Sakin, tarihine saygılı kalmış Maastricht

Tren ile şehir şehir Hollanda’yı gezmeye Maastricht ile devam ediyoruz. Maastricht’e Türkiye’den direk uçuş yok. Amsterdam ya da Rotterdam’a uçak ile gelip Maastricht’e tren ya da araba kiralayarak gelebilirsiniz. Maastricht’e trenle gelmek oldukça rahat. Arabayla gelirseniz istasyon tarafındaki otoparklara arabayı bırakıp, oradan yürüyebilirsiniz. Şehir merkezindeki otopark ücretleri daha yüksek.

Diğer Hollanda şehirleri gibi düz

Maastricht için her turistin beklentileri ve görmek isteyecekleri farklı olacaktır ama en az iki gün ayırmanız tüm şehri rahatlıkla gezebileceğiniz yeterli süreyi yaratacaktır. Maastricht’de diğer Hollanda şehirleri gibi düz, çok rahat. Bütün şehri bisiklet ile gezebilirsiniz. Bisiklet kiraları günlük genellikle 10 euro. Otobüs ile de şehri her durakta inip, binerek gezmeniz yine mümkün.

Maastricht’te yorulmadan gezeyim diyorsanız bir başka alternatif de güneş enerjisi ile çalışan gezi otobüsleri tıngır tıngır parkın orta yerinden de geçiyor üstelik rehber anlatımı fiyata dahil. Hafta sonu saat 5’e kadar Maas nehri kenarından bu otobüslere ulaşabilirsiniz.

Maastricht benim  Hollanda’da gördüğüm şehirler arasında en beğendiklerimden bir tanesi oldu. Şehrin kesinlikle diğer Hollanda şehirlerinden ayrı bir havası, ayrı bir enerjisi var. Daha sakin, huzurlu, tarihine saygılı kalmış ve onu koruyabilmiş her şehir gibi haklı, vakur bir güzelliği var.

Etrafta Flemenkçe konuşan olmasa, ( Belçika’ya yakınlığından dolayı tabelalarda, ve konuşmalarda bolca Fransızca duyuyor, görüyorsunuz. ) Hollanda’da olduğumuzu anlayamayacağım.

Maastricht, Flemenkçe Maas nehrinin geçtiği yer demek. Şehirden Maas adlı nehrin geçtiğini söylememe gerek kalmadı sanırım. Şehir, 5 bölge ve toplam 44 mahalleden oluşuyor. Küçük bir şehir.

Galyalılar ve Romalılar tarafından kurulan şehir, bu dönemden ve orta çağdan kalan bir çok tarihi yapı ve eseri çok iyi koruyarak günümüze kadar gelmiş. Özellikle Romalılar zamanında şehir oldukça gelişmiş. Defalarca Fransızlar’ın saldırısına uğramış. Daha sonraları büyük bir endüstri şehri haline gelmiş. Maastirch Anlaşması’na ev sahipliği yaparak, Avrupa Birliği’nin ve Euro’nun doğduğu yer olmuş.

Şehrin tarihinin eski olması sebebiyle 1677 adet devlet tarafından korunan yapı var. Bu binalara “Rıjksmonumenten” deniyor. Tarihe saygı duyulduğu ve korunduğu zaman böyle gezmesi zevkli şehirler oluyor.

Şehirde bulunan University College Maastricht (UCM) Hollanda’nın en eski üniversitesi olmasının yanı sıra, 151 farklı ülkeden öğrencisi var ve toplam öğrenci sayısının yüzde 52’si ise yabancı. Bu sayısal bilgileri neden verdim. Maastricht aynı zamanda bir öğrenci şehri. Bu da şehrin hareketli olmasında oldukça etkili. Bu Hollanda’da oldukça önemli bir kriter. Eğer bir şehirde üniversite ile gelen bir öğrenci popülasyonu var ise, o şehir çevre şehirlere göre oldukça hareketli oluyor.

 Ne Zaman Gitmeli?

Bence şehrin keyfini çıkarmak, kafelerinde keyif yapmak için bahar ya da yaz aylarında gitmekte fayda var. Hatta ziyaretinizi Maastricht’li ünlü keman virtüözü Andre Rieu’nün her sene Temmuz ayında düzenlenen konserine denk getirirseniz tadından yenmez. Biletleri bir önceki senenin Kasım ayında piyasaya çıkıyor ve çok kısa bir sürede tükeniyor.

Andre Rieu’nun Maastricht için oldukça önemli bir sanatçı. Çünkü konserlerinin şehre yaklaşık üç milyon euro getirisi oluyormuş. Hatta geçtiğimiz sene kendisine Maastricht Belediye Başkanı tarafından 1 milyonuncu konser izleyicisi şerefine bir plaket takdim edilmiş.

Görülmesi gereken yerler

Eğer buraya trenle geldiyseniz tren istasyonundan şehir merkezine doğru yürüyün. Köprüden karşıya geçmeden evvel solunuzdaki sokak Rechtstraat. Bizim çok sevdiğimiz bir sokak oldu. Burada butikler, restoranlar, galeriler var. Cıvıl cıvıl. Ayrıca bu sokakta, diğer evlerden farklı taşlardan yapılmış binalar göreceksiniz. Bunlar yapıldığı dönemde zenginliği gösteren malzemelermiş.

Sint Servaasbrug (Aziz Servaas Köprüsü)

Rechtstraat’tan çıktıktan sonra şehrin merkezine gitmek için Sint Servaasbrug köprüsünden geçmeniz gerekecek. Oldukça güzel bir köprü. Aynı zamanda 10€ banknotunun üzerindeki köprünün de bu olduğuna dair bir söylenti var.

Vrijthof Meydanı

Köprüden karşıya geçtiyseniz artık şehrin kalbinin attığı bölgedesiniz. Soluğu doğruca Vrijthof Meydanı’nda alabilirsiniz. Burası şehrin en büyük ve en popüler meydanlarından biri. Etrafı kafe ve restoranlarla çevrili. Mutlaka burada oturup, bir şeyler için. Yol yorgunluğunuzu atın.

Meydanda aynı zamanda karnavalı simgeleyen rengârenk heykeller var. Çok eğlenceli fotoğraflar çekebilirsiniz.

Bonnefanten Müzesi

Bonnefanten Müzesi bir güzel sanatlar ve çağdaş sanatlar müzesi. 2009 yılında müze 125. yılını kutlamış. Müzenin şu anda bulunduğu bina İtalyan mimar Aldo Rossi tarafından tasarlanmış. Roket şeklindeki binası mimarlıkta postmodern akımının örneklerinden bir tanesi ve bence başlı başına bir sanat eseri.

Sint Servaasbasiliek (Aziz Servatius Bazilikası)

Virjthof’a geldiğinizde bu bazilika hemen dikkatinizi çekecek. Şehrin simgesi haline gelmiş. Bu kilisenin Hollanda dini tarihi için önemi de büyük. Kilise Hristiyanlığı Hollanda’ya getiren piskopos Aziz Servatius’un mezarı üzerine yapılmış. Bu yüzden onun adıyla anılıyor.

Sint Janskerk (Aziz Jan Kilisesi)

Vrijtof Meydanı’nda yan yana iki adet kilise görecekseniz. Bu durum bizi oldukça şaşırttı ve yerel halka sebebini sorduk. Zamanında Aziz Servatius Bazilikası yapıldığında halk büyük ilgi göstermiş ve bir süre sonra burası yetmemeye başlamış. Buna çözümü hemen yanı başına başka bir kilise yapmakta bulmuşlar. Günümüzde ise burası Protestan kilisesi iken Aziz Servatius Katolik kilisesi olarak halka hizmet veriyor.

Onze Lieve Vrouweplein (Our Beloved Lady Square)

Burası da Virjthof gibi bir meydan ama ona göre çok daha ufak. Ama ağaçların altında oldukça sevimli. Meydanın etrafında yine kafeler var.

Basiliek van Onze Lieve Vrouwe (Basilica of Our Beloved Lady)

Meydana geldiğinizde çok ihtişamlı bu kiliseyi hemen fark edeceksiniz. Hemen sol tarafında bir şapel var. İnsanların öncelikli olarak buraya yöneldiğini fark edeceksiniz. Girişinde ” Buradan Ave Maria demeden geçmeyin” yazıyor. İçerde herkes mum yakıp, dilek diliyor.

Boekhandel Dominicanen

Kitap çok sevdiğim için benim favori mekanım belki de dünyanın sayılı en güzel kitapçılarından biri olan Boekhandel Domınıcanen oldu. Burası 13. Yy’da inşaa edilmiş gotik bir kilise aslında. İçeriye girdiğiniz an yüksek tavanlar, duvarlardaki resimler ve kitap kokusu sizi içine çekiyor. Kitapçının içinde bir de kahve dükkanı  var ki, çok keyifli.”Coffelovers” Hollanda da büyük zincir bir kahve dükkanı. Eğer hava güzel ise, kahvenizi, yeni kitabınız ile dışarıdaki masalarda da keyif yapabilirsiniz.

Helpoort

Maastricht’in eski bir şehir olduğunu söylemiştim. Helpoort şehrin günümüzde ayakta kalan son kapısı. Yaklaşık 800 yıllık bir geçmişe sahip. Cehennem kapısı anlamına geliyor. Avrupa’da veba yaşanan dönemlerde hasta insanları bu kapıdan dışarı atarlarmış.

Mağaralar

Maastricht’in altında 2 Amsterdam büyüklüğünde mağara var. Evet yanlış duymadınız. 2. Dünya Savaşı sırasında bu mağaralar hem değerli tabloları saklamak için kullanılmış, hem de birçok insan için sığınak olmuş. Bu arada mağara diyoruz ama tamamı insan yapımı maden tünelleri.

Sadece rehber eşliğinde gezilebiliyor. Henüz yakın dönemde iki genç kendileri gezmeyi deneyip üç gün mağarada mahsur kalmışlar. O sebeple denemenizi pek önermiyorum.

Mağara kesinlikle görülmeye değer. Rehber eşliğinde gezmek ve hikayeleri dinlemek oldukça keyifli.

Jekerpark

Eğer kahvenizi, atıştırmalıklarınızı alıp biraz soluklanmak istiyorsanız iki park önereceğim. Jekerpark, tatlı mı tatlı, içinde minik bir gölet olan park. Şehirde bunun dışında daha büyük olan Stadspark var. İkisi de yemyeşil, kuş sesleri ve bolca huzur vadediyor.

Michelin Yıldızlı Restaurant cenneti

Maastricht yeme içme anlamında sizi bir çok Hollanda şehrinden daha fazla mutlu edebilir. Ben bunu Belçika’ya yakın olmasına bağlıyorum. Çok fazla seçenek var ve buradan mutsuz ayrılmanız oldukça zor.

Michelin yıldızlı restoranları seviyorsanız, bu küçük şehirde yirmi Michelin yıldızlı restaurant var. Başta gelen iki tanesi Fifty five ve Tout a fait.

 Turta yemeden dönmeyin

Limburg bölgesi meyveli turtalarıyla ünlü. Flemenkçe’de “Vlaai” olarak geçiyor. Bunu da en güzel yapan yer Bisschopsmolen. Restoran kısmının arkasında halen çalışmakta olan değirmeni görebilirsiniz. Biz vişneli, elmalı ve erikli denedik. Favorimiz erikli olan. Dükkanın önünde kuyruk oluyor ama çabuk ilerliyor ve beklemeye kesinlikle değiyor. Kolay kolay unutulur bir lezzet değil.

Yerel lezzetler

Hollanda’nın yerel lezzetleri pek fazla değil ama birkaç tanesi ile ilgili bilgi vermek isterim. Ben gittiğim ülkelerde, onların kendi mutfağını merak ediyorum diyorsanız menülerde bu yemekleri seçebilirsiniz.

Zuurvlees: Et ve sebzelerden yapılıyor ve genellikle sıkılmış et parçaları ve sebzelerle servis ediliyor. Yemek, Hollandalı mutfağının en popüler yemeklerinden bir tanesi ve Maastricht’ta da çok seviliyor.

Stoverij: Et ve sebzelerden yapılıyor ve genellikle dana eti ve patateslerle servis ediliyor. Yemek, kremalı sos ve çeşitli baharatlarla tatlandırılıyor ve genellikle özel olarak hazırlanıyor.

Rijsttafel: Hollanda mutfağının en popüler yemeklerinden bir tanesi. Çeşitli et, sebze ve sosların bir arada servis edildiği bir tabak olarak düşünülebilir. Yemek, genellikle çok sayıda küçük tabakta servis ediliyor ve turistlerin özellikle merak ettiği bir yemek.

Kapsalon: Et, sebze, patates ve kaşar peyniri kullanılarak hazırlanıyor ve genellikle kebap şeklinde servis ediliyor. Yemek, genellikle fast food restoranlarında ve snack barlarında servis ediliyor ve çok popüler.

Frikandel: Etten yapılmış bir köfte şeklinde düşünülebilir ve genellikle fast food restoranlarında ve snack barlarında servis ediliyor. Genellikle sos ve patates ile birlikte servis ediyorlar. Kapsalon gibi bu yemek de çok popüler.

Biz konaklamadığımız için konaklama ile ilgili bir bilgi maalesef veremeyeceğim. Maastricht diğer Hollanda şehirlerinden bir miktar daha pahalı. Bunu restorantlarında, kafe ve butiklerinde göreceksiniz. Otelleri de aynı şekilde bir miktar pahalı olabilir. Şehir merkezine yakın bir yerde, airbnb ile ev kiralayabilirsiniz.

Eylül ayında yapmayı planladığımız bisiklet turunda güzergâh belirlerken Maastricht’i kesinlikle rotaya tekrar dahil edeceğiz. Bu sakin ama aynı zamanda hareketli, şirin ama aynı zamanda şık Avrupa şehrini bir defa daha görmek isterim.

 

Aslı Erten Çokça

 

 

 

 

 

Paylaş

Son Yazılanlar

Nostalji dolu bir Aralık ayı

Her sene Aralık ayı geldiğinde içimde o kadar farklı duygular doğar ki. Bence yılın en neşeli en mutlu ve lezzet dolu günlerini yaşadığım bir ay

Balonlu bir cumartesi öyküsü

Bilmiş bilmiş konuşuyor, küçücük ellerinden biri boşta kalmış, boyundan yukarıda, şimdi yazdığı senaryoda oynuyor sanki. Öteki elini tutan annesine günün sonu kalmış bu tatlı yaramazla

Yıldızların altında gastronomi hikayemiz

Michelin Rehberi 2025 Türkiye seçkisi, gastronomi dünyasında büyük bir ilgi ve heyecanla bekleniyor. İstanbul, İzmir ve Muğla’nın öne çıkan restoranlarını kapsayan 2025 seçkisi, Türk mutfağının

Mirasla geleceği harmanlayan buluşma

Türk gastronomisinin global arenadaki en güçlü temsilcilerinden biri haline gelen Gastromasa Uluslararası Gastronomi Konferansı bu yıl dokuzuncu kez İstanbul’da düzenlendi. “Legacy & Menu” (Miras &

Zeytinyağının hayatımdaki önemi

Maria’nın günlüğünde bugün; zeytin hasadını konuşup zeytinyağının hayatımda, sağlığımda, evimde, restoranlarımdaki önemini anlatmak istedim. İki hafta önce sevgili arkadaşım Emine ve eşi Mark, beni arayıp