Hatta bir isim koymuşlar “body positivism” miş
Esra Dermancıoğlu instagramında bir fotoğraf paylaştı. Ve bu fotoğrafa dair farklı sesler yükseldi. Fotoğraf gerçekten ne anlatıyordu? Cesaret mi? Sadece bir espri mi? Makarnanın cazibesi mi? bilemem. Ayrıca Dermancıoğlu oyunculuğunu çok beğendiğim bir sanatçıdır. İnsanın bedeniyle barışık olması çok güzel bir şey ama…
Benim üzerinde durmak istediğim tek nokta sağlık. Son zamanlarda sosyal medya, gazete, dergi ve çeşitli mecralarda sık sık gördüğüm ve üzüldüğüm bir görüntü; şişman kadın ve erkeklerin bedenlerini sergilemesi… Zaten bu özgüven amacıyla yapılan paylaşımlar biraz tuhaf geliyordu da Ayşe Arman’ın bunu bir cesaret göstergesi olarak kendi sayfasında paylaştığını görünce artık yazmam gerektiğini düşündüm. Özgürce, cesurca, asice, başkaldırır gibi (?!) bedenlerini gösteren bu insanlar birçok kişi tarafından bilinçsizce destekleniyor. Hatta bir isim bile koymuşlar “body positivism”miş. Benim asıl üzüldüğüm nokta ise bu şişman ve sağlıksız bedenlerin doğal ya da normal olduğunun gösterilmeye çalışılması.
Şişmanlık hastalığındaki asıl problem kişilerin görsel olarak ne kadar güzel ya da çirkin olduğu değil, onun yol açacağı Tip 2 Diyabet, kalp krizi, hipertansiyon, KOAH, karaciğer yağlanması hatta meme ve kolon kanseri gibi pek çok hastalığa yol açma riskidir. Bütün bu riskleri göz ardı ederek sağlıksız bedenlere sahip olmak gurur duyulacak bir durum gibi göstermek bilgisiz, bilinçsiz bir yaklaşımdır. Bu hasta bedenler diyabet hastası olduğunda, böbreklerini kaybettiğinde, kalp krizi geçirdiğinde, çeşitli kanserlere yakalandığında vs. bunun gurur duyulacak bir tarafı yoktur.
Covid-19 pandemisi sırasında en yüksek ölüm oranı obezite hastalarında
Covid-19 Pandemisi sırasında bile en yüksek ölüm oranlarından birine obezite hastalarının sahip olduğunu yaşadık, bununla ilgili bir sürü bilimsel çalışma var. Gözümüzün önünde, hiçbir problemi olmayan(!?) gencecik ama BMI ( Beden kitle İndexi) 35’in üzerinde bir sürü insan hayatını kaybetti.
Obezite kronik multifaktoriyel bir hastalıktır
Obezite hem genetik faktörlerin hem de çevresel faktörlerin birlikte rol oynadığı kronik multifaktoriyel bir HASTALIKtır. Dünya Sağlık örgütü (WHO) Obezite’nin tanımını vücutta sağlığı tehdit edecek düzeyde yağ birikmesi olarak tanımlamaktadır. Siz de kendinizin Obezite Hastası olup olmadığını merak ediyorsanız hemen Beden Kitle Endeksinizi (Kilonuzu kilogram cinsinden boyunuzun metre karesi cinsinden bölerek) ya da internette bulunan otomatik hesaplayıcılara bakarak hesaplayabilirsiniz. Eğer bu değer 19-25 arasında ise Normal sınırlardasınız, ama 35’i aştıysanız artık Obezite Hastası olduğunuzu üzülerek söyleyebilirim. Geçmiş olsun…
Genetik olarak obezite; tek bir gen mutasyonuna bağlı olarak Monogenik Obezite(yüzde 5-7) ya da hem birçok gen mutasyonları hem de çevresel faktörlerin etkili olduğu Poligenik Obezite şeklinde görülebilir. Çevremizde gördüğümüz Obezite hastalarının çok büyük bir kısmı Poligenik Obezite hastasıdır. Yani bunlarda hem ailesel ve beslenme ile ilişkili durumlar hem de genetik yatkınlık etkilidir.
Obezite, sıklıkla ailesel geçiş göstermektedir ve ailesinde obezite hastalığı görülen bireyler, diğer aile üyeleri ile birlikte yaşamasalar bile artmış obezite riski taşımaktadırlar. Anne ve babadan birinde obezite hastalığı varsa çocuklarında obezite hastalığı ortaya çıkma olasılığı yüzde 40 iken, anne ve babanın ikisinin de obezite hastası olduğu durumlarda çocuklarının obezite hastası olma ihtimali yüzde 70-80 lere kadar çıkmaktadır.
Sağlıksız olanı desteklemeyin
Obezite hastalığı erken yaşta ölümlere yol açabilecek tıbbi ve psikolojik problemlere neden olmaktadır. Bunlar arasında Tip 2 diyabet, kalp ve damar hastalıkları gibi ölümcül, ya da polikistik over veya infertilite gibi kişinin hayatını tehdit eden sağlık problemleri olabilir. WHO verilerine göre 2019 yılında 5 yaşın altında 38 milyon çocuk şişmanlık hastalığından mustaripti. 2016 yılında ise 5-19 yaş aralığında bu rakam 340 milyon. Bu hastalık her iki cinsiyeti de eşit olarak etkilemektedir. Eğer gereken önlemler alınmazsa çocukluk çağının ileri dönemlerinde fiziksel ve ruhsal acılar çekmeleri kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle obezite hastalığının tanısı çocukluk çağından itibaren konulup, endokrin uzmanı, genetik uzmanı, diyetisyen, psikiyatrist ya da psikolog ve obezite cerrahından oluşan uzman bir ekip tarafından tedavi edilmelidir.
Uzun lafın kısası güzellik algısı ve neyin güzel olduğu kişiden kişiye değişir tabii ki. Sağlıklı sınırlar içerisindeki kilolu halinizi güzel bulabilir resimlerinizi çeşitli dergi ve sosyal medya sayfalarında paylaşabilir ya da bunu paylaşanları desteleyebilirsiniz. Ama olay sağlıklı sınırları aşıp hastalık boyutuna geldiğinde (BMI>35 ise); bu sağlıksız bedenlere normal-doğal algısı vermeye çalışmak çok büyük bir hatadır. Hastalık güzel olamaz… (Alıntı: Dr. Murat Çağ). Bilim İnsanları obezite hastalığının artık bütün dünyada bir pandemiye dönüştüğünü konuşup bundan kurtulmanın yollarını ararken, obezite hastalığını desteklemek sağlıksız ve bilinçsiz toplum oluşturmak için kurgulanmış bir oyundur.
Sağlıksız olanı desteklemeyin…