Yeryüzündeki çoğu sporsever için olduğu gibi bendenizin de favori sporu futbol. Ama aşırı endüstrileşen ve artık oyundan çok paraya endekslenen futbol eskisi kadar heyecan vermiyor. İtiraf edeyim, tümüyle silebilmiş değilim kalbimden. Gözüm hala istemediğim kadar çok kayıyor futbola. Sadece eski tadı yok sanki.
Körling ya da curling hala muamma Türkiye’de
Dostlar arasında şakalaşırken körling (curling) daha keyifli esprileri yapıyorduk sürekli. Bu noktada kısa bir parantez açayım. Curling mi körling mi hala bir muamma Türkiye’de. Federasyonun adı bile Curling Federasyonu. Ama şahsen Türkçe’de okunduğu gibi yazılmasının daha doğru olacağını düşündüğümden körling olarak yazacağım burada. Aksini düşünen varsa affola.
Dostlar arasındaki körling şakalarımızın temeli, körlingin gözümüze artık belli bir yaşa gelmiş olan bizlerin yapabileceği bir spor gibi gözükmesiydi muhtemelen. Bovling gibi, bir yandan biramızı yudumlarken sıramız geldikçe yerimizden kalkıp “taşımızı” attıktan sonra yeniden rahat koltuğumuza dönebilme fikri güzel gözüküyordu. Elbette taşın yolunu kimin süpüreceği ciddi bir sorun olacaktı. Zira en ciddi efor herhalde orada harcanıyordu. Süpürmek bir sorundu, ama oynayacak yer bulmak daha büyük sorundu elbette. Herneyse, zaten bovlinge bile kaç kez gitmiştik ki?
Ciddi bir konsantrasyon gerekiyor
Bir gün daha alıcı gözle izleyeyim şu oyunu dedim. Gerçekten de gözüktüğü kadar kolay olmadığını derhal anladım. Bizim esprilerimizin çok çok üstünde bir konsantrasyon gerektiriyormuş. Kimilerinde “buzda satranç” tanımlaması biraz abartı olsa dahi yine de ciddi bir strateji savaşı olduğu ortadaydı. Sadece taşınızı merkezin en yakınına atmak yetmiyor, rakibin taşlarını uzaklaştırmak, kendi taşlarınızı korumak için alan tutmak, üstelik de tüm bunları belli bir süre içerisinde tamamlamanız gerekiyordu. Gözüktüğü kadar kolay değildi nitekim.
Olimpik sporlara çok da yakın olmayan bizler için daha pahalı maliyetleri olan kış sporları çok daha uzak. Birçok kış sporunu, bırakın yapmayı, kurallarını ve geçmişini dahi bilmiyoruz. Körling de bunlardan birisi. Sanki daha yeni bir spor algısı olsa da federasyonun sitesindeki bilgiler daha farklı bir hikaye anlatıyor.
Buna göre “1530 – 1569 yılları arasında Flaman sanatçı Pieter Bruegel’in resmettiği bazı çizimlerde donmuş göletler üzerinde Curling’e oldukça benzeyen bir oyun oynandığı görülüyor. İlk yazılı kaynak ise 1540 yılında, İskoçya’nın Paisley bölgesinde bir noter olan John McQuhin tarafından yazılmış. Kayıtlara göre ilk maç Paisley Manastır’ında rahip olan John Sclater ile kilise başrahibinin temsilcisi Gavin Hamilton arasında oynanmış.”
Şaşırdınız değil mi? Ben oldukça şaşırdım. Birçok popüler spor dalından dahi eski bir geçmişe sahip körling anlaşılan.
İlk kez 1924’de olimpiyatlara girdi
Olimpiyatlara da girişi oldukça eski. “Curling ilk kez 1924 Chamonix Kış Olimpiyatları sırasında oyunlar dışında oynanmış, İsveç ve Fransa’yı mağlup etmeyi başaran Birleşik Krallık, turnuvayı kazanan ülke olmuştu. Körlingin olimpiyatlara dahil edilmesi Nagano 1998 Kış Olimpiyatları ile gerçekleşti. Nagano Kış Olimpiyat Oyunları’nda Kanada, kadınlarda Danimarka’yı mağlup ederek altın madalya kazandı. Erkeklerde ise İsviçre, Kanada’yı mağlup ederek altın madalyayı kazanan ülke oldu.”
Türkiye’ye girişi ve gelişimi çok daha yavaş ve yeni. Ancak şaşırtıcı bir şekilde, Türk milli takımları pek de başarılı olamadığımız kış sporları için güzel sonuçlar alabilmişler. Bu yıl içerisinde erkek milli takımımız B klasmanında Avrupa şampiyonluğunu kazanarak önümüzdeki yıl Avrupa Curling Şampiyonası A Klasmanında yarışmaya ve 17 – 22 Ocak 2022 tarihleri arasında Finlandiya Lohja kentinde düzenlenecek olan Dünya Erkekler Şampiyonası Elemelerine katılmaya hak kazandı.
Kadın Milli Takımımız ise Kanada’da yapılacak Dünya şampiyonasına direk katılma hakkını elde etti ve ayrıca bir sonraki sezonda A klasmanında yarışmaya devam edecek.
Kadın milli takımımız ayrıca Beijing 2022 kotası için elemelerde de yer alıyor.
Yani bizim olası eğlence gözüyle baktığımız şey aslında oldukça ciddi bir spormuş.
“Muş” diyorum, zira yakından bakana kadar bilmiyordum. Öğrendim.
Takımlarımıza başarı dilerken dostlarla biramızı içip buzda taşımızı kaydırma hayalimizi sürdürüyoruz. Bize de bir spor lazım sonuçta…