Karşı kıyılara bakarız, ne varsa oralarda, uzun uzun, bıkmadan, zamanın nasıl geçtiğine aldırmadan. Yitirdiklerimiz bir süre daha beklemektedir sanki, anıların göç yolunda bir duraktır karşı kıyı. Sesler ve görüntülerin ritmi bir masal anlatıcısını beklemektedir. Çalkalanan denizin huzursuzluğunu kona- dokuna azaltmaya çalışan martılar, gözlerin daldığı gökyüzünde sayısız anıyı oradan oraya taşırlar.
Tavşana niyet çektiren bulur şiiri
Şehir, faytonlarını yavaşça süren ellerin, yaşanan tüm zamanın gemini çektiği hızda geceye karışmaktadır. Tüm zamanların roman, hikaye kahramanları, onları her gece yine yaşayan, hiç unutamayanların çağrılarına karşılık verirler.
Vapurda yazdığı şiiri, karşısına ilk çıkana okumaya niyetlidir birisi. Ama yolda düşürür şiiri, tavşana niyet çektiren bulur, kızın biri de niyeti okutur, o güzel şiiri yazanı aramaya koyulur.
Saat kulesinin etrafında banklar vardır, uzun oturmalara alışıktır, geçenler de biraz yavaşlar, bilirler rollerini, seyirlik olduklarını. Oturağa kaykılmış epey bir yaş almışın, geçmişten bu yana gelişi tehirlidir, bekler, karşılayacağı ilk güzel anıya gülümsemeye hazırlanır.
Güvercinlerin kanatlanmış telaşı, udinin mırıldandığı bestenin makamı oluverir. Bir yanda kaynaşan güvercinler yemlerini sevgilisini bekleyenlerin elinden yer, öte yanda ileri geri salınırken kulenin mağrur sarkacı, soluk alış verişlerin ve kanatların ritmi ile geleni karşılar, gideni uğurlar.
Ayakkabı boyacısının işi; çoğunluk o güzel kara gözlerinin çevik kıpırdanışları ile ne varsa etrafta aynı zaman dilimine sıkıştırmaktır. Az önce ayağınıza bakarken, yüzünüzde ve etrafta gezdirdiği gözlerini, zapt edemeyip bütün ufku taradığını hayretle fark edebilirsiniz.
Kordonun boyu eni sevgililerin mülkiyetindedir
Sınırlar batıda deniz feneri, kuzeyde karşı kıyı iskelesi, güneyde imbat, doğuda meyhane sokağı ile çevrilidir. Fısıltıların karıştığı, kimin kime ne söylediğinin önemini yitirdiği, her kelimenin aşka teslim olmuş bir zavallının son nefesinden çıkıyormuşçasına söylendiği o anlarda; bir yıldızın ışığı, katettiği uzun yolu bir çift gözde tamamlar.
Hayal, gerçeğe ninnisini söyler. Artık aşk, masal gözüyle görür, neşideler kulağı ile işitir. Neyi görür ne işitir, bilinse bile o andan gayrısında anlamından ırak olur. Kelimenin şahanesi; kollarını gün doğumundan, batımına uzatır, gözetir, sırdaş olur. Harlı ateşlerin başındaki demirciler gibi çalışır yürek.
Eylül, dikleştirir başını bir şehrin. Güçlü omuzları ve ufka bakışları ile bir heykeli andırır. Umutsuzluğu ite kaka denize yuvarlayanlar, çetin bir savaştan arta kalanları, aşka ve barışa gönül vermiş milyonlara ular.
Safa Özkızıltan