Tarih kitaplarından okuduğumuz pandeminin ne olduğunu yaşayarak öğrendik… Hayatımızın tam orta yerine bomba gibi düşen ve ne zaman gideceğini bilmediğimiz davetsiz misafir Covid-19 sağlığımızı her anlamda bozdu. Milyonlarca insanı ölümle burun buruna getiren Covid, maalesef fiziksel sağlığımızı bozarken psikoloimizi de mahvetti. Biteceği tarihi bilmediğimiz bu hastalık hepimizi evlerimizin içerisine hapsetti. Kendisiyle başbaşa kalan ve sürekli ölüm, kaybetme korkusu ile yaşayan bizler artık çok da sağlıklı düşünemiyoruz. İstanbul Psikiyatri Enstitüsü’nün Kurucusu psikiyatr Prof. Dr. Özgür Öztürk ile süreci ve beklentileri konuştuk.
Online terrapi öne çıktı
Pandemi sürecinde terapistlere gelen danışanların öne çıkan şikayetleri neler?
Bu süreçte zaten terapisi devam eden, tanı alan kişiler gelmeye devam etti. Bir kısmı online terapiye geçti bir kısmı bunu sevmedi ve bir kısmı da güvenlik riski nedeniyle yeterince özel bulmadı.
Online terapi belirli bir grup insana yakın gelirken, bir gruba uzak geldi. Ama ben öyle sanıyorum ki bundan sonra bizde bu online görüşme olayı pratiğimizde belirli bir yer işgal edecek, yüz yüze görüşmenin yerini asla tutamasa da. Belki görüşmelerin yüzde 20-25’ini oluşturacak. Pandemi sürecinde gelen danışanların büyük kısmı daha önceden tanı almış kişiler ama bu dönemde pandemimin yarattığı belirsizlik, dışarı çıkamamak, sürecin kontrolünün tamamen dışımızda gelişmesi çok ciddi sıkıntı yarattı. Tedavi sürecini olumlu etkileyeceğini düşündüğümüz aşıların bile mesela, mrn aşılarının nasıl çalıştığını ben doktor olduğum halde zor anladım… Bunun gibi pek çok belirsizlik var. Bu da kontrol kaybı oluşturup anksiyeteyi artırıyor. Bu dönemde asıl olarak kaygı bozuklukları arttı. Belirsizlik ve buna ek olarak ortada ciddi bir hastalık var. Hayatımızı kaybedebiliriz, yakınlarımızın başına bir şey gelebilir. Bu sürecin uzaması ve bitmeyecek olması hissiyle bu kaygı giderek arttı. Kaygının neredeyse paralel bir pandemi oluşturduğunu söyleyebilirim.
Dengede giden ilişkiler bozuldu
Pandemi ikili ilişkilerle ilgili bizi nasıl zorladı?
İnsanlar bu kadar bir arada olmaya alışkın değil. Eşler, sabah 08:00’de evden çıkıp akşam eve dönüyor, yemek yiyor, sohbet ediyorlar ve uyuyorlardı. Günde beraber geçirilen vakit 4-5 saatti… Ancak, bu dönemde evden çalışma sürelerinin artması evde kalan çiftler arasında çatışmaya yol açtı. Normalde eşinizin unuttuğunuz bazı özellikleri gözünüze batmaya başladı. Süreç uzadıkça bu iyice arttı. Gün içindeki görev paylaşımları değişti. Eve gelen yardımcılar gelememeye başladı, ev işleri yük oldu ve zaten sallantıda olan ilişkiler sarsıldı. Bazı problemler olmasına rağmen dengede giden ve bu nedenle devam eden ilişkiler beraber vakit geçirmekten dolayı yükün ve stresin artması nedeniyle bitti, hiç problemi olmayanlar ilişkilerini sorgulamaya başladı. Ama hayat normale dönünce bir kısmı kendiliğinden çözülür. Yine de kalıcı kopmalar yaşanacaktır.
İnsanlık çabuk toparlar
Eski halimize dönebilir miyiz?
İyimserim ben. Sorunun cevabı kendi görüşümle ilgili ve ben normale döneceğimizi ve bunun çok çabuk olacağını düşünüyorum. İnsan hayatında bu tür ara vermeler var. Askerlik gibi, uzun hastalık dönemleri gibi. Ama bunlar unutuluyor. İnsanın unutma özelliği var ve bu iyi bir şey. Bu mecburi izolayson hayata karşı arzu da oluşturdu. Hayat normale dönüp biz hayatın içine karışınca her şey hızlı olacak. Bir endişe olabilir ama aşıdan ve tedavisinin bulunmasından sonra bu durum değişecek. Antikor ve kortizon tedavileri işe yaradı. Maske ve kalabalık yerlerde sıkıntı devam eder belki. Bir süre restoranlar, sinema ve tiyatrolar yüzde 50 kapasite ile çalışabilir ama insanların normal hayata hızlı döneceklerini düşünüyorum.http://www.istanbulpsikolojienstitusu.com
Füsun SAKA