Kimileri, Evrim’i bir teori olarak reddeder.
Evrim, bilimsel bir teoridir. Bu teoriye göre İnsan Evrimi, insanların maymuna benzer atalardan türediği uzun bir değişim sürecidir. Bilimsel kanıtlar, tüm insanların paylaştığı fiziksel ve davranışsal özelliklerin maymuna benzer atalardan kaynaklandığını ve yaklaşık 6 milyon yıllık bir süre içinde evrimleştiğini göstermektedir.
İnsansı özellikleri tanımlayan en eski farklılıklarımızdan biri olan – iki ayak üzerinde yürüme yeteneğimiz – 4 milyon yıl önce gelişmiştir.
Büyük ve karmaşık bir beyin yapısı, âlet yapma ve kullanma becerisi ve dil kapasitesi gibi diğer önemli insanî özellikler daha yakın zamanda oluşmuş… Karmaşık sembolik ifade, sanat ve ayrıntılı kültürel çeşitlilik de dahil olmak üzere pek çok gelişmiş özellik, daha çok son 100 bin yıl içinde ortaya çıkmıştır.
İnsanlar, primattır. Fiziksel ve genetik benzerlikler modern insan türü Homo Sapiens’in maymunlardan oluşan başka bir grupla çok yakın bir ilişkisi olduğunu göstermektedir.
İnsanlar ve Afrika’nın büyük maymunları – şempanzeler (bonobolar) ve goriller de de aynen bizim gibi 8 ila 6 milyon yıl önce yaşamış ortak bir atadan türemiştir.
Bilim insanları ilk insanlardan yaklaşık 15 ila 20 farklı tür tanır. Ancak bu insan türlerinin soylarından geriye hiçbir şey kalmamıştır.
KÖKEN AFRİKA
İlk insanlar Afrika’dan Asya’ya muhtemelen 2 milyon ile 1.8 milyon yıl önce göçtüler. Avrupa’ya ise daha sonra, 1.5 milyon ile 1 milyon yıl arasında girdiler.
Avustralya’ya muhtemelen son 60 bin yıl içinde ve Amerika’ya da son 30 bin yıl içinde ayak bastılar. Tarımın başlangıcı ve ilk uygarlıkların yükselişi de son 12 bin yıl içinde gerçekleşti.
Bazı insanlar, İnsan Evrimi kavramını rahatsız edici bulurlar. Çünkü insanların, diğer canlıların ve dünyanın nasıl ortaya çıktığı, genellikle dinî ve diğer geleneksel inançlara uymaz.
İlk insan fosilleri ve arkeolojik kalıntılar, antik geçmişle ilgili en önemli ipuçlarını sunmaktadır. Bu kalıntılar – kemikler, âletler, ayak izleri, ocaklar, hayvan kemikleri üzerindeki kasaplık izleri… Herşey daha önceki seleflerimiz tarafından bırakılmıştır.
Genellikle, kalıntılar gömülüdür. Toprak tarafından korunmuştur.
EVRİM SÜRECİ
Evrim süreci, türlerin – farklı organizmaların popülasyonlarının ortaya çıkmasına, çevreye uyum sağlamalarına ve nesillerinin tükenmesine neden olan bir dizi doğal değişimi içerir.
İnsanlar da dahil olmak üzere cinsel olarak üreyen hayvanlarda, türler terimi yetişkin üyelerinin düzenli olarak çiftleşen bir grubunu ifade eder. Bu da doğurgan yavrulara yol açar. Bu sistemde, modern insanlar Homo Sapiens olarak sınıflandırılır.
Evrim, tek bir bireyi değiştirmez. Bunun yerine, bir popülasyonu (belirli bir habitatta yaşayan aynı türden bireylerden oluşan bir grup) tipleyen kalıtsal büyüme ve gelişme araçlarını değiştirir. Ebeveynler, genetik değişiklikler geçirirler ve sonuçta bu değişiklikler bir popülasyonda yaygınlaşır.
EVRİM NEDİR?
Biyolojide evrim, bir türün karakteristiklerinin birkaç nesil boyunca değişmesidir ve doğal seçilim sürecine dayanır.
Evrim teorisi, tüm türlerin ve zaman içinde yavaş yavaş değiştiği görüşünden hareket eder.
Doğal seçilim nedir?
Charles Darwin’in evrim teorisi, evrimin doğal seçilim ile gerçekleştiğini belirtir.
Bir türdeki bireyler fiziksel özelliklerde farklılık gösterir. Bu variyasyon genlerindeki farklılıklardan kaynaklanır.
Çevrelerine en uygun özelliklere sahip bireylerin hayatta kalma, yiyecek bulma, yırtıcılardan kaçınma ve hastalıklara direnme olasılıkları daha yüksektir. Bu bireylerin üreme ve yavrularına genlerini aktarmaları daha olasıdır.
Çevrelerine adapte olmakta zorlanan bireylerin hayatta kalma ve üreme olasılıkları ise daha düşüktür. Bu nedenle genlerinin bir sonraki nesle geçme olasılığı zordur.
Sonuç olarak, çevrelerine en uygun olan bireyler hayatta kalırlar ve yeterli zaman verilirse, türler yavaş yavaş gelişirler.
BİBER GÜVESİ
Çevreye uyum sağlayarak hayatta kalabilme konusunda çok tipik bir örnek vereceğim. 1700’lerin ortalarında sanayi devriminden önce, siyah noktalarla kaplı olan biber güvesi, soluk beyazımsı bir renk aldı.
Bu renk değişikliği, huş ağacı gibi soluk renkli kabuğu olan ağaçlardaki potansiyel yırtıcılardan saklanmalarını sağladı.
Nadir koyu renkli biber güveleri, ağaçların soluk kabuklarının üzerinde kolayca görülebiliyor ve bu yüzden de yırtıcılar tarafından çok daha kolay avlanıyorlardı.
Biber güvesi, gece uçan güvenin bir türüdür. Biber güvesinin evrimi, popülasyon genetiği ve doğal seleksiyonun tipik bir örneğidir. Biber güvesinin tırtılları sadece şekli taklit etmekle kalmaz, aynı zamanda dal rengini de kopyalar.
Genlerin bununla ne ilgisi var?
Evrim mekanizmaları genomik düzeyde çalışır. DNA’daki değişiklikler dizileri kalıtımın temel birimleridir.
Farklı türlerin nasıl evrimleştiğini anlamak için genomlarındaki DNA dizilerine bakmalıyız.
Evrimsel tarihimiz genomumuza yazılmıştır. İnsan genomu, atalarımızı etkileyen tüm genetik değişimleri olduğu gibi yansıtır.
Farklı türlerdeki DNA ve genler birbirine çok benzediğinde, bu genellikle atalarını paylaştıklarının kanıtı olarak alınır.
Örneğin, insanlar ve meyve sineği Drosophila melanogaster, DNA’larının çoğunu paylaşırlar. İnsanlarda hastalıklara neden olan genlerin yüzde 75’i meyve sineğinde de bulunur.
DNA zaman içinde değişiklikler biriktirir. Bu değişikliklerin bazıları yararlı olabilir ve bir organizma için seçici bir avantaj sağlar.
Günlük bir işlevi etkilerlerse, zararlı olabilirler. Sonuç olarak bazı genler çok değişmez. Korundukları söylenir.
PRİMATLAR
İnsan evrimi primatlarla başladı. Primat gelişimi yaklaşık 85 milyon yıl önce diğer memelilerden farklılaştı. Bu dönemde maymunlar, şebekler ve orangutanlar arasında çeşitli farklılıklar meydana geldi. Ve Homini (ilk insanlar ve şempanzeler) yaklaşık 8 milyon yıl önce Gorillini’den (goriller) ayrıldı. İnsanlar ve şempanzeler de yaklaşık 7.5 milyon yıl önce yollarını ayırdılar.
Genellikle hominidlerin önce Afrika’da evrimleştiğine, daha sonra başka bölgelere göç ettiğine inanılır. İnsan evriminin 4 ana aşaması vardır. İlki, 4 ile 7 milyon yıl önce, proto hominins Sahelanthropus, Orrorin ve Ardipithecus’tan oluşur.
Bu insanlar iki ayak üzerinde dik yürüdüler. İkinci aşama, yaklaşık 4 milyon yıl önce, Australopithecus’un ortaya çıkışıyla işaretlendi ve üçüncüsü de, yaklaşık 2.7 milyon yıl önce, Paranthropus ile gerçekleşti.
Dördüncü aşamada 1.8 ve 2.5 milyon yıl önce var olan Homo cinsi yer alır. Taş âletler kullanan ve şempanze büyüklüğünde bir beyne sahip olan Homo habilis, bu dönemin erken bir hominini idi.
NEANDERTALLER
Ayrı bir tür olan Homo neanderthalensis, yaklaşık 660 bin yıl önce insanlarla ortak bir ataya sahipti ve yine yaklaşık 45 bin ile 80 bin yıl önce de Homo Sapiens ile çiftleşmeyle meşguldüler. Beyinlerinin daha büyük olmasına rağmen, Neandertaller, sosyal ve teknolojik açıdan ilerleyemediler ve sonunda yok oldular.
Primatların yaşam öyküsü, 70 milyon yıl öncesine uzanmaktadır. Bu dönemde insan ile karşılaştırıldığında, anatomik açıdan son derece ilkel primatların olduğunu görmekteyiz. Ancak ilkel olmak, ortak özellikler taşımaya engel değildir.
Primat türleriyle ilgili gözlem ve araştırmaların son yıllarda sevindirici bir hızla arttığını ve primatoloji bilimine büyük katkılar sağlandığını izlemekteyiz.
Evrim denilen şey budur Dostlar.
Hâlâ da devam ediyor… Hepsi bu kadar.