Dünya ülkeleri her konuda yarışta. En fazla rekabetin oluştuğu, şartların ve yöntemlerin ise devamlı yer değiştirdiği tek konu Gastronomi. Yemek içmek en çok ilgi çeken, içinde kültür, teknik, ekonomi, konum, malzeme, ayrıca beceri gibi insan unsurunu da barındıran bir sektör.
Örnek olarak kendi ülkemizi ele alalım.
Bugün turizmin bel bağladığı sektörlerin başında geliyor gastronomi. Bakanlığın çalışmalarına şahidiz. Uluslararası yayınlar, festivaller, mutfağımızı yurt dışında, hatta yurt içinde tanıtacak çeşitli etkinlikler… Yemeklerimizin mükemmel olduğunu; lezzet, malzeme, emek yönünden dünya çapında takdiri hak ettiğini söylesek de yayınlanan listelerde ne yazık ki bunu doğrulayan noktada değiliz.
Belli ki daha çok çalışmamız, daha çok pazarlamaya yönelmemiz gerekiyor
Geçen ay CNN International ‘da yayınlanan listenin başında İtalya vardı. Sanıyorum bu konuda hepimiz aynı düşüncede, aynı görüşteyiz. Her köşe başında bir pizzacı olması, buratta, mozerella, parmesanın en sevilen peynirler arasında sayılması, risotto, lazanya, ravioli yediğiniz İtalyan restoranlarının her gün artması…
Tüm bunlar tesadüfi değil. İtalyan mutfağının bu denli sevilmesi, tanınması ve talep edilmesinin elbette sebepleri var. Her şey den önce bu mutfağın hamur işleri üzerine kurulu olması beğenilme şansını artırıyor. Hamur, yani beslenme uzmanlarına göre karbonhidrat, her zaman damak tadı ve beslenme açısından çok önemli bir madde. Bizim damak tadımıza da çok yakın.
Bu konuda eklememiz gerekli bir durum daha var. İtalya kendi mutfağını tanıtmak, mutfak ürünlerini olabildiğince pazarlamak yolunda çok çalışmıştır. Dikkat ettiyseniz, yurt içindeki fazla lüks olmayan bir restoranda bile tabağınızın üzerinde parmesan serpiliyor.
Listede ikinci ülke Çin. Her ne kadar, Türk damak tadına uzak, alışılmış lezzetlerin dışında da olsa da gittikçe yayılıyor, tanınıyor. Malzemeler değişik , mantarlar, kombuça, soya gibi alışılmadık tatlar içerse de bugün çoğumuz suşi yemek için restorana gitmiyor muyuz ??
Bugün dünyada Çin mutfağı böylesine bir yer elde ettiyse bunu önce malzemelerinin doğru, sade ve doğal olmasına bağlıdır.
Listede 3. Sırada yer alan Fransızlar, konumlarından rahatsız. Şimdiye kadar ya birinci ya ikinci olan Fransız mutfağı bu kez üçüncü.
Ne diyelim, bütün yenilik çabalarına rağmen, klasik, alışılmış malzeme ve bilinen tatlardan ileri gidemedi Fransa.
Bu sonuç, Fransa’da birçok yemek yazarını, gastronomi konusunda fikir sahibi kişiyi elbette rahatsız etti. Şimdilerde kendi kendilerini tenkit eden, kendi kusurlarını yüzeye çıkarmaya çalışan yazar çizer konuşur kişi dolu. Bakalım gelecek sene kaybolan sıra yeniden kazanılabilecek mi ??
Listede Fransa’ı takip eden isim sürpriz bir ülke Peru.
Son yılların yıldızı parlayan İnka medeniyetinden kalan kültürel değerleri modern dünyaya uygulayan bir mutfak.
Hem malzeme hem teknik olarak çok zengin Dünya mutfakları içinde en çok yemek tarifi bu mutfakta mevcut.
Listede öne çıkan bir başka mutfak ise Fas. Kuzey Afrika’nın yemeklerini tanıyoruz aynı zamanda Akdeniz mutfağından esinleniyoruz. Her iki mutfağı mükemmel aksettiriyor Fas. Bulgur gibi bugün beslenmede önerilen bir doğal tahılı, Akdeniz’in sebzeleri ile birlikte pişiriyor. Ayrıca bu mutfakta baş tacımız zeytinyağı da var.

SON YILLARIN PARLAK ŞEFİ GASTON ACURIO
Son yıllarda Perulu şef Gaston Acurio tüm dünyada tanınıyor. Peru mutfağının en iyi temsilcisi ünvanına sahip Acurio‘nun Latin Amerika ülkeleri , Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da tam 32 restoranı var.
“En iyi 50 restoran” listesinde devamlı yer alıyor, 20’nin üzerinde kitabı , sayısız TV programları var. Dünyayı geziyor ve kurduğu gastronomi imparatorluğunu genişletiyor.
Son olarak, Katalan şef, efsanevi Ferran Adrian ile işbirliği yaptı. Ülkesinde 2007’de açtığı l’Instituto de Gastronomía de Pachacutec adlı mutfak okulu ile bugün onlarca Perulu gencin yetişmesini sağlıyor.
- Gençlerin enerjisini doğru yönlendiriyorum diyor
 - Bu okullarda Peru mutfak tarihinden başlayan ve dünya mutfaklarına kadar varan onlarca konuda eğitim veriliyor.
 
Ülkemizde de her yıl olumlu gelişmeler görüyoruz. Çalışmalar henüz bizi bu tip listelere dahil edecek kadar verimli olamadı. Ama o yolda bir çaba olduğunun farkındayız. Ümidimiz ve dileğimiz bir gün Türk mutfağının layık olduğu yere varması. Ne olsa biz de 600 yıllık bir imparatorluğun mutfağına sahibiz.
Başta yetkili kadroların, Devlet ve Bakanlığın etkili, verimli, geri dönüşüm sağlayacak programlara yönelmeleri gerekli. Her şehirde bir yemek festivali yeterli olmuyor. Ufacık Akdeniz ülkesi Fas’ın, mutfağımızın ana malzemelerini kullanarak bu listeye girmesini doğrusu kıskandım. Tajin kaplarını bile pazarlayan Fas, mutfağını iyi tanıtmış.
Umudumuz, dileğimiz Türk Mutfağı da layık olduğu yere gelsin.
				
				
														








