Zamanın geçip gitmesi çoğumuzda ilkel bir huzursuzluk, hayıflanma, çaresizlik yaratıyor olsa da; her yolun, her çağın içinde değişip dönüşen kişisel dünyamız, yepyeni buluşların hazzı, umulmadık rastlantıların gönenci ile bu yolculuğun tadını, hoşnutluğunu hissetmekten geri kalmıyor.
Tekinsiz olasılıklar
Davetine katıldığımız bir güne; sadece giyinip kuşanıp, bastığımız yerden toz kaldırıp, havasından derin bir soluk alarak başlamayız. Bilinmezliklerin tekinsiz olasılıklarına şöyle bir göz atarız.
Bu mücadelede bugünün zaferini akıldan geçirmek şöyle dursun, akşama çıkacağımızın belli olmadığı o koca tekere bir pedal da biz basıp koyuluruz yola. Bol itişmeli, yer çekimli dünyamızda umutlarımız omuzumuzdaki testi gibi eğreti durur. Bir günün sevincinden, muştusundan, başka bir günün kederi, kara haberi, yenilgisine geçmek şaşırtır; anlamsız gelir bu hoyrat döngünün oyununda kalmak.
Hep aynı insanım diyenler
Hepimizin ilk yönelimi çevremizdekileri değiştirmek, bize uyum gösteren bir düzen kurmak gibi görünse bile kımıldayan her canlı veya üzeri tozlanmış her eşyanın zihnimize sokulduğu derinliklerde sayısız değişimi yaşarız. Hep aynı insanım diyenler ya felsefe turşusunda çokça tuzlanmış ya serin ve derin dehlizlerde saklanmış veya islenmiş balıklarla istifini bozmadan yaşamışlardır.
Aslında ‘’kendimizden memnuniyet ataletsizliğini’’ kımıldatmayı başaracak dürtülüşlere pek sıcak bakmayız. Oysa bin bir yolun uğrağı, upuzun bir yolculuğun azığıdır zihnimiz. Bitmeyen arayışların ve sonsuz heveslerin düşünce-duygu evrenine sunduğumuz beldemizin çorak, yaban olmasını istemeyiz.
Surların ardında zırhlanmış bir yaşamı güvenli bulacaksak eğer, salt gelip geçen mevsimler ve giysiler değişir üzerimizde. Tohumu, boy-posu endamı, nirengisiyle her canlıya bir tutar yaşam bizi. Küçük bir dokundurma, ince bir değini, nişan almış bir gözün hınzır pususu denk getirdikten sonra hedefini, değişim yol boyu arkadaşımızdır.
Bazen el ayak çekilince, başına geçtiğim çömlekçi tornasını döndürüp; çakırığına çıkırık diye karşılık verirken, gezgin gölgem dönüp gelmiş, sayıp dökmüş olur, olup biteni. Ellerimin arasında bir toprak testi belirmeye başlar, şekilden şekle girer ağzı. Dilini çözemedim tam olarak ama dönüp- dönüşüp gidiyoruz birlikte.