Categories: Psikoloji

Yaşadığımız bağımlılıkla ilgili sorunların temellerinin, hayatımızın ilk altı ayında atıldığını biliyor muydunuz?

Kimi zaman çevremizde gördüğümüz bağımlılık sorunu yaşayan insanlar aslında bağımlı annelerin yetişkin çocuklarından başkaları değil. Sevdiği insanları kaybetmektense ölmeyi bile tercih edecek olan bu insanlar, psikiyatrinin acil vakaları olarak da adlandırılıyor çünkü çektikleri acı fiziksel acılardan bile fazla olabiliyor ve bu acılarını dindirebilmek için intiharı deneyebiliyorlar.

Terapistler, doğduklarında çevreleriyle hiçbir ilişkisi olmayan bebeklerin ikinci aydan itibaren çevresindeki diğer şeyleri fark etmeye başladıklarını ve özellikle de kendisine bakım veren birinci kişiyi tanıdıklarını belirtiyor. psikiyatrlara göre; ilk 6 ay bebeğin hayatındaki en önemli dönem. Bu dönemde bebeklerin kendilerine yönelik bir duyguları da (sevinmek, gülmek gibi) olmuyor ve kendisine kim bakıyorsa, o bakan kişinin duygularını ayna gibi yansıtıyor. Sonrasında bebek, kendi getirdiği özellikler ve yansıttığı duyguları karıştırarak kendine ilişkin bir ruhsal sistem yaratıyor. İşte bu noktada bebekle anne arasında kurulan ilişki, annenin bebeğin dilinden anlaması çok önemli. Çünkü bebekler kendisine bakan kişinin onun dilinden anlayıp anlamadığını fark ediyor.

Bağlanma sorunu

Anne yoksunluğunun bebekte, bebeklik depresyonu yarattığı pek çok araştırma ile kanıtlanmış. Bu bebekler yetişkin olduklarında davranış bozuklukları sergileyebilir, ilişki kurma sorunları olabilir, sosyal ilişki kurmada sıkıntı yaşar, başkalarının onları anlamadığını düşünür, kendileri de diğer insanları pek anlamaz ve temel güven duygusunu alamadıkları için kendileri dahil kimseye güvenmezler. Ve temel güven duygunuz yoksa, depresyon başta olmak üzere her türlü ruhsal soruna kapı açılıyor. İçe kapanma, çevreden kopma, yanlış ilişkiler kurma gibi sorunlar başlıyor. Kendini yetersiz, beceriksiz görme gibi durumlar gelişiyor. Bu kişiler her türlü yönlendirmeye açık oluyor.

Aslında bu çocuklar büyüdüklerinde iki temel farklı eğilim gösteriyor. Bir kısmı ilişki kuramayıp tamamen kendine dönük oluyor, selamı bile zor veren insanlar haline geliyor. Bir kısmı da çok fazla insanla ve sorgulamadan ilişki kuruyor.

admin

Recent Posts

Alanya’nın Sessiz Dönüşümü

Alanya’ya her gelişimde, kentin değişmeyen ritmini yeniden duymaya çalışırım. Güneşin sabahları denize düşüşü, Kleopatra Plajı’nın…

18 saat ago

İklim krizine karşı ‘mış gibi’ mücadele

Her yıl küresel iklim krizinin etkilerini daha fazla yaşar olduk. Bu yıl Ege, Akdeniz ve…

21 saat ago

Kime Anlatıyoruz? Dinleyen Kim?

Bazı cümleler öyle ortada kalıyor ki, sahibi bile geri dönüp bakmıyor arkasına. Birileri bir şey…

21 saat ago

Türk Mutfağının Hafızası Ve Geleceği

Türk gastronomisi son on yılda yalnızca lezzet repertuarını değil, kültürel anlatısını da dönüştürdü. Bu dönüşümün…

1 hafta ago

Türk Mutfağının Kalbi Fransa’da Atıyor

Ayten ve Mehmet’in Hikâyesi:  Türk Mutfağının Kalbi Fransa’da Atıyor Geçen ay kısa bir Ayvalık tatilim…

1 hafta ago

Puta nedir şimdi anlarsınız

Biliyorum, benden sonra bizim evin halleri değişti. BEN, galiba burada büyük harfler gerekiyor. Bir Eflatun…

2 hafta ago