Kadınlar vardır, kadınlar her yerde…

8 Mart, her alanda eşitlik…

170 yıl önce onbinlerce kadın dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları için yaktığı mücadele ateşiyle tarihe mal olan 8 Mart, yüz yılı aşkın bir süredir kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesinin simgesi olarak kutlanıyor. Küresel olarak da inişli çıkışlı bir seyir izleyen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, son dönemlerde kapitalizmin her şeyi kendi çıkarına dönüştürme maharetiyle tüm haftaya yayılan etkinliklerle kutlanıyor. Zorlu ve kanlı bir mücadeleyle kazanılmış 8 Mart’ın, bugün kim tarafından hangi vesileyle olursa olsun kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesine bir tuğla koymasında bir kötülük olmayabilir. Yeter ki ekseninden kaymasın…

Çiçek değil hak

Ne istiyor kadınlar… Çok basit, aynı işi yaptığı erkekle aynı ücreti istiyor. Eşit çalışma koşulları, eğitimde eşitlik, kamusal hizmetlere erişimde eşitlik istiyor. Evleneceği kişiyi seçmek, oy vereceği partiyi seçmek, nerede oturacağının kararını vermek istiyor. Çocuk doğurup doğurmayacağına karar vermek istiyor. Yanında erkek olmadan da eğlenmek istiyor. Geceleri ve sokakları istiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği istiyor. Peki neden istiyor. Uzaya astronot hatta “Belki bir kadın bile” gönderecek duruma gelmiş memlekette erkek ve kadın arasındaki cinsiyet ayrımcılığı, kadını ev ve özel yaşam ile sınırlandırmakta, erkeği ise ailenin maddi sorumluluklarını üstlenen, alınacak kararlarda ilk söz sahibi olan bir güç olarak göstermekte. Yani kadına hala üreme ve ev işlerini üstlenmek, erkeğe de üretim rolü biçiliyor. Kadınlar çalışma yaşamında başta cinsiyet ayırımcılığı olmak üzere, işyerinde cinsel taciz, iş bulma ve yükselmede eşitsizlik, psikolojik taciz, kayıtdışı çalıştırma, sosyal haklarda eşitsizlik, iş güvencesizliği olmak üzere pek çok ayrımcılığa uğruyor.

Erkek 100, kadın 84 lira alıyor

Türkiye istatistik Kurumu (TÜİK) ile Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi işbirliğince geçen yılın sonlarına doğru açıklanan bir araştırmaya göre, Türkiye’de aynı işi yapan kadın ve erkekler arasındaki ücret farkı yüzde 15.6 olarak belirleniyor. Bu, aynı işi yapan erkekler 100 lira kazanırken, kadınların 84.40 lira kazandığı anlamına geliyor. Ücret farkı, yaş ilerledikçe ve eğitim seviyesi düştükçe daha da artıyor.

Çalışma yaşamının başlarında yüzde 3.8 olan ücret farkı, yaş ilerledikçe artıyor ve 40’lı yaşlarda yüzde 25.9’a kadar tırmanıyor. 40’lı yaşlarda, aynı işi yapan kadınlar erkeklerden 4’te 1 oranında daha az ücret elde ediyor. İlkokul ve altı eğitimli kadın ve erkekler arasında yüzde 38.6 olan ücret farkı, yüksekokul ve üzeri eğitimlilerde yüzde 15.8’e geriliyor. Kayıtlı çalışanlar ile kayıt dışı çalışanlar arasında da ücret farkı açısından bir kat fark olduğu dikkat çekiyor. Kayıtlı çalışanlar arasında yüzde 11.5 ölçülen cinsiyete dayalı ücret farkı, kayıt dışı çalışanlarda yüzde 24.2 olarak hesaplanıyor.

Çocuk varsa daha az

Bir diğer araştırma da çocuğu olan ve olmayan kadınlar arasında yapılıyor. Bu iki grup kadın arasında ücret farkının çocuğu olan anneler aleyhine yüzde 11 olduğu belirleniyor. Anneler ve babalar arasındaki ücret farkı da yüzde 19 olarak ölçülüyor.

250 yıl gerekiyor

Araştırma sonuçlarına ilişkin düzenlenen webinarda konuşan ILO Türkiye Direktörü Numan Özcan, şu anki ilerleme hızına bakıldığında ücret farkının kapatılabilmesi için 250 yıla ihtiyaç bulunduğunu belirterek, ücret farkının en fazla görüldüğü sektörlerin kadınların yoğun çalıştığı sektörler olduğuna dikkat çekiyor.

Dünya Ekonomik Forum da (WEF) her yıl Cinsiyet Eşitliği Raporu yayımlıyor. 2020 yılı raporuna göre, listenin ilk sıralarında İzlanda, Norveç, Finlandiya ve İsveç bulunurken Türkiye listenin sonlarında yer alıyor. Önceki yıl 149, bu yıl da 153 ülkenin bulunduğu sıralamada Türkiye 130. sırada bulunuyor.

Cinsiyet eşitliği listesi hazırlanırken, kadınların ekonomiye katılımı, fırsat eşitliği, eğitim imkanları, sağlık ve kadının siyasi güçlendirilmesi gibi kriterlere bakılıyor.

Cinsiyet eşitsizliğinin sona erdirilmesi konusunda çok az ilerleme kaydedildiğini vurgulayan WEF Genel Müdürü Klaus Schwab, “Bu rapor, derhal harekete geçmemiz gerektiğini açıkca ortaya koyuyor. Bu hızla devam edersek eşitsizliğin ortadan kaldırılması bir asır alacak” diyor.

Rapora göre de kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için en az 100 yıl, erkeklerle eşit ücrete sahip olması için ise 257 yıl geçmesi gerekiyor.

Hayat daha iyi olabilir

Pws Türkiye’nin Kadının çalışma hayatına ilişkin hazırladığı Çalışma Hayatında Kadınlar Endeksi 2020 adlı çalışmaya göre ise OECD ülkelerindeki kadın istihdamı oranının İsveç seviyesine yükseltilmesi durumunda bunun Gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) sağlayacağı katkı 6 trilyon dolar. Cinsiyete dayalı ücret eşitsizliği farkının kapanması sonucu OECD ülkelerindeki çalışan kadınların gelirleri 2 trilyon dolar artacak.

Yine bu araştırmaya göre, katılımcıların arasından ileride kendilerini üst düzey yönetici olarak görmeyen kadınlar, kurumların politikalarını ve kariyer olanaklarını sebep olarak ilk sıraya koyuyor. Türkiye’de ve dünyada kadın-erkek arasında ücret eşitsizliği olduğunu düşünen kadınların oranı erkeklerin iki katı. Ve Türkiye’deki kadınlar dünya geneline göre iki kat daha fazla ayrımcılığa uğradıklarını düşünüyor.

Öylese haydi kadınlar daha fazla eşitlik ve daha fazla özgürlük mücadelesine…
Olcay BÜYÜKTAŞ

Paylaş

Son Yazılanlar

Nostalji dolu bir Aralık ayı

Her sene Aralık ayı geldiğinde içimde o kadar farklı duygular doğar ki. Bence yılın en neşeli en mutlu ve lezzet dolu günlerini yaşadığım bir ay

Balonlu bir cumartesi öyküsü

Bilmiş bilmiş konuşuyor, küçücük ellerinden biri boşta kalmış, boyundan yukarıda, şimdi yazdığı senaryoda oynuyor sanki. Öteki elini tutan annesine günün sonu kalmış bu tatlı yaramazla

Yıldızların altında gastronomi hikayemiz

Michelin Rehberi 2025 Türkiye seçkisi, gastronomi dünyasında büyük bir ilgi ve heyecanla bekleniyor. İstanbul, İzmir ve Muğla’nın öne çıkan restoranlarını kapsayan 2025 seçkisi, Türk mutfağının

Mirasla geleceği harmanlayan buluşma

Türk gastronomisinin global arenadaki en güçlü temsilcilerinden biri haline gelen Gastromasa Uluslararası Gastronomi Konferansı bu yıl dokuzuncu kez İstanbul’da düzenlendi. “Legacy & Menu” (Miras &

Zeytinyağının hayatımdaki önemi

Maria’nın günlüğünde bugün; zeytin hasadını konuşup zeytinyağının hayatımda, sağlığımda, evimde, restoranlarımdaki önemini anlatmak istedim. İki hafta önce sevgili arkadaşım Emine ve eşi Mark, beni arayıp