Deprem sonrası erken rehabilitasyon gerekli

11 kentimizde büyük yıkıma neden olan şiddetli deprem sonrası, öncelikle yaralı kurtulanlar için rehabilitasyon süreci başladı. Deprem sonrası travmaya maruz kalan, bir ve birden fazla uzuvlarını kaybeden depremzedeler için uzun dönem fizik tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinin gerekliliğini hatırlatan Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Sağlık Grubu Medikal Direktörü Doç. Dr. Hülya Şirzai, “Depremzedelerimizin bir kısmının hayatlarının kurtarılabilmesi için acil ampütasyonlar gerçekleştirildiğini biliyoruz.

Başta çocuklar olmak üzere tüm bu depremzedelerin toplumda sağlıklı ve işlevsel bireyler olabilmesi için, protez, ortez, fizik tedavi, baston, tekerlekli sandalye gibi desteklere ihtiyacı var. Hep birlikte bunun için çalışıyoruz. Bu noktada erken rehabilitasyonun önemini vurgulamak isterim” diye konuştu.

9 yılda 350 bin kişi depremlerde hayatını kaybetti

Deprem sonrası fizik tedavi ve rehabilitasyon ihtiyacı ne kadar arttı?

Depremler yüksek ölüm, yaralanma ve sonrası yüksek özürlülük oranlarına yol açıyor. Maalesef ne kadar ihtiyaç doğduğuna yönelik bir rakam veya oran vermek çok mümkün değil. Dünyada 2010-2019 yılları arasındaki depremlerde, kayıtlara göre yaklaşık 350 bin kişinin öldüğü, 1 milyondan fazla kişinin de yaralandığı bilgileri yer alıyor.

Ölüm /hastalık oranı 1/3 veya ¼ oranlarında değişiyor. Bu rakamların ve bu oranların tam doğruluğunu kanıtlamak da gerçekten çok zor. Ancak kayıtlara geçtiği kadarını biliyoruz. Depremin, günün hangi saatinde olduğuna, depremin derinliği ve şiddetine, yapıların dayanıklılığı gibi faktörlere bağlı olarak da değiştiğini biliyoruz.

Ayrıca deprem sonrası yapılan akut müdahaleler ve beraberinde olan rehabilitasyon imkanlarına da bağlı olarak farklılık gösteriyor.

Son olarak ülkemizde yaşadığımız, 11 ili kapsayan, şiddeti yüksek, art arda yaşanan bu büyük depremlerden kurtulan depremzedelerde de birden çok sistemi etkileyen yaralanmalar ve sonrasında fizik tedavi ve rehabilitasyon gerekliliği doğru tabii ki. Deprem sonrası travmaya maruz kalan, bir ve birden fazla uzuvlarını kaybeden binlerce depremzedemiz var. Hayatlarını kurtarabilmek için acil ampütasyonlar gerçekleştirildiğini biliyoruz.

Başta çocuklar olmaz üzere tüm bu depremzedelerin toplumda sağlıklı ve işlevsel bireyler olabilmesi için, protez, ortez, fizik tedavi, baston, tekerlekli sandalye vs gibi desteklere ihtiyacı var. Hep birlikte bu yaraları saracağımıza inanıyoruz.

Depremin ardından sonra en sık görülen vücut hasarları nelerdir? Hangileri daha sonra fizik tedavi gerektirir?

Deprem sonrası en sık karşılaşılan ortopedik yaralanmalardır. Bunların %65’ini kırıklar, sıklıkla alt ekstremite kırıkları oluşturuyor. Ayrıca kompartman sendromu denilen ezilme yaralanmaları ve majör yumuşak doku yaralanmaları da sık gördüğümüz yaralanmalardır.

Diğer yaralanmalar ise amputasyonlar, omurilik yaralanmaları, travmatik beyin yaralanmaları ve periferik sinir yaralanmalarıdır. Rabdomiyoliz (iskelet kaslarının yıkımı) ve kompartman sendromu (kas içi kanama ve ödem) gibi ezilme yaralanmalarının ikinci komplikasyonlarını da sık görüyoruz. Kırık, ampütasyonlar, omurilik yaralanmaları, kafa travmalar ve sinir yaralanmaları sonrası yaralanmanın şiddetine göre kısa veya uzun vadede mutlaka fizik tedavi ve rehabilitasyon programı gerektiriyor.

Bu hastalarda hangi rehabilitasyon yöntemleri kullanılacak?

Geleneksel ve teknolojik yöntemler hangileri?

Rehabilitasyon, depremden kurtulanların sağlık durumlarını, yaşam kalitelerini ve günlük yaşam aktiviteleri performanslarını iyileştirerek psikolojik durumları için olduğu kadar sosyal katılımlarını ve toplum yaşamına katılımlarını teşvik etmek için de son derece önemlidir. Deprem sonrası oluşan yaralanmalarda erken dönem ve geç dönem rehabilitasyon yöntemleri değişebiliyor.

Deprem sonrası rehabilitasyon hasta ve yakınının eğitiminin ön planda olduğu hem önleyici hem de rehabilite edici tedavileri içeriyor. Komplikasyonların önlenmesi, uzun vadede iyileşmeyi ve yaşam kalitesini artırmayı hedef alan, hastanede kalış süresini azaltmayı ve diğer tedaviler ile bağlantıyı kapsıyor.

Erken rehabilitasyon, hareketi sağlamaya yönelik cihazların sağlanması, eklemlerin korunması için splintlemeyi (hareket etmeyecek şekilde sabitleme), perioperatif (fiziksel durumun tespiti ve kontrolü) ve postoperatif (ameliyat sonrası) kırık ve ampütasyon rehabilitasyonu, omurilik ve sinir yaralanmaları komplikasyonlarının önlenmesi, erken mobilizasyon ve solunum rehabilitasyonu, ağrı yönetimi ve hasta ve yakınlarının eğitimini içeriyor.

Yaralanmadan sonra bu tür erken rehabilitasyon, iyileştirmeyi hızlandırır, hastanelerdeki yoğunluğu azaltarak genel sağlık sistemlerinin doğru ve hızlı bir şekilde sürdürülmesini sağlıyor. Erken dönemden sonra hastaların fonksiyonelliğini artırmak için geleneksel rehabilitasyon yöntemler olan fizyoterapist eşliğinde yapılan kaslara ve eklemlere yönelik egzersizler, yürüme ve denge eğitimleri uyguluyor, çeşitli fizik tedavi ajanları kullanıyoruz.

Bu yöntemlerle birlikte yürüme, kol ve el fonksiyonlarını artırmayı, iyileşmeyi hızlandırmayı hedef alan robotik cihazlarla tedavilerimizi destekliyoruz. Robotik rehabilitasyonda; geri bildirim sistemleri sayesinde hastanın gelişimi daha hızlı, daha etkin denetlenir ve değerlendirilir.

Fizik tedavi artış oranları karşısında ihtiyacı karşılayacak yeteri kadar merkez ve yatak var mı? FTR uzun süreçli tedavileri gerektiriyor.  Fizik tedavi yatağı ihtiyacı nedir Türkiye için?

2019 yılı sağlık istatistiklerine göre 20 tane Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi ve toplam 2 bin 999 yatak sayısı mevcut görünüyor. Günümüzde yaşam süresinin uzaması ve tıp alanındaki gelişmelere bağlı olarak kişilerin özürlülüklerin azaltılması, yaşam kalitelerinin artırılması için fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerine ihtiyacın arttığını biliyoruz.

Rehabilitasyon süreçleri uzun dönemleri kapsadığından Türkiye’de hem kamu hem de özel rehabilitasyon hastanelerinin sayısı ve yatak sayısının nüfusumuza göre yeterli olmadığını, bu yönde ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Özellikle deprem sonrası, felaketin yaşandığı şehirlerde fizik tedavi merkezleri, ortez-protez merkezlerine ihtiyacın daha da artacağını söyleyebiliriz.

 

Paylaş

Son Yazılanlar

Gastronominin Kalbi Antalya’da Attı

Her yıl olduğu gibi bu yıl da FoodFest Antalya Uluslararası Gastronomi Festivali’nde moderatör olarak yer almak, benim için büyük bir keyifti. Üç gün boyunca Karaalioğlu

Emlakta ceza sistemi vatandaşı yordu

Serbest piyasa ekonomisi, ‘Malımı istediğime istediğim fiyata satarım’ devri kapandı. Bakanlık yüz binlerce tapulu ev için yazı göndermeye başladı. Maliye, mülkünü yakın zamanda satan mülk

Olmayacak dua, 1.5°C’lik sıcaklık artışı

Dünya 3.1°C’lik ısınmaya doğru hızla ilerlerken, şirket yöneticileri iklim hedeflerinin doğrulanması için, işletmelerinin 1.5°C’lik bir hedefle uyumlu olduğunu göstermeleri gerektiğini fark ettiler. Ancak bu farkındalık

Akdeniz kıyısında saklı miras Lazkiye

Güney Komşumuz Suriye’nin Akdeniz kıyısındaki önemli şehri Lazkiye Son günlerde adını sıklıkla duyuyorsunuz. Şimdiye kadar hep olumlu güzel sıfatlarla anıyorduk komşumuz Suriye ‘yi. Çok kültürlü,

Geleceğin Mutfağı Geçmişimizden Geliyor

Bugünlerde küresel ölçekte derinleşen ekonomik dalgalanmalar, ekolojik dengesizlikler ve tarımsal üretimdeki zorluklar, hepimizi derinden etkiliyor. İklim krizinin tetiklediği beklenmedik hava olayları, gıda üretimini sekteye uğratırken,

Mayıs Salıncağında Uçmak

Pencereden başımı çıkarıp içime çektiğim derin soluğun, gözümü kapatınca tenime dokunan havanın, seslerin, bulutların, birbirinin gölgesinde gezinen yaprakların kendi halleri içinde, olanca endamlarıyla kendimi iyi

Girit’ten Side’ye dostluk festivali

Kasım ayındaydık telefonum çaldı. Manavgat belediyesinden aramışlardı. Side‘de ilkbaharda bir festival yapalım ne dersiniz? diye sordular. ‘Nasıl bir festival olsun?’ diye sorduğumda bana, 1870 yıllarından,

Enginarın Bereketi, Gastronomi Şöleni

Geçtiğimiz hafta Ege’nin incisi Urla, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi sadece bir ilçe festivalinin çok ötesine geçen bir gastronomi şölenine ev sahipliği yaptı. 24-27 Nisan tarihleri

Mevsimin Tadı Yarının Umudu

Günümüzde sürdürülebilirlik kavramı, çevresel dengeyi koruma ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma amacıyla her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, geleneksel tarım

Gastronomi ve Mitolojik Öyküler

İlkbaharla beraber doğanın bu masalsı dönüşümünü, ağaçların yeşermesini, çiçeklerin açmasını, mevsimin tatlarını, lezzetlerini ve mis kokulu ilkbahar günlerini hep beraber yaşıyor ve kutluyoruz. Masalarımız taptaze