14 Mart 1953. Tokatlıyan’dan bugüne

14 Mart bizim bayramımızdı

 

Ne yazık ki, bugün 14 Mart için, Tıp Bayramı dememiz çok zor. Dr. Murat Emanetoğlu’nun da çok güzel ifade ettiği gibi, pandemi döneminde kaybettiğimiz meslektaşlarımızı büyük bir acıyla anıyorum. Bugün hekimlerin çalışma koşullarında ve bu şartlarda kutlama olsa bile, artık içimizden gelmiyor.

Oysa benim öğrencilik yıllarımda, 14 Mart hocalarımızla birlikte eğlendiğimiz, özellikle onlarla dans etme fırsatı yakaladığımız bir gündü. Lüks otellerin salonlarında muhteşem bir kutlamaya hazırlanırdık. Ne giyeceğimizi bir hafta önceden aramızda konuşmaya başlardık. 14 Mart bizim bayramımızdı.

İstiklal Caddesi’nde Tokatlıyan Oteli’nde kutladık

Mezuniyet senemizde Tıp Bayramımızı İstiklal Caddesi’nde Tokatlıyan Oteli’nde kutladık. O yıllardan beri hiç bağımızın kopmadığı sınıf arkadaşım Dr. Zeyyat Parman, o günü hep şöyle anlatır; “o zamanlar Tokatlıyan İstanbul’un Pera Palas’tan sonra en büyük oteli. Biz damsız 8-10 kişiyi otel kutlamanın yapıldığı salona alınmamış, balkon kısmına yerleştirilmiştik. Genç doktorlar olarak paramız yetmez diye, biz de birkaç arkadaş o kutlamayı Çiçek Pasajı’nda içkimizi içerek önceden yapmış ve otelin damsızlar grubu olarak bizi aldığı balkonda kutlama tam olsun diye, “Selamlık” tabelamızı da asmıştık.”

İçim buruk, pandemi dönemine denk gelen bir 14 Mart. Üstelik sokağa çıkma yasağının olduğu bir günde sadece telefonlarla avunacağım.

Üniversite yıllarımın güzel anıları arasında, eski albümleri karıştırdım. 1953 mezunları olarak hazırladığımız Stajyerler Albümündeki fotoğraflara baktım. Yıl 1953 olduğu için, ilk sayfalarda Tıp Fakültesi Diploma Yemini, İstanbul’un Fethi ve Üniversitenin Kuruluşunun 500. Yıldönümü olduğunu anlatan Fatih Sultan Mehmet’in fotoğrafı yer alıyordu.  Fotoğrafın altında yer alan yazı şöyle başlıyordu; “500 yıl önce genç Türk hükümdarı II. Sultan Mehmet, azimli çalışmalarının semeresini İstanbul’u zaptetmekle almış bulunuyordu. İstanbul’un zaptı, bir cihangirin günlük heveslerinden doğan gaile değil, tarihi bir zaruretti.” Devam eden satırlarda fethin ilk günlerinde Ayasofya ve Zeyrek’te yüksek öğrenime başlandığından söz ediliyor. Ve o dönemde kurulan Tıp medreseleriyle Türk Üniversitesi böylece kurulmuş oldu diye devam eden satırlarda biz, 1953 mezunlarından da şöyle söz ediyor; “Mezuniyetimizin milli mefahirimizde parlak bir köşe olduğu kadar, insanlık tarihinde de sayılı örnek hareketlerden birini teşkil eden, İstanbul Fethi’nin 500. yıldönümüne rastlamasından cidden bahtiyarız.” Evet, duygular bu şekilde ifade edilmiş, gerçekten de, o dönemin mezunları olarak farklı olduğumuzu düşünüyorum. Bunu başka bir yazımda anlatmak istiyorum.

Keşke kutlanacak bir 14 Mart olsaydı…

Aslında 1953 mezunları olarak, 30. Yıl ve 50.yıl albümlerini de yaptık. Bilmiyorum, 70. Yıl albümünü hazırlamak kime kısmet olacak.

Tabii ki, hazırlanan her albüm bizim için çok daha hüzünlü oluyor. 30. yıl albümünde 35 arkadaşımız, 50.yıl albümünde de 120 arkadaşımızın aramızdan ayrıldı.

Yaşadığımız güzel anlar, biriktirdiğimiz anılar ve en önemlisi çok severek büyük bir fedakârlıkla yaptığımız mesleğimizde yine bir 14 Mart. Arkadaşlarımın çoğu yanımda değil, ne Tokatlıyan var, ne de o kutlamalar. Sadece albümlerde kalan fotoğraflar var.

Bu özel günü albümümüzdeki diploma yemininden alıntı yaparak noktalamak istiyorum.

“Hekimlik mesleği üyeleri arasına katıldığım şu anda hayatımı insanlık hizmetine vakfedeceğimi alanen ve resmen taahhüt ediyorum.

Hastamın sağlığını baş kaygum olarak telakki edeceğim.

Kendini bana tevdi eden kimsenin sırrını muhafaza edeceğim.

İnsan hayatına, ana karnına düştüğü andan itibaren mutlak bir surette hürmet edeceğim.”

Keşke kutlanacak bir 14 Mart olsaydı…

Dr. Mürüvvet Türkili

 

Paylaş

Son Yazılanlar

Bedeli pahalı bir dünya kupası

20 Ağustos 2023, Sidney’de Stadium Australia’da önemli bir organizasyonun, Kadınlar Dünya Kupası’nın finalinin son düdüğü ile birlikte İspanyol futbolcular büyük

Putin de olurmuşum ben!!!!

Sizin kırmızı çizginiz nedir ? Hani o çizgiyi geçince savaş ilan edebileceğiniz yer. İşte geçen gün bizim evin “minik” Puta’sına

Eskiden biz arabulucuyduk

Kiracı-ev sahibi arasındaki uyuşmazlıklar dağları aşınca arabuluculuk sistemi zorunlu hale getirilerek uygulanmaya kondu. Düşünün 2020 yılında 27 bin, 2021 yılında

Dayatılan koşullara direnmek

Ne yaman ikilem; bir yanda, şemsiyesi altında yaşayanlara bağışladığı özgürlüğün tek savunucusu rolünü oynarken, diğer yanda soluksuz çalıştırdığı insanları kendisine

Azim, kararlılık ve mücadele

Değerli Bi’nevi Gazete okurları, Özel sebeplerden ötürü uzun bir süredir sizlerle değildim. Bu yüzden öncelikle siz değerli okurlardan, sonra da

Küçük “Puta”lar işini bilir

Siz onları bilmezsiniz. Acındırarak, yardıma muhtaç bir şekilde girerler hayatınıza. Bi mağdur, bi zavallı, bi güçsüz. Tatlı tatlı masum masum

“Cumhuriyet vazgeçmemektir!”

Haçadur Kelleci… Türkiye’nin yetiştirdiği dünya çapında mücevher ustalarından biri… Dünyanın en büyüleyici ve renkli merkezlerinden biri, Kapalıçarşı’da ve Çuhacı Han’da