MERCAN RESİFLERİ DEYİP DE GEÇMEYİN…

ONLAR SAYESİNDE BALIK YİYORUZ…

Son 30 yıl içinde Yerküre’deki mercan resiflerinin yüzde 50’si öldü. Yüzde 90’ı da bu yüzyılın sonunda ölmüş olacak. Yüzde 10 bozulmamış resif  geriye kalırsa, ne âlâ. Bilim insanları arasında bu konuda daha  kötümser olanlar da var. Bu kötümserlere göre, son 20 yılının içindeyiz mercan resiflerinin.

2100 yılında sadece resimli kitaplarda mı göreceğiz mercan resiflerini? Renee Setter’e, Hawaii Manoalı bir biyojeografi uzmanına göre 2100 yılında mercan resiflerinde tek bir canlı bile kalmayacak. Karbondioksit gibi sera gazı emisyonları, atmosferdeki ısı birikimleri, okyanusların ısınması, karaların genişlemesi… Okyanusun sularında karbondioksidin etkisi ile meydana gelen kimyasal reaksiyonlar sonucu sulardaki asit oranının artması… “National Oceanic and Atmospheric Administration”ın verilerine göre 2014’ten 2017’ye kadar , yüzde 75’i değişime uğradı mercan resiflerinin. 2016 ve 2017 yıllarında da Avustralya’nın ünlü Büyük Set Resifi’nin yarısı can verdi.

Mercan Resifleri yok olursa sularda hiç canlı kalmayacak

Diyeceksiniz ki, ‘Bize ne yahu bu mercan resiflerinden!.”

Bizden binlerce km. ötedeki mercanlar ölse ne yazar diye düşünenler varsa eğer, hemen cevap verelim: Çok şey yazar, çoook.

Çünkü eğer Mercan Resifleri toptan yok olurlarsa, sularda tek bir canlı bile kalmayacak.

Dostlar… Doğanın dengesi çok ince çizgiler ile çizilmiştir. Bu dengenin bozulması durumunda, zincirleme ve çok hızlı reaksiyonlar meydana gelmektedir.

Dünyada tüm canlıların birbirleri ile doğrudan veya dolaylı ilişkisi vardır. Bu nedenle sadece yakın çevremizdeki canlıların değil, tüm canlıların Dünya için önem taşıdıkları bilinmelidir.

Mercan Resifleri ile ilgili araştırmalara göre en önemli tehdit, küresel ısınmadır. Küresel ısınmanın nedeni de, insanoğludur. Bu ısınma sonucunda denizlerdeki asit oranı değişmekte ve buna uyum sağlayamayan başta mercanlar olmak üzere birçok canlı ölmektedir.

Mercan Resifleri, aslında okyanusların yüzey alanlarının sadece yüzde birini örter. Genelde özellikle Pasifik Okyanusu’nda olmak üzere tropikal sularda sığ derinliklerde bulunur. Ancak derin ve soğuk su mercanları da daha küçük ölçekte mevcuttur. Mercan Resifleri, Dünya’daki en zengin ve en çeşitli ekosistemlerden biridir.

Olay şudur: Mercan Resifleri’nin önemini anlayabilmek için karbon (C) elementinin bu dünya için ne kadar önemli olduğunu görmek gerekir. Karbon; hava, toprak, su ve canlılar arasında dolaşır. Gaz halindeki karbon, karbondioksit olarak atmosferde ve sularda erimiş haldedir. Su içeriğinde bulunan karbon da Mercan Resifleri’nin ve suda yaşayan canlıların içlerinde veya midye gibi kabuklu canlıların dış iskeletlerinde depo edilir.

MERCAN RESİFLERİ, DÜNYA’NIN OKYANUSLARDAKİ AKCİĞERİDİR

Mercan Resifleri, okyanuslar – yani Yerküre’nin su depoları için çok önemlidir. Karada Amazon Ormanları’nı nasıl Dünya’nın Akciğeri olarak görüyorsak, okyanuslarda da Mercan Resifleri’ni de aynı şekilde görebiliriz. Çünkü karbon döngüsünün yaşandığı yer, bu resiflerdir.

Mercan Resifleri, büyük okyanus dalgalarına ve gel-gitler’e karşı doğal bir set oluşturur, kıyı şeritlerinin korunmasına yardımcı olur. İçlerinde barındırdıkları balıklar ve diğer kabuklu canlılar, insanlar için çok ama çok önemli bir besin ve geçim kaynağıdır. Resifler, birçok büyük cesametteki canlının da üremek için geldikleri yerlerdir.

İnsanların yoğun olarak avladığı balıklar ya bu resiflerde ürer ya da bu resiflerin ürettiği besinleri kullanır. Dünya üzerinde yüzmilyonlarca insan, denizlerden elde edilen besinlerle beslenmektedir. Bu besinlerin bir piramid şeklinde birbirine bağlı bir zincir oluşturduğunu düşünecek olursak, resiflerdeki düzenin bozulması, bu zincirin otomatikman bozulması demektir.

704 MERCAN TÜRÜNDEN 240’I,  TEHDİT ALTINDA…

Küresel Isınma konusunda rapor üreten enstitüler, bu yüzyılın sonuna kadar 2-5 C derecelik bir artış beklemektedir. Bu rakamlar küçük gibi gözükmesine rağmen, Dünya’nın genel ısındaki 0.5 C derecelik bir artışın bile ne kadar büyük kuraklıklar yarattığı, El Nino akıntısı sırasında yaşanmıştır.

Analizler; mercanların, amfibiler (hem kara’da, hem de su’da hareket ve yaşam yeteneğine sahip canlılar) hariç, kara’da yaşayan hayvanlardan daha fazla tehlikede olduğunu göstermektedir.

Science Dergisi’nde yayımlanan bir araştırmaya göre, 1998 yılından önce 704 mercan türünün sadece 13’ü tehditle karşı karşıyaydı. Ne var ki, şu anda bu sayı 240’ı aşmış durumdadır. Virginia Old Dominion Üniversitesi’nden Kent Carpenter’in ifadesiyle, ısının yükselmesi yüzünden bu beyazlama olayı yaygınlaşırsa, tüm mercan alanlarının yeryüzünden silineceği kesindir.

Aşırı avlanma, özellikle de Doğu Asya’da dinamitle balık avlama ve ağır trollerin kayalıkları enkaza çevirmesi; kayalıkların inşaat malzemesi olarak kullanılması; kıyılardaki yapılaşma ve kirlilik de, Mercan Kayalıkları’nı tehdit eden faktörler arasında yer almaktadır.

ACI AMA GERÇEK: DÜNYA’NIN TEMİZLENEBİLMESİ İÇİN ÖNCE BİZLERDEN KURTULMASI GEREKİYOR!..

Mercan Resifleri hakkında söylenecek daha çok şey var. Çevre Sorunları, Doğa Felaketleri ve Nükleer Silahlanma’ya da gireceğiz önümüzdeki günlerde. Ben, önce bir sorunun acı ama gerçek cevabı ile noktalamak istiyorum bu yazıyı:

İnsanlar bir anda yok olacak olsalar, dünya nasıl bir yer haline gelir?

Cevabı hep birlikte okuyalım:

İnsanoğlu Yeryüzü’nden Yok Olur Olmaz:
  • O andan itibaren = Nesli tükenmekte olan bütün türler, hızla çoğalmaya başlar.
  • 24 ile 48 saat içerisinde = Işık Kirliliği sona erer.
  • 3 ay sonra = Hava Kirliliği azalmaya başlar.
  • 10 yıl sonra = Atmosfer’deki metan gazı yok olur
  • 20 yıl sonra = Yolları ve köyleri otlar kaplar. Genetik müdahelede bulunulmuş bütün tahıl ürünleri hepten ortadan kalkar.
  • 50 yıl sonra = Bütün deniz canlıları kendine gelir.
  • 50 ile 100 yıl sonra = Kentler, tamamen otlarla örtülür.
  • 100 yıl sonra = Kereste mâmûlü yapıların yerlerinde yeller eser.
  • 100 ile 200 yıl sonra = Köprülerin hepsi yıkılır.
  • 200 yıl sonra = Metal ve cam yapılar çöker.
  • 250 yıl sonra = Barajlar çöker.
  • 500 yıl sonra = Mercan Kayalıkları iyileşir.
  • 500 ile 1000 yıl sonra = Yerküre’nin dörtbir yanına dağılmış durumdaki organik çöpler yok olur.
  • 1000 yıl sonra = Beton, taş ve tuğla yapıların büyük bir kısmı yıkılır. Karbondioksit oranı, endüstrileşme öncesi dönemle aynı değere geri döner.
  • 50 bin yıl sonra = Cam ve plastik madde kalıntılarının büyük bir kısmı yok olur.
  • 50 bin yıldan sonra = İnsanoğluna ait kalıntılar, ancak arkeolojik kazılar sonucu (artık kimler yapacaksa) ortaya çıkabilir.
  • 200 bin yıl sonra = İnsanoğlu’nun ürünü kimyasal ürünler yok olur.
  • 2 milyon yıl sonra = Nükleer atıklar, ancak ortadan kalkar.
Halit KAKINÇ

Paylaş

Son Yazılanlar

Çocuklarımızın Geleceğini Tüketmemeliyiz!

Üretim ile tüketim arasındaki dengeyi bulmak önemli. Tabii ki ihtiyaçlarımız var ve tüketmek zorundayız. Ancak, sürekli olarak daha fazlasını tüketmek yerine, ihtiyaçlarımızı ve isteklerimizi sorgulamalıyız.

Lavanta ve altın otu dünyası

Küçüklüğümden hep hatırlarım. Açtığım her dolap çekmecesinde lavanta kokusu sarardı beni. Gardıropta, elbiselerin arasında, el işlemeli keselerin içinde, yatak çarşaflarının arasında, yastıklarda, bembeyaz keten masa

Dünya Ekonomisi Büyüyemiyor

Borsa İstanbul haftaya düşüş ile başladı. 10 bin 200 seviyesi altında seyrini sürdürüyor, yatırımcı ise tercihini mevduattan yana kullanmaya devam ediyor. Ons altın 2685 dolar

Ana Arı Kraliçenin Gıdası Arı Sütü

ANAERKİL KOVANLARDA DÜNYA VARLIĞINA VE İYİLİĞİNE ÇALIŞAN ARILAR Uzun ömür ve doğurganlığın sırrı arı sütü nedir ? Arı sütü, genç işçi arılar tarafından üretilen beyaz,

Kavanozlarda sakladığım yaz lezzetleri

Eylül ayına geldik ve yavaş yavaş yaza veda ediyoruz. Sonbahar hafifçe esen rüzgârlarıyla, arada sırada çişeleyen yağmuruyla kendini belli etmeye başladı. Mevsimlerden en sevdiğim sonbahar

Narsisizm Hakkında Sık Tekrarlanan 10 Yanlış

1. Narsisistiklerin özgüvenleri fazladır. Narsisizmin temelinde özgüven eksikliği vardır. Dışarıdan bakınca özgüvenli gibi görünen tutum ve davranışlar, özgüven eksikliğine karşı geliştirilmiş defansif işlemlerdir. Övünme, böbürlenme