Kurak Günler ve mesleki anılar

Sıra dışı yapıtlar kendine özgü bir duygu yoğunluğu veriyor; bir esinleme, şimdiye değin yadırgamayıp, alıştığımız bir karanlığın aydınlanıverdiği yerde şaşırtan bir buluşma, özlenen bir kavuşma hissini yaşatıyor.

Güneşe poz veren Ayın günlük halleri gibi, bazen de aklımız ışığın saklı hallerinde unutulmuş anıların gücüne tanık oluyor.

Kurak Günler

Bazı filmler, başından itibaren soluksuz izleyeceğiniz, sonunda asla bıraktığınız yere dönemeyeceğiniz bir yolculuğa boyun eğdiriyor. Orta Anadolu ilçelerinden birinde geçen Kurak Günler’i izlerken, aklımda ne çok benzer yer, ne kadar benzer insan ve olay taşıdığıma şaşırdım. Benzerliği bırakın, gölgelerinden bile tanıyabileceğim insanlar bunlar.

Sinemada etkiyi kat be kat artıran olanakların kullanılması; mekanlar, eşyalar, incelikli çekim teknikleri anlatımı ne denli vurucu hale getirseler de insan tiplemelerindeki müthiş gerçekçilik mıh gibi oturuyor.

Son seçimlerde politik dengeleri değişmiş olsa da kasabanın sosyo-kültürel bir tarihinin olduğu hissediliyor; bir gazete binası, düzgün sayılabilecek evler, adliye, karakol, okul, hastane, Jandarma, serbest meslek birimleri ile sıradan bir güne başlayıp, bitiren bir görüntüsü var. Susuzluk en can alıcı sorun, yeraltı sularının denetimsiz kullanılması ile ekolojik dengeler altüst olmuş, kasaba sınırlarına yakın bölgelerde dahi büyük yüzey çöküntüleri sıkça gözlenir hale gelmiş.

Su kuyrukları ve zorunlu hizmet anıları

Bu çöküntülerin başında yapılan incelemelerde kasabanın ileri gelenlerinden çözüm olabilecek bir öneri duyulmaz, boyun eğilip geçiştirilen birkaç söz duyulur belki. Dağıtılan suyu uzun kuyruklarda çaresizce bekleyen, çoğunluğu kadın ve çocukların, yüzlerinde saklanmayan, her an artan öfkenin çarpıcı görüntüleri.

Filmin her epizodunda baş edemediğim zorunlu hizmet anıları, trenlerin yanı sıra koşu tutturan atlar gibi doludizgin uçuyor.

Mesleki eğitimlerini tamamladıktan sonra zorunlu hizmet gereği gönderildiği her yurt köşesinde görevlerine başlayan hekimlere, öğretmenlere hiç yabancı gelmeyen yerel karakterler burnumuzun dibinde bitiyor.

Hastane müdürleri, sağlık müdürleri, yardımcılar, şöförler ve daha niceleri. Filmde avukat, belediye başkanı, diş hekimi…Ya diğerleri; kimi suskunluklarına zincirli, altından çekilinceye kadar koltuklarına yapışık kimi. Çoğu için de yeni görev yeri belli olana kadar savuşturulacak zamanın mekanı.

Yüreğimde yıllar öncesinden kalan, film boyunca süren aynı tanıdık duygu. Yerleşik hale gelen bir sıkıntı sarmalı, bir sıklet hali. Her hareketinin inceden gözetlendiği, en korunaksız hallerinle bir kapandan ötekine, salına- yakalana günü geçirdiğin biteviye zamanlar.

İçlerine değil oyunlarına alanlar

Geleneksellik deneyimini her zaman kendilerine kazandıran bir oyun haline getirenleri günlük tımar ve alışverişlerinde tanıyamazsınız. İçlerine değil, oyunlarına alırlar ancak. Oynadıkça, kaybettikçe öğrenirsiniz. (aklıma masalın birinde mağarada horuldayarak uyuyan dev geldi, onu uyandırmadan esir kurtarılacak veya hep birlikte yem olunacak) Kimilerimizin bir kenarda görünmez hale gelmeyi denediği olur.

Saklanamazsın, bir gözden kurtulsan öteki yakalar, dört bir yanda işinde- gücünde bildiklerinin alaylarına konu olursun. Dağın başında rakısını portakallı gazoz ile sulandırıp içen Adıyaman’lı  Savcı arkadaşımın bunları benden çok daha iyi bildiği ortadaydı zaten.

Filmde Savcı Emre, kamu- devlet güçlerinin ortada aleni işlenen suçlara pek müdahale etme niyetinde olmadığını görüyor. İşini yapmaya başlayınca önce uyarılıyor. İlçede hayat, alışkın olduğu gibi akıp gitmenin, boyun eğdiği gücün sözünü geçirme derdinde. Bunu sağlayacak insanı da hazır, silahı da.

Başıbozuk sokak kalabalıkları, kendilerinden geçercesine, avlanmayı bahane sayıp, şiddetin müthiş hazzını, her birinde sırayla tutuşan bir meşale gibi bir ötekine geçiriyorlar.  Nice medeniyetleri geçiştiren bu içselleştirmenin, kendi kurduğu düzenin yerini alabilecek bir başka gücü tanımaya niyeti olmadığı çok açık. Arkaik bir bilinçaltının mı, her an kışkırtılmaya hazır bir cehaletin mi daha gerçek olduğunu anlamak olanaksız.

Çalıştığım ilçede bir milletvekili kardeşi için verdiğim ve işlerine gelmeyen bir adli rapor nedeni ile  yıllarca yörenin yolu açık olan her bucağında en uygunsuz koşullarda çalışmaya (memuriyette buna sürgüne yollanma deniyor) zorunlu bırakılmam da anlaşılır oluyor böylece. Her yörede, bin bir örneği ile yağma, fırsatçılık, korkaklık,  politik korunma. Sayım yapmak için gelecek haberi alınan müfettişin korkusuna  ateşe verilen kereste  deposundan kalan bir kor parçası yüreğim, aklımda ise  sıra sıra yakılacakların korkusu.

Kurak Zamanlar’da masumiyeti bir çarmıhta dahi kurtarmayı deneyememiş yönetmen, istismara uğrayıp, dövülen çingene kızında ve babasında bile masumiyet inandırıcı olamıyor, hafif sırıtıyor. Kötülüğün; resminin yapılacağından, her tarafının yazılıp çizileceğinden hiç kaygısı, korkusu yok; her an her yerde sere serpe, hiç olmadık insanlar ile omuz omuza geziyor.

Safa Özkızıltan

Paylaş

Son Yazılanlar

Bedeli pahalı bir dünya kupası

20 Ağustos 2023, Sidney’de Stadium Australia’da önemli bir organizasyonun, Kadınlar Dünya Kupası’nın finalinin son düdüğü ile birlikte İspanyol futbolcular büyük

Putin de olurmuşum ben!!!!

Sizin kırmızı çizginiz nedir ? Hani o çizgiyi geçince savaş ilan edebileceğiniz yer. İşte geçen gün bizim evin “minik” Puta’sına

Eskiden biz arabulucuyduk

Kiracı-ev sahibi arasındaki uyuşmazlıklar dağları aşınca arabuluculuk sistemi zorunlu hale getirilerek uygulanmaya kondu. Düşünün 2020 yılında 27 bin, 2021 yılında

Dayatılan koşullara direnmek

Ne yaman ikilem; bir yanda, şemsiyesi altında yaşayanlara bağışladığı özgürlüğün tek savunucusu rolünü oynarken, diğer yanda soluksuz çalıştırdığı insanları kendisine

Azim, kararlılık ve mücadele

Değerli Bi’nevi Gazete okurları, Özel sebeplerden ötürü uzun bir süredir sizlerle değildim. Bu yüzden öncelikle siz değerli okurlardan, sonra da

Küçük “Puta”lar işini bilir

Siz onları bilmezsiniz. Acındırarak, yardıma muhtaç bir şekilde girerler hayatınıza. Bi mağdur, bi zavallı, bi güçsüz. Tatlı tatlı masum masum

“Cumhuriyet vazgeçmemektir!”

Haçadur Kelleci… Türkiye’nin yetiştirdiği dünya çapında mücevher ustalarından biri… Dünyanın en büyüleyici ve renkli merkezlerinden biri, Kapalıçarşı’da ve Çuhacı Han’da