Türk mutfağında yabancı Trüf

Türk mutfağında yabancı sayılır. Bizde, batılı mutfakların yeni yer bulduğu son akım, moda restoranların menülerine şimdilerde girmeye başladı. Ama geleneksel mutfağımızda hiç yok. Buna karşılık, Fransız mutfağında baş tacı. Trüf, altın kadar kıymetli bir yer altı mantarı. Onun olduğu her yemek değerli, aromalı, tadı üstün ve daha pahalı

Kokusuyla baş döndüren Trüf mantarı

Fransa, İspanya ve İtalya’nın güney bölgelerinde, kireçli, kuru, verimsiz topraklarda yetişen meşe, fındık, kestane, ıhlamur ağaçlarının köklerinde yaşayan bu mantar kokusuyla, lezzetiyle baş döndürüyor. Bir dilimi, kırıntısı, hatta suyunun eklendiği yemeklerin kalitesi ve fiyatı derhal artıyor.

Fransa’nın Rhone-Alpes bölgesinde, özellikle Languedoc ve Perigord‘un mutfak kültürü bizim mutfak kültürümüze yabancı, damak tadımızın alışık olmadığı iki ürünle ünlüdür. Kaz ciğeri ve Trüf mantarı…

Gidebilen, tadabilenler vardır süphesiz aramızda. Onlar da  iyi bilirler, zengin sofraların, görkemli ziyafetlerin mönülerinde bu iki ismin yer alması; yemeğin hem lezzeti hem de prestiji  için önceden verilmiş bir  referans sayılır.

“Trüflü” omlet, salata, sos  ya da “kaz ciğeri”nin çiğ, pişmiş, fırınlanmış, tavalanmış her şekli pahalı, damak tadı yüksek bir yemek yiyeceğinize işarettir.

Ünlü  Fransızların trüf için söyledikleri sözler toprak altındaki bu mantarın değerini  ortaya koyuyor.

Fransız mutfak sanatının en önemli ismi,

Anthelme Brillat-Savarin’e göre,trüf, “Mutfağın pırlantası “

George Sand için “Sihirli elma”,

Yemek yazarı Fulbert Dumonteil için “Siyah inci”,

Colette‘e göre  “ Fakir toprakların mücevheri”

Trüf nedir?

 Elimdeki “ Larousse Gastronomique” in son baskısına göre: Fındık, gürgen, kestane ve özellikle meşe ağaçlarının köklerinde yaşayan bir cins yer altı mantarı, toprağın 20-30 cm derinliğinde bulunan, genelde siyah, koyu kahve, bazen gri hatta beyaz renkli yumrulardan oluşuyor. Ufacık bir parça bile, tüm yemeği ya da sosu tadlandırmaya, kokusu iştah açmaya yeterli.

Böylesine aranan, şimdilerde 100 gramı 120-130 Euroya satılan dünyanın en pahalı yiyecek maddesi trüfün görüntüsü hiç çekici değil. Aksine pek düzgün olmayan yuvarlak yumrular şeklinde. Asıl sorun ise, mantarın elde edilişi. Yer altındaki hazinenin keşfi, yalnızca hayvanlar yardımıyla mümkün. Bu  konuda yardımcı sadece iki hayvan var. Domuzlar ve köpekler.

Daha evcil olmaları, eğitime yatkınlıkları bir de buldukları trüfleri yemedikleri için köpekler tercih ediliyor. Bunun için özel eğitimli köpekler kullanılıyor. Lagotto cinsi en makbul olan. Kokusunu aldığı ağacın dibinde durup toprağı eşelemeye başlayan hayvanın mükafatı güzel bir köpek bisküvisi  ya da bir parça gravyer peyniri olabiliyor.

Trüf cinsleri:

P harfi, en iyi cins siyah ve beyaz trüfü nerede bulabileceğimizi işaret ediyor. Siyah trüf için Fransa’da Perigord, beyaz trüf için İtalya’da Piemonte deniyor.

Doğada 70 çeşit trüf mantarı tesbit edilmiş

En fazla bilinenleri dört çeşit altında toplayabiliriz.

Tuber Melanosporum Vittadini

En  kıymetli, en fazla aranan cins. Siyah renkli düzgün büyük yumrular

Tuber Brumale Vittadini

Bir kalite daha düşük. Rengi koyu kahve, iç damarları beyaz.

Tuber Uncinatum Chatin

Dışı siyaha bakan renkte. İç kısmı koyu kahve, beyaz damarlı. Tadı bazen acımtrak olabiliyor.

Tuber Mesentericum

Düşük kaliteli bir cins. Yumrular yuvarlak ve düzgün değil. İçi gri, açık kahveden koyu kahveye kadar renk değiştirebiliyor. Kokusu keskin, ilk anda hoş değil. Zamanla daha yumuşak bir koku yayabiliyor.

Yukarıda saydığımız trüf cinslerini  lezzet ve koku açısından, 100 üzerinden değerlendirirsek

Tuber Melanosporum 100, Tuber Mesentericum sadece 15 puan alabilir.

 

Trüfün tarihi:

 Toprak altında yetişen, tadı ve kokusu ile insanoğlunun damak tadını özel etkileyen siyah yumruların tarihi antik çağlara dayanıyor. Eski Mısır’da trüfü kaz yağına bulayıp pişiriyorlardı. Yunanlılar ve Romalılar devrinde, lezzetinden çok, afrodizyak ve tedavi edici özelliklerinden dolayı aranılıyordu. Orta çağda, kilise trüfe karşı çıktı ve onu ” Şeytanın mantarı” olarak nitelendirdi. Trüfün bu günkü değerine ulaşması, 16. yy da kral 14.Lui’nin aşçısının bu mantarı  saray mutfağında kullanması ile gerçekleşti. Bugün, Hristiyan dünyasında,her Ocak ayının 3. pazarı,trüf  yetiştiricilerin bayramı olarak kiliselerde özel bir ayin yapılır.

Mantarın en bol bulunduğu Fransa’nın Var eyaletinde, hemen her Pazar bir başka kasabada “Trüf bayramı” vardır. En güzel mahsül toplanır, sergilenir, görücüye çıkar ve satılır.

Trüf satın alırken  nelere dikkat edelim, nasıl saklayalım?

 En makbul cinsi, siyah, içi beyaz damarlı, düzgün yuvarlak yumru şeklinde olan “Melanosporum” cinsi. Elbette en pahalı olan da bu.

Trüf yetiştiriciler,(trufficulteur deniliyor) ‘e göre, elinize aldığınız trüfün sıkı, sert dokulu ve ağır olması gerek. Ayrıca tezgaha gelmeden önce üzerindeki toprak temizlenmiş, yıkanmış olmalı. Hafif , buruşuk trüfler tercih edilmemeli. Mantarın soğuktan ya da bayatlıktan içi boşalmış olabilir.

Taze toplanmış trüfü, plastik bir kapta, dolabın sebze kısmında 7-8 gün saklayabilirsiniz. Sıvı yağ içinde dayanma müddeti 1-2 ay, alkol(tercihan konyak) içinde  ya da dondurarak daha uzun aylar saklayabilirsiniz.

Kilogramı 1000 ila 1200 Euro arasında değişiyor

Ancak her alanda olduğu gibi Çin bu konuya da el atmış. Son yıllarda Avrupa’ya çin malı  trüf gelmekte, fiyatı normal piyasa fiyatından 8 kat daha ucuz. Gurmeler tadı ve kokusunun aynı olmadığını söylüyorlar.

Trüf yatırım aracı oldu !

Eskiden tamamen doğaya bağlı olan trüf  üretimi artık bilinçli yapılıyor. Köklerinde trüf mantarı oluşacak meşe ağaçlarını satın alabiliyorunuz. INRA ( Fransa Tarımsal araştırmalar Milli Enstirüsü) dan sertifikalı, kökü mantar üremesine elverişli bir meşe ağacı 187 Euro’dan satılıyor. Bu işi yapan firma sözcüsüne göre,

Satın alacağınız bir ağaç 5 sene sonra ilk ürünü  veriyor,verimlilik 25 yıl devam ediyor.

Bir hektara 450 meşe dikilebiliyor ki bu da yılda 90 kg trüf elde etmeye yarıyor.

Dikilen her ağaçtan elde edilen trüfün yüzde 50 si ağaç sahibine, yüzde 50 si firmaya kalıyor.

Basit hesapla, 20 ağacı olan birisi, yüzde 50 lik hakkıyla 1 kg 180 gr trüfe sahip oluyor,yani

1180 Euroluk bir kazanç.Ama asıl olan,kendi yiyeceği,eşine dostuna ikram edeceği  doğa harikası bu değerli  mantara sahip olmak.

Paris’te trüf sarayında tadına bakabilir, istediğiniz boy ve şekilde satın alabilirsiniz !

Paris’in ufak  Madeleine meydanını dünya gurmeleri iyi bilirler.Yutkunarak seyredilen tüm sokağı kaplayan, vitrinleriyle meşhur  yiyecek içecek, hazır yemek dükkanı “Fauchon” u, kaz ciğeri, havyar ve trüfün satıldığı diğer dükkanlar takip eder.

La Maison de la Truffe” da satış yeriyle birlikte bir de lokanta bulunmakta.

Tadına bakmak için, paraya da  kıymanız lazım. Normal bir omletin fiyatı 15 Euro’dan başlar, burada “trüflü omlet” e 30 Euro ödemeniz gerekir. Trüflü yeşil salata 30.00 Euro – Siyah Trüflü şerit makarna  30.00 Euro

Trüfün tadına bakmak ya da satın almak isteyenler  için işte adres:

La Maison de la Truffe 

19 , Place de la Madeleine   75008

 Tel: +33 142 65 53 22

 Kendi evinde denemek isteyenlere basit bir trüflü omlet tarifi:

Altı yumurtayı bir kaba kırın, içine 16 gr ince dilimlenmiş trüf katıp çırpın. Karışımı bir saat bekletip, tereyağında suluca bir omlet pişirin. Trüfü taze ya da konserve olarak satın alabilirsiniz. Tazesi kokusunu bir kaç muhafaza eder. Konserve ise kutu açıldıktan  1-1,5 saat sonra  kokusunu kaybeder. Uzun müddet pişirilen mantarın tadı ve kokusu azalır.Yumurta, krema, beşamel cinsi soslar ve tereyağ, karıştırılığında trüfün en iyi netice verdiği maddelerdir.

Sevim Gökyıldız

 

 

Paylaş

Son Yazılanlar

Bedeli pahalı bir dünya kupası

20 Ağustos 2023, Sidney’de Stadium Australia’da önemli bir organizasyonun, Kadınlar Dünya Kupası’nın finalinin son düdüğü ile birlikte İspanyol futbolcular büyük

Putin de olurmuşum ben!!!!

Sizin kırmızı çizginiz nedir ? Hani o çizgiyi geçince savaş ilan edebileceğiniz yer. İşte geçen gün bizim evin “minik” Puta’sına

Eskiden biz arabulucuyduk

Kiracı-ev sahibi arasındaki uyuşmazlıklar dağları aşınca arabuluculuk sistemi zorunlu hale getirilerek uygulanmaya kondu. Düşünün 2020 yılında 27 bin, 2021 yılında

Dayatılan koşullara direnmek

Ne yaman ikilem; bir yanda, şemsiyesi altında yaşayanlara bağışladığı özgürlüğün tek savunucusu rolünü oynarken, diğer yanda soluksuz çalıştırdığı insanları kendisine

Azim, kararlılık ve mücadele

Değerli Bi’nevi Gazete okurları, Özel sebeplerden ötürü uzun bir süredir sizlerle değildim. Bu yüzden öncelikle siz değerli okurlardan, sonra da

Küçük “Puta”lar işini bilir

Siz onları bilmezsiniz. Acındırarak, yardıma muhtaç bir şekilde girerler hayatınıza. Bi mağdur, bi zavallı, bi güçsüz. Tatlı tatlı masum masum

“Cumhuriyet vazgeçmemektir!”

Haçadur Kelleci… Türkiye’nin yetiştirdiği dünya çapında mücevher ustalarından biri… Dünyanın en büyüleyici ve renkli merkezlerinden biri, Kapalıçarşı’da ve Çuhacı Han’da