarifsiz bir sükunet. Camınızı açık tutun. Yolda kokular mest edici. Burnunuz şölen yaşasın.
Her şey hayal etmekle başladı
Yenice Vadi Yaşam Alanı’na vardığımda kendine yer edinmek için doğayı katletmiş bir tesise değil, tek bir ağaç kesmeden vadinin doğal ortamında kendine yer edinmiş bir rüyaya geldim. Bir rüya diyorum çünkü güzel şeyler hep önce hayal etmekle başlıyor.
Sahiplerinden biri Çağlar Bozkurt, doğma büyüme Yenice Vadi’li. Çocukluğu bu güzel köyde geçmiş. Turizm sektöründe çalıştığı yıllarda aklında hep bu güzel vadide bir doğal yaşam alanı kurmak varmış. Tamamen tesadüf eseri tanıştığı İngiliz çift Merill & Gordon Robinson’a bu hayalinden bahsetmiş. Onlar da bizi bu hayaline dahil etmek ister misin diye sormuşlar. Hep denir ya sen niyet et arkası gelir. Tam bu söze güzel bir örnek olmuş.
Beş bungalov, üç taş ev, iki ağaç ev, on iki otel odası ile vadiye yerleşmişler. Bölgenin iklimine, ortamına uygun dört yüz yeni ağaç dikmişler. Yenice Vadi, Yenice Köyü’nün yamaçlarında 600 metre rakımda bambaşka bir iklim. Tıpkı yayla havası gibi yazın serin ve ferah bir ortam sunuyor. Sürekli püfür püfür rüzgar esiyor.
Önce ağaç evlerle işe koyulmuşlar. Kendi yarattıkları atölyelerinde çalışmışlar, ahşap işçiliği ile taş yapıları bütünleştirmişler. Ömür boyu burada yaşarım diyebileceğiniz güzellikte iki ağaç evleri var.
Konukları için, kendi bakıp besledikleri keçiler, tavuklar ve ineklerle sürekli yenilenen yerel menüler ve lezzetler hazırlamışlar. Tarımını kendi yaptıkları sebzelerin yanı sıra Yenice Köy’deki yerel ürünlerle tedarik zinciri kurarak, köylüye de katkıda bulunmuşlar.
Sebzeleri seralarında yetiştirip, atları, kuzuları, keçileri ahırlarında büyütüp doğadan ve aynı zamanda teknolojiden ve modernlikten ayrılmayan bir bütünlükle ortam sağlamışlar.
Yüzülebilir göletlerinin çevresinde iyi bir kitapla kıvrılıp uzanacak yerler var. Tek huzur kaçıran, yüzünüze düşüp sizi daldığınız tatlı uykudan uyandıracak bir yaprak olabilir.
Sincap ile göz göze
Bungalovuma yerleşir yerleşmez beni meraklı, cin gibi bakan kahverengi gözleri ile bir sincap karşıladı. Köpeğim huzur vermedi kaçtı gitti ama o kısacık bakışma benim gibi bir hayvanı doğal ortamında görmeye hasret şehir insanı için çok değerliydi. Bungalov’un önündeki verandada tahta sandalyede oturdum, rüzgar yüzüme, saçlarıma eserken, gözlerimi kapatıp düşündüm.
Aslında Yenice Vadi’nin hikâyesi, insanın hikayesi. Benim, Yenice halkının, atalarımızın, ninelerimizin hikâyesi. Geçmişten geleceğe aktarılan, nefes alan yaşamın hikâyesi.
Teknoloji hayatlarımıza sızmadan ve bizi kendimize ve birbirimize yabancılaştırmadan evvel zamanın yavaş, yaşamın ise dolu dolu aktığı bir yer.
Hep birlikte özenle, emekle üretilen, yine hep birlikte tüketilen.
Toprak ve doğa insana her zaman sahip çıktı. Şimdi de biz ona sahip çıkmalıyız. Yaşadığımız dünyada, el değmemiş doğal kalmış alanlar her geçen gün azalıyor. Verimli toprakları ekmek yerine binalar, zeytin yerine avokadolar dikiyoruz. Yerel halk, popüler kültürün ağır baskısı altında. Üretmek ve yaşamak için modern tarımın kölesi olduk. Oysa yerel ürünler binlerce yıl bize baktı, besledi, büyüttü. Geçmişin geleceğimiz olduğunu unuttuk.
Hepimiz doğaya hasretiz
Doğa birlikte var olduğumuz, içinde yaşamaya artık hasret kaldığımız yer. Ne yazık ki turizm faaliyetleri içinde yeterince ilgi görmüyor. Turist neredeyse bizi hiç tanımadan yanımızdan geçip gidiyor. Doğayı ve gelenekleri bir tarafa bırakalım deseniz, antik dönemlerden günümüze sayısız medeniyetin izlerini taşıyan bu topraklarda kültürel geziler ve etkinlikler yerine safari turizminin ön plana çıktığını üzülerek görüyoruz.
Safari yolları için bal ormanlarında ağaçlar kesiliyor, mazot kokuları ile arılar zehirleniyor. Bölgesel ve yerel kalkınma stratejilerinden bahsederken balı, dağlardaki endemik bitkilerimizden kekiği, yabani orkideleri, susamı, zeytinyağını uluslararası bir marka değerine kavuşturamadık. Yükselen seyahat trendlerinde sağlıklı gıdalara ulaşmak, doğa ile iç içe olmak,, yerel deneyim kazanmak ve bunu paylaşmak var.
Yenice Vadi Yaşam Alanı’nda bu beklentileri karşılayacak bir ortam yaratılmış. Deniz, kum ve güneş kadar eski medeniyetlerin, göçebe olarak yaşayan, geçimlerini hayvancılıkla sağlayan ve mevsimlere göre ova veya yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Yörük’lerin hikâyesini anlatıyor bize.
Ay takvimine göre tarım
Ay takvimine göre yapılan hasat bugün dünyada Biyolojik-Dinamik Tarım uygulamaları olarak büyük kitleler tarafından takip ediliyor. Doğanın bilgeliğinde yerel beslenme anlayışı giderek yaygınlaşıyor. Birleşmiş Milletler gibi pek çok kuruluş da sürdürülebilir bir dünya için yerel ve bölgesel üretimin, biyolojik çeşitliliğin önemini her fırsatta programlarına taşıyor.
Üretimlerini halk takvimine göre elde ediyorlar. Halk takvimi birçok yerde çoktan unutuldu ama burada hala sürdürülüyor. Ne yazık ki bu konuda yeterince araştırma yok. Son yıllarda Biyolojik&Dinamik tarımda en çok konuşulan ay takvimi bu bölgede halen kullanılıyor. Ekim ve hasat zamanı ay takvimine göre yapılıyor.
Ayın büyüme ve küçülmesi ile ilgili süreç, tarımsal faaliyetler kadar sağlığımızla kurduğumuz ilişkiyi de güçlendiriyor. Ekmek mayası, turşu yapımı, meyvelerin kurutulması gibi dayanıklılık isteyen her süreç ay takvimi gözetilerek planlanıyor. Biyolojik-dinamik tarım kaliteli üretim ve ürün burada baş tacı ediliyor ve bu bilginin kaybolmaması için her süreç kayıt altına alınıyor.
Tıbbi bitkiler, özellikle kekik gibi endemik türler seralarda kültürü alınarak çoğaltılıyor. Bölgenin değerli akademisyenleri ile birlikte yerel halkın bilgeliğinde pek çok tarımsal faaliyet dikkatle takip ediliyor ve koruma altına alınması konusunda girişimler başlatılıyor.
Deniz kenarlarından, kulağınızın zarını patlatan müzikler eşliğinde, ne şekerlemenizi, ne de okuduğunuz kitabı anladığınız, ne kafaca ne de bedenen dinlenemeden döndüğünüz tatillerden yüzünüzü farklı bir yöne çevirmek isterseniz rotanıza almanıza değecek bir yer olarak öneriyorum burayı sizlere. Kuş sesleriyle uyanmak, sincaplarla dost olmak, uzun yürüyüşler yapmak, yaban hayatın içerisinde kendinizle baş başa kalmak size de çok iyi gelecek eminim.
Ben bu ortamda bir de gittiğim yoga merkezi Natiyoga ve bir grup yoga sevdası ile tek yürek yoga yapma imkanı buldum. Sabahın ilk ışıkları ile bulutlar tatlı tatlı pembeleşirken, koyunlar, keçiler, otlanmaya doğru patikadan yola çıkmış, boyunlarındaki çan sesleri kulağımızda güneşi selamladık.
Gece nefesimizde, bedenimizde, anı yaşarken cırcır böceklerinin sesi ile derin uykulara daldık. Hayatta olduğumuz için, burada olduğumuz için, irademiz, gücümüz içimizdeki tutku ve birçok, birçok şey için şükrederek.
Nisa Aslı Erten Çokça