Evli çiftlerin yüzde 20’si yılda 10 kezden daha az seks yapıyor

Sayılara değil partnerinizi mutlu etmeye odaklanın

Aşk, hepimiz için başlangıçta, cinselliğin de içine yoğun olarak katıldığı, hatta neredeyse hormonlarımızın tamamen ona yönelik olduğu bir yaşantı durumu. Sarılmak, dokunmak, sadece partnerle zaman geçirmek, dünyanın geri kalanının tüm bu ilişki içinden seyredildiği bir hal. Ancaaak evlilik her şeyi değiştiriyor. Yine belirtmek gerekir ki istisnalar tabii ki kaideyi bozmasa da evlilikte heyecanın öldüğü herkesin kabulu. Buna bir de günümüzde sosyal medyanın ilişkiler üzerindeki etkisi katılınca durum iyice çetrefilleşiyor. Ve cinsel problemlerin yaşanmaya başladığı dönem tabii ki evlilik içindeki yıllara denk geliyor. Aile Danışmanı, Aile Sağlığı Derneği Başkan Yardımcısı İrem Hattat ile evlilik ve cinselliği konuştuk…

Günümüzde aşk tanımı cinselliğin neresinde duruyor?

Sosyal medyanın günümüzde çok yoğun kullanılmasıyla, ilişki formatlarında olsun, karşılıklı iletişimde olsun pek çok değişiklik yaşanıyor. Aşk ve anlam arayışı yerini günübirlik , duygusallık ve derinlik barındırmayan ilişkilere bıraktı. Bu günübirlik ilişkilerde cinsel olarak en iyi performansı sergileme baskısı pek çok erkeği strese sokuyor. Sabahtan itibaren akşam yaşanacak cinsellik düşünmeye başlanıyor. Cinsellik hedefi zevk almak ya da doyuma ulaşmak yerine, ‘başarıya ulaşmak’ haline geliyor. Bu nedenle birçok erkek -normalde ihtiyaçları olmasa da- bitkisel ürünlere, kremlere, spreylere ve performans ilaçlarına sarılıyor. Öncelikle internet yoluyla satılan performans ilaçları ve diğer ürünlerin sahte ve kopya olabileceğini bilmelisiniz. Ayrıca sertleşme sorunu yaşamamasına rağmen, bir gecede birkaç performans sergilemek için sertleşme ilaçları kullanan erkeklerde bir süre sonra gerçekten de sertleşme sorununun başladığı gösterildi. Bu nedenle seksi bir “kaygı”, “stres”, “endişe” kaynağı olarak değil, eşiniz ve partnerinizle duygusal ve fiziksel paylaşım zamanı olarak değerlendirmeyi öneriyoruz. Önemli olan bir gecede kaç sefer sertleşme yaşadığınız değil, eşinizle mutlu bir cinsellik yaşayıp yaşamadığınızdır. Sayılara değil, “onu” mutlu etmeye odaklanmalı.

Kadın ve erkeğin cinselliğe bakışı farklı

Kadın ve erkeklerin aşka ve cinselliğe bakışı pek çok açıdan değişiklik gösteriyor. Öncelikle kadın cinselliğinde psikoloji ve duygular yani aşk çok ön planda. Birçok kadın için cinsellik yatak odasından çok önce başlıyor. Romantik sözler, duygusal bir yaklaşım kadınları cinsel olarak motive ediyor. İlişkisinde bu yakınlığı bulamayan kadınlar için cinsellikten alınan tatmin azalıyor. Erkeklerde ise cinselliğin fiziksel yönü biraz daha ön planda oluyor. Erkek vücudu kadınlara göre cinselliğe daha hızlı hazır hale geldiğinden, bu fark erkeklerde stres yaratabiliyor. Hızlı uyarılmayan veya hızlı orgazm olmayan partnerler erkeklerin kendilerini yetersiz görmesine yol açabiliyor. Bazı durumlarda ise erkek bu farktan dolayı partnerini suçluyor.

Çitler cinselliği yaşarken en önemli sorunları neler?

Cinsellik ilişkilerin çok önemli bir parçası. İyi olduğunda çifti fiziksel tatminin çok ötesinde duygusal ve ruhsal olarak bağlıyor. Çiftin arasında derin bir ortaklık kuruluyor. Türkiye’de yapılan çalışmalar genel nüfusta cinsel ilişki sıklığının haftada 1-4 kez ile ayda 2 kez civarında olduğunu gösteriyor. Ancak gerçekten de günümüzde özellikle genç çiftlerde aseksüel evlilikler giderek çoğalıyor. Avrupa Cinsel Sağlık Birliğinin  2500 evli çifti ele alan araştırmasında her 3 çiftten birinde uyumsuz cinsel istek sorunu  olduğunu gözlemledik. Aynı çalışmanın bir başka sonucuna göre : evli çiftlerin yüzde 20 si yılda 10 kezden daha az seks yapıyor! Cinsel isteksizlik; tüm Avrupa ülkelerinde ve Türkiye’de de  artık en yüksek sıralarda yer alıyor! Cinsel sorunlar mutlaka çifti psikolojik olarak etkiliyor. Belirli bir monotonluğa ve rutine girerek özen göstermeyi unutmak en önemli nedenler arasında.

Açık evlilik mi gizli ilişki mi?

Serbest, (açık evlilik) evlilikler çoğaldı diyebilir miyiz?

Serbest evlilikler çoğaldı diyemeyiz. Ama gizli ilişkilerin yaşandığı, ev yaşamının tamamen kopuk bir ortama dönüştüğü evlilikler evet çoğaldı. Çiftler arasındaki iletişim eksikliği cinsel sorunların giderek büyümesine ve cinsellik kalitesinin zamanla daha da azalmasına neden oluyor. Bu nedenle artık tüm dünyada cinsel sorunlar çiftin sorunu olarak ele alınıyor. Erkek cinsel bir sorun yaşadığında utanç, endişe, performans endişesi, korku gibi sebeplerle eşinden uzaklaşabiliyor. Kadında bu durumda cazibesini yitirmiş hissediyor veya eşinin kendisini aldattığını düşünüyor. Oysa ki yapılan araştırmalar gösteriyor ki çiftlerin iletişimi ne kadar samimi ve açık olursa bu sorunların tedavi edilme oranı o kadar yükseliyor. Bu nedenle biz cinsel sorun yaşayan hastalarımızı eşleriyle birlikte görüp çift terapisi ve cinsel terapileri birleştirip ortak bir tedavi planı oluşturuyoruz. İşte en sık gördüğümüz doğallaştırma çabaları:

  • Gün sonunda o kadar yorgun oluyorum ki sekse karşı hiç ilgim olmuyor
  • Eşim benim kadar yoğun çalışsaydı, neden seks ile ilgilenmediğimi anlardı
  • Çocuklar sürekli çevremize olduğundan seks için yer ve zaman uygun olmuyor
  • Eşim bana karşı daha nazik olsaydı belki seks ilgimi çekerdi
  • Eşimin bana sürekli cinsel anlamda dokunması beni rahatsız ediyor
  • Eşim bu kadar seks fanatiği olmasaydı herhalde daha fazla seks isterdim
  • Artık cinsel açıdan uyarılmıyorum
  • Aklımda başka bir sürü konu var, seks benim için önemli değil.

Cinsellik evli çiftlerde, tabii ki çoğunlukla kaç yılda tavsıyor?

Çoğu çift, ilişkilerinde yavaş yavaş birbirinden kopuyor ve yeniden bağlanmaları gerekiyor. Aslında salgıladığınız dopamin ve oksitosin gibi hormonlar sizi bir arada tutan kelepçeler gibidir. Ancak, 5-7 yılın ardından hormonlar azalıp da bu bağlar açıldıkça, evliliğinizi sürekli olarak yeniden keşfetmeniz gerekiyor ve bu fikirleri eşlerimizle paylaşmamız da çok önemli. Vakitsizlik ve ilişkilerde yaşanan günlük sorunların ilişkinin genel gidişatına büyük etkisi olduğunu düşünüyoruz. Bu çiftlerde dokunma, öpüşme ve diğer fiziksel yakınlaşmalar da son buluyor. Eşler birbirlerinden duygusal olarak ta uzaklaşıyor. Genellikle eşlerden biri sorunu geçici bir durum gibi algılıyor. ‘Çok stresli, çok çalışıyor’ gibi bahaneler buluyor. Ama bir süre sonra öyle olmadığını görünce huzursuzluk duymaya başlıyor. Evlilik mekanik bir hal alıyor. Arkadaşlık ta bitiyor. Öfke duygularıyla birlikte duygusal boşanma süreci geliyor.

Kişiler utanma duygularından, birbirleriyle iletişimsizlikten, hangi doktora başvuracağını bilmedikleri için sorunu kabul eder hale geliyorlar. Aslında bu, zorlama bir kabullenme durumu. Yani sekssiz evlilik tercih değil, zorlama bir kabullenme. Kardeş kardeş bu sorunla yaşıyorlar. Çünkü biz bu durumdan rahatsız değiliz diyen çiftlerin derinine indiğiniz zaman, aslında o kadar büyük psikolojik stresler var ki. Ancak cinsellik azaldı diye evliliği bitirmek doğru olmaz. Cinsel ilginin değişiklik gösterebileceği, aynı insanda bile farklı zamanlarda değişik düzeylerde olabileceği unutulmamalı. İlginin zaman zaman düşmesi, zaman zaman artması şaşırtıcı bir şey değil. Önemli olan cinsel ilginin neden azaldığını ortaya çıkarmak. Her evlilikte belli sürelerde sevişme sıklıkları azalabiliyor. Ancak burada önemli olan bu sürenin ne kadar uzun sürdüğü. Evlilikte iki aydan uzun bir süre sekssiz geçiyorsa, mutlaka doktora başvurmak gerekiyor.

Partnerlerin aldatma oranları arttı mı? Ve bu aldatmalarda cinsellikten uzaklaşmanın oranı ne?

Evlilikte seksin sıklığı çoğu kez yavaş yavaş azalıyor. Ve maalesef bu durumda eşler dışarıda ilişkilere yöneliyorlar. Sekssiz bir evlilikte ve aldatmalarda sorun direkt cinsellikle ve cinsel fonksiyon sorunları ile ilgili olabiliyor. Çoğu kez kişiler arasındaki iletişim bozukluğu, birbirlerine duyulan öfke gibi pek çok neden de çiftlerin cinsellikten uzaklaşmalarına ve aldatmalara neden oluyor. Biz Cinselliği ve bu sorunların sebep olduğu aldatmaları biyo-psiko-sosyal perspektiften inceliyoruz.

  • Uzun süreli ilişkilerde iş- aile-okul sorumlulukları, finansal problemler, vakitsizlik, cinsellikte yenilik arayışına girmemek, belirli bir monotonluğu takip etmek, cinselliği “oldu, bitti” anlayışıyla kabul etmek, cinsellikte kalite aramamak gibi pek çok sorun cinselliği etkileyebiliyor.
  • Yaptığımız çalışmalar ilişki süresinin uzaması, çiftin arasındaki çatışmalar, stres, depresif ruh hali gibi psikolojik belirtilerin cinsel ilişki sıklığını azalttığını, isteksizlik, sertleşme problemi gibi cinsel sorunlarla ilgili olduğunu gösteriyor. Tabii organik faktörleri de unutmamak lazım. Hormonsal değişimlerin, hastalıkların, kullanılan ilaçların, beslenme-egzersiz gibi yaşam tarzı alışkanlıklarının da cinsel sorunlara alt yapı oluşturacağını unutmamak gerek. Bu durumda cinsel fonksiyonlarda bir problem oluştuğunda, örneğin kadınlarda cinsel isteksizlik, uyarılma sorunu, orgazm problemi, cinsel ağrı sorunu veya erkeklerde sertleşme sorunu, boşalma problemleri gibi, çift cinsel anlamda birbirinden uzak durmaya başlıyor. Mesela sertleşme sorunu nedeniyle başarısızlık korkusu ve performans endişesi olan erkek eşinden kaçtığında, eşleri “Beni artık beğenmiyor” veya “Beni aldatıyor” diye düşünüyorlar. Bu durumda ilişki mutlu bir şekilde devam etse de cinsellik yok sayılıyor
  • Cinsellik bittiğinde Öfke duygularıyla birlikte duygusal boşanma süreci geliyor! Vakitsizlik ve ilişkilerde yaşanan günlük sorunların cinselliğe büyük etkisi olduğunu düşünüyoruz. Seksin sona erdiği çiftlerde dokunma, öpüşme ve diğer fiziksel yakınlaşmalar da son buluyor. Eşler birbirlerinden duygusal olarak ta uzaklaşıyor. Genellikle eşlerden biri sorunu geçici bir durum gibi algılıyor. ‘Çok stresli, çok çalışıyor’ gibi bahaneler buluyor. Ama bir süre sonra öyle olmadığını görünce huzursuzluk duymaya başlıyor. Evlilik mekanik bir hal alıyor. Arkadaşlık ta bitiyor.

Bildiğimiz o şiirlerde yaşanan aşklar kalmadı diyebilir miyiz yoksa günümüzün anlam arayışında evlilik bu aşklarla kol kola gitmiyor mu?

Cemal Süreya demiş ki”Dün de görüşemedik. İki yüzyıl görüşmemişiz gibi geldi. Be üç yüzyıllık göresin geldi seni” Bence kalmadı bu şiir gibi aşklar. Hem sosyal medya ile alternatiflerin çoğalması ile çiftler evliliğin gerektirdiği sabır ve iletişimi göstermek yerine çok çabuk vazgeçiyor. Bu nedenle son yıllarda yeni evliliklerin çok erken dönemde sona erdiğini görüyoruz. Özellikle de Erkek, kadın cinselliği konusunda bilgilendirilmemişse, cinselliği kadını düşünmeden yaşıyorsa, bir süre sonra cinsellik, kadın için sadece evliliği sürdürmek adına devam eden bir eylem haline geliyor. Bu durumda erkeğin kadını uyarmayı, tatmin etmeyi, orgazma ulaştırmayı başarması; kadının da kendi cinselliğini tanıması, cinselliği reddetmesini sağlayan organik bir sorunu varsa bunu dile getirmesi gerekiyor. Bunları konuşmak yani cinsel IQ olarak adlandırdığımız sürece girmek zor geliyor ve bunun yerine evliliği terk etmek tercih ediliyor.

Hangi sorunlar sevişmeyi unutturuyor ve çiftleri birbirinden uzaklaştırıyor?

Duygusal durumunuz, yorgunluk seviyeniz, eşinizle olan ilişki kaliteniz, stresli- öfkeli bir ruh hali, vakitsizlik, eşinizle birbirinize yeterince vakit ayıramamak, iş-aile sorunları gibi daha pek çok faktör cinsel isteği azaltabiliyor. Özellikle de kadınlar için… Erkek, karı koca ilişkisiyle cinselliği birbirinden daha net sınırlarla ayırıyor. Evlilikte sorunlar olsa bile seksin aksamaması gerektiğini düşünüyor. Ama kadınların seks yapabilmesi, cinsel ilgi duyabilmesi için ortamda bir uyumun, nedenin olması lazım. Sabahtan akşama kadar eleştirilen, kötü davranılan bir eşten akşam hiçbir şey olmamış gibi seks yapmasını beklemek gerçekçi değil. Sonuçta, ilişki problemleri cinselliği, cinsel problemler de ilişkiyi sıkıntıya sokuyor. Çiftlerin bu sorunu görmezden gelmeleri kesinlikle doğru bir yaklaşım değil.

Birbirleriyle cinsel ilişki kuramayan çiftler, bu konudaki ihtiyaçlarını nasıl gideriyor?

(Mastürbasyon, aldatma, aseksüellik vb) Çiftin bu durum ile başa çıkma mekanizması kişiden kişiye değişiyor. Daha çok mastürbasyon ve aldatma ya yönelinse de aseksüellik de göz ardı edilmeyecek bir nokta. Erkeklerde aldatmaya yönelim özellikle daha fazla. İnternet te bu tip ihtiyaçlar da ön planda yer alıyor. Yalnız şunu unutmamak lazım ki, bu çözümler uzun vadede mutluluk getirmiyor. Özellikle cinsel ilişkiyi yanlış standartlarla ortaya koyan porno sitelerle değerlendirme yapılırsa hayal kırıklığı kaçınılmazdır. Cinsel içerikli konuşmalarla veya fantezilerle dürtülerin doyurulmayacağı asla unutulmamalıdır.

Füsun Saka

Paylaş

Son Yazılanlar

Putin de olurmuşum ben!!!!

Sizin kırmızı çizginiz nedir ? Hani o çizgiyi geçince savaş ilan edebileceğiniz yer. İşte geçen gün bizim evin “minik” Puta’sına

Farkındayım ama bir şey yapamıyorum

‘Yahuu kafamı bir türlü toplayamıyorum.’ ‘Aslında ne yapmak istediğimi de biliyorum ama elimden mi gelmiyor nedir yapamıyorum.’ ‘Gözlerim kapanıyor, keşke

Eylül’ün en kritik haftası

Borsa geçen haftayı yüzde 4,3 kayıpla 7961 puandan kapattı. Borsada keskin yükseliş sonrasında düzeltme yaşanıyor. Düşüşlerin devamı için bu hafta

Gökhan Abur Abimiz: Benim Yolum!..

16 Eylül 2023 gece yarısı 01:44’de Japonya’da yaşayan kızım Nagihan’ın orada sabah kahvaltısını yaparken, “Müzisyen ve meteoroloji editörü Gökhan Abur

Eskiden biz arabulucuyduk

Kiracı-ev sahibi arasındaki uyuşmazlıklar dağları aşınca arabuluculuk sistemi zorunlu hale getirilerek uygulanmaya kondu. Düşünün 2020 yılında 27 bin, 2021 yılında

Başak burcunda yeni ay zamanı

İlişkiler içinde kendi değerinin sahibi olmakla alakalı deneyimlerin altının yeniden çizileceği, krallık ve kraliçelik tahtına kimin sahip çıkacağına dair cümlelerin

Dayatılan koşullara direnmek

Ne yaman ikilem; bir yanda, şemsiyesi altında yaşayanlara bağışladığı özgürlüğün tek savunucusu rolünü oynarken, diğer yanda soluksuz çalıştırdığı insanları kendisine