İLHAM VERİCİ BİR YETENEK

Adı anons edildiğinde Norveçli yıldız futbolcu Ada Hegerberg’in mutluluğu yüzünden okunuyordu. Çoşkulu bir alkış tufanı ile heyecanını yenmeye çalışarak ödülünü almak üzere sahneye doğru yürüdü. İlk kez bir kadın futbolcu Ballon D’or ödülünü alıyordu. Kadın futbolu için tarihi anlardan birisiydi. Ödülünü aldı, kalabalığı selamladı. O ana kadar her şey rüya gibiydi. Ta ki törenin sunucusu o soruyu sorana kadar: Twerk yapabiliyor musun?

Cinsiyetçi şaka

Twerk 2000’li yıllarda ortaya çıkan ve 2013’de bir kelime olarak Oxford Sözlüğüne eklenmiş olan bir nevi erotik dansa verilen ad. Kalçaların hızla sallanması ve buna zaman zaman çömelmenin de eklendiği, sosyal medya ile popülerleşmiş bir ‘şey’… Ödüle futbolu ile ulaşmış bir sporcuya bu cinsiyetçi ‘şaka’nın büyük tepkiler almasıyla sunucu özür dilemek zorunda kaldı. Ancak bu yaklaşım sporun bir çok dalında olduğu gibi, özellikle futboldaki kadın sporcuların yaşadıklarının kısa bir özeti gibiydi. Son yıllarda bu konuda gelişmeler var kuşkusuz. Eşit ücret talepleri, aynı idman alanlarından faydalanabilme, konaklama ve seyahat şartlarında iyileştirmeler daha ziyade gelişmiş ülkelerde uygulanmaya başlıyor. Peki ya bu işin öncülerinin durumu neydi? Onlar neler yaşayarak, neleri feda ederek, hangi zorlukların üstesinden gelerek başlamışlardı bu spora?

Lily Parr, profesyonel kariyeri reddedilen pek çok kadın gibiydi…

“Futbol oyunu kadınlar için pek uygun değildir ve cesaretlendirilmemelidir.”
Bunlar, 1921’de İngiltere’de Futbol Federasyonu’nun (FA), kadın futbolcuların profesyonel sahalarda oynamalarını yasakladığı ve onlara oynayacak hiçbir yer bırakmadığında söylenen sözlerdi.

Lily Parr, FA kararıyla potansiyel olarak profesyonel bir kariyeri reddedilen birçok kadından biriydi. Ancak o ve oyuncu arkadaşları, yapabildikleri, bulabildikleri her yerde oynayarak azimlerini sürdürdüler ve onların çabaları, bugün kadın futbolunun dayandığı omurgayı oluşturdu.

Lily Parr, 1905’te St Helens’in yoksun bir bölgesinde dünyaya gelen yedi çocuğun dördüncüsüydü. Geleneksel olarak kızların ilgilenmesi beklenen/dayatılan yemek veya elişi ilgisini çekmemişti hiç. O erkek kardeşleriyle futbol ve ragbi oynuyordu toprak ve çamurun içinde. Güçlüydü. Erkeklerle ragbide bile fiziksel olarak mücadele edebiliyordu, ama futbol daha çok ilgisini çekiyordu. Sonunda St Helens Bayanlar futbol takımında oynamaya karar verdi.

Birinci Dünya Savaşı kadınlara bir çok yeni imkan yaratmıştı

Erkekler savaşmak için ayrıldığından, Britanya’nın mühimmat fabrikalarının personeli yetersizdi. Erkek meslektaşlarının yarısı kadar maaşla da olsa, kalan boşlukları doldurmaları için kadınlara yönelindi. Kadınlar da çalışırken öğle tatillerinde erkeklerin kendilerinden önce yaptıklarını yaptılar, bir futbol topunun peşinde koşmaya başladılar. Amirleri önceleri bu oyuna şüpheyle yaklaştılar, ama bunun üretkenliği artırmanın bir yolu olabileceğini anladıklarında takımlar oluşturulmaya başlandı hemen.

1919’da, Parr henüz 14 yaşındayken Preston’daki bir fabrika takımı olan Dick Kerr Ladies ekibi, St Helens Ladies ekibiyle karşılaştı. St Helens 6-1 kaybetti ama St Helens’in olağanüstü kanat oyuncusu rakip menajer Arnold Frankland’ın dikkatini çekmişti. Parr ve takım arkadaşı Alice Woods’a takımda bir yer ve fabrikada iş teklifinde bulundu. Ayrıca maç başına 10 şilin ödenecekti. Parr ek ödeme olarak bir paket Woodbine sigarası da talep etti, anlaştılar. Frankland kızlara Preston’da kalacak yer de ayarladı.

Savaşta bi çok profesyonel futbolcunun ölümü ya da yaralanması yüzünden kadın futboluna ilgi savaştan sonra da devam etti. Maçlara on binlerce seyirci geliyordu. Parr ilk sezonunda 43 gol kaydetti.
Yazar Barbara Jacobs, bu sol ayağın “doğal bir yeteneği, büyüsü olduğunu, ancak kadın olma ‘sanatına’ uymayı reddettiğini” söylüyor.
Bir takım arkadaşı onu “katır gibi tekme vurabilirdi” şeklinde tanımlıyordu. Yerel bir gazetede şu satırlar yer aldı: “muhtemelen tüm ülkede daha büyük bir futbol dahisi yok”.
Şutlarından birini engellemeye çalışırken bir erkek kalecinin kolunu kırdığı bile rivayet edildi.

En şaşırtıcı anlardan birisi 26 Aralık 1920’de yaşandı. Dick Kerr Ladies’ı izlemek için tam 53 bin kişi Everton’un Goodison Park Stadı’nı doldurmuş, 12 bine yakın insan da dışarıda kalmıştı. Parr’ın eski takımı St Helens Ladies takımını 4-0 mağlup ettiler.
1921 yılında 67 maç yaptılar. İngiltere’yi Galler ve İskoçya karşısında temsil ettiler ve iki maçı da kazandılar.
Lily Parr takımın tartışılmaz yıldızıydı.

Bir kadının erkek sporunda başarılı olması kötü bir durumdu

Ancak futbolu yöneten kurum, FA onları yakından izliyordu. Dick Kerr Ladies sıklıkla yerel işçilere, özellikle de işsiz kalan madencilere para toplamak için maçlar yapıyordu. Bu politik tavır FA yöneticilerini kızdırıyordu. Arıca kadın futbolu popülaritesinin erkekleri geride bırakabilme ihtimali de endişe vericiydi onlar için. Bir çok kadın hala fabrikalarda çalışmaya devam ediyordu ve işsiz erkekler onların kendi işlerini ellerinden aldıklarını düşünüyorlardı. Bir kadının bir erkek sporunda başarılı olması da bu durumu daha kötüye götürüyordu.

Kadının futbol topu peşinde koşması, savaş sırasında moralleri yükseltiyordu

FA 1921 yılında kadınların büyük statlarda oynamasını yasakladı. Bunun anlamı hayır için para toplayabilecekleri maçları yapacak alanları kullanamamalarıydı. Ayrıca FA üyelerinin herhangi bir kadın futbol maçını yönetmesi de yasaklandı.
Kadınların futbol topunun peşinden koşmasına savaş esnasında moralleri yükselttiği için göz yumulmuştu. Ancak savaş sonrası dönemde bu yetenekli kadınların erkek oyununu tehdit etmelerine izin verilmeyecekti. 5 Aralık’ta futbolun kadınlara uygun olmadığı ve tehllike yarattığı açıklandı.
Parr’ın profesyonel kariyer hayali daha 16 yaşında sona ermişti.
Ancak takım devam etti. Frankland onları ABD turuna götürdü. On binin üstünde taraftarın önünde, dokuz kez erkek takımlarıyla karşılaştılar. Bir çoğunu kazandılar.

1926’da takımın adı Preston Ladies olarak değişti

1946 yılına gelindiğinde Parr takımın 3.022 golünün 967’sini atmıştı ve sadece beş maçını kaçırmıştı. Bu süre zarfında hemşirelik eğitimi almış, kendi aile tarihinde kendi evine sahip ilk kişi olmuştu. O ve partneri Mary aynı hastanede çalışıyorlardı ve ilişkilerini gizlemeyi reddediyorlardı. 
İngiltere’de erkek homoseksüelliğinin aksine lezbiyenlik hiçbir zaman illegal olmamıştı. Bu konuda çıkarılacak bir mevzuatın kadınların dikkatini eşcinselliğe çekebileceğinden endişe edilmişti. 

Parr son maçına 1950 Ağustos ayında çıktığında 45 yaşındaydı. 1978 yılında 73 yaşında göğüs kanserinden öldü. Yasaktan yaklaşık elli yıl sonra FA’nin 1970’te kararını değiştirdiğini, kadınların futbol oynamasına yeniden izin verildiğini görebildi. 

Bir heykel ile ölümsüzleştirilen ilk kadın futbolcu oldu. 
Büyük bir yıldız futbolcu ve LGBT+ ikonu olarak hatırası ölümünden sonra da onurlandırılmaya devam edildi. 2007 ve 2009 yılları arasında İngiliz, Fransız ve Amerika Birleşik Devletleri LGBT+ futbol takımları arasında The Lily Parr Exhibition Trophy adı altında karşılaşmalar oynandı. 

Manchester’deki Ulusal Futbol Müzesi’nde İngiltere Futbol Onur Listesi’ne giren ilk kadın futbolcu olma şerefi de Parr’a ait. 2019’da bir heykeli de burada yerini aldı ve müze ona adanmış bir galeriyi de açmaya hazırlanıyor. 

***

Bir FIFA başkanının 2018 yılında “kadın futbolcular sahada daha seksi giyinsin” önerisinde bulunma cüretini gösterdiği bu çağda, bundan yaklaşık doksan yıl önce meşin topun peşinde koşabilme cesareti ilham verici değil de nedir?

Behçet ÜSTÜN

Paylaş

Son Yazılanlar

Nostalji dolu bir Aralık ayı

Her sene Aralık ayı geldiğinde içimde o kadar farklı duygular doğar ki. Bence yılın en neşeli en mutlu ve lezzet dolu günlerini yaşadığım bir ay

Balonlu bir cumartesi öyküsü

Bilmiş bilmiş konuşuyor, küçücük ellerinden biri boşta kalmış, boyundan yukarıda, şimdi yazdığı senaryoda oynuyor sanki. Öteki elini tutan annesine günün sonu kalmış bu tatlı yaramazla

Yıldızların altında gastronomi hikayemiz

Michelin Rehberi 2025 Türkiye seçkisi, gastronomi dünyasında büyük bir ilgi ve heyecanla bekleniyor. İstanbul, İzmir ve Muğla’nın öne çıkan restoranlarını kapsayan 2025 seçkisi, Türk mutfağının

Mirasla geleceği harmanlayan buluşma

Türk gastronomisinin global arenadaki en güçlü temsilcilerinden biri haline gelen Gastromasa Uluslararası Gastronomi Konferansı bu yıl dokuzuncu kez İstanbul’da düzenlendi. “Legacy & Menu” (Miras &

Zeytinyağının hayatımdaki önemi

Maria’nın günlüğünde bugün; zeytin hasadını konuşup zeytinyağının hayatımda, sağlığımda, evimde, restoranlarımdaki önemini anlatmak istedim. İki hafta önce sevgili arkadaşım Emine ve eşi Mark, beni arayıp