4 Ekim: Kutlama değil, utanç günü!

4 Ekim. Hayvanları Koruma Günü sosyal medya, “can dostlarımız” mesajlarıyla doldu taştı. Bazı belediyeler mama bıraktı, birkaç fotoğraf çekildi, birkaç cümlelik vicdan gösterileri paylaşıldı.
Sonra herkes yoluna gitti.
Ama o yolların kenarında artık köpekler yoktu.

Bu yüzden 4 Ekim benim için artık bir utanç günü.
Çünkü yüzlerce hayvan katledildi ve daha yüzlercesi katledilecek dur demezsek!
Bu ülkede kutlanacak hiçbir şey kalmadı, bu ülkede yüzleşilecek bir insanlık suçu var. Yüzleşmezsek, karanlığa gömüleceğiz!

İyi ki…

İyi ki vicdanının sesine kulak veren, bir kedinin aç kalışına, bir köpeğin korku dolu bakışına yüreği dayanmayan, elinden geleni yapan, sokakta mama taşıyan, kış günü battaniye bırakan güzel insanlar da var.

O hayvanları koruyan, onlar için mücadele eden, ses çıkaran, linç edilse de susmayan insanlar var bu memlekette. Onların merhameti, bu karanlıkta kalmış ülkenin sönmeyen ışığıdır.
Hep var olsunlar.
Ayaklarına taş değmesin.

Diyanet’e vicdan çağrısı…

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, görevi boyunca bir gün olsun hayvanlarla ilgili tek bir cümle etmedi.
Bir kez bile duymadık o kürsülerden bir kediye, bir köpeğe, bir kuşa dair bir merhamet çağrısı. Oysa Allah’ın kitabında hayvanlar defalarca anılır.
Onlar, Allah’ın ayetidir.

“Yeryüzünde yürüyen her canlı ve iki kanadıyla uçan her kuş, sizin gibi birer ümmettir” (En’am Suresi, 38) der Kur’an.
“Onların hepsi Allah’ın ayetlerindendir” diye buyurur Rabbimiz.
Nahl Suresi’nde hayvanların bizim için değil, birlikte yaşamak için yaratıldığı anlatılır:
“Hayvanlarda da sizin için bir güzellik vardır.”

Peki siz ne yaptınız?

Dilsizlerin sesi olmanız gerekirken, sessizliği seçtiniz. Ve siz, Diyanet kürsüsünden tek bir kelime etmediniz.
Bir kez olsun ‘hayvanların da canı vardır’ diyemediniz.
Bir kez olsun ‘zulüm haramdır’ sözünü, bir köpeğin gözyaşına çeviremediniz.

Siz sustukça, bu toplumun kalbi daha da taşa döndü.
Şimdi yeni Diyanet İşleri Başkanı’na sesleniyorum:
Unutmayın ki bu dünya sadece insanlar için yaratılmadı.

Unutmayın ki o ayetler sadece cami duvarlarında değil, sokaklarda yankılanmalı.
Unutmayın ki Allah’ın yarattığı her cana merhamet Allah katında nice ibadetten değerlidir.
Bir cuma hutbesinde sadece bir kez olsun şu cümleyi duymak istiyoruz:

“Hayvanlara merhamet etmeyen, insanlara da edemez.”
Çünkü bu millete vicdanı yeniden hatırlatmaya en çok sizin kürsülerinizin gücü yeter.

Unutmayın!
Sessizlerin duası, en çok kabul edilen duadır.
O minberde susmayın,
Zulme susarak ortak olmayın.
Merhametle kalın…

Derya Özkök

Paylaş

Son Yazılanlar

Markanın başında kim var?

Marka ve İnsan Bazı markalar hikâye anlatmaz, hikâyenin ta kendisidir. Ve bu hikâye çoğu zaman bir fikirle, bir cesaret anıyla ya da bir içsel kırılmayla

Atletizm Şampiyonası: Rüzgâr gibi geçti

Dünya Atletizm Şampiyonası bu en eski sporun küreresel ölçekteki en önemli şampiyonası… Kıtalara özgü şampiyonalar ve bu sporun yıldızlarının katılımıyla gerçekleşen Diamond League de var

Bir festivalin ardından…

Son yıllarda bir festival furyası oluyor yurdun her köşesinde. Davetler, workshoplar, paneller, konuşmalar, lezzet dolu günler, eski ve yeni dostların buluşmaları, gastronominin sürdürebilirliği, inovasyon konusunda

Mutfakta Bilgiyle Büyümek!

Gastronomi, yalnızca lezzet peşinde koşmak değildir. Bir tabağın ardında yatan kültürel mirası, üretim zincirini, emeği ve zamanı anlamadan mutfağa girmek, eksik bir yolculuğa çıkmak gibidir.

Ege’nin Sakız Kokulu Adası

Daha evvel gitmediğim Sakız adasına; sözde bu mevsim tenha olur, kafamı dinlerim azıcık, diyerek yola çıktım. Seçtiğim tarih 19 Mayıs’tı. Hata burada başlıyordu. Akıncı Türkleri

Lezzetle Yazılan Kültürel Hafıza

Son yıllarda olduğu gibi bu yıl da Eylül ayı yalnızca mevsimin değil, kültürel belleğin de olgunlaştığı bir zaman dilimi oldu. Bu yıl Konya, Gaziantep ve

Dün, Bugün ve Yarın… Eflatun

Aslında Eflatun bendim. Benim kim olduğumun da hiçbir önemi yok. Eflatun’un bakışı, öfkesi, patisi benim ilhamımdı. Evdeki Uzun’la olan ilişkisi ise en güzel hikayeydi. Eflatun

Adlarını meydanlara yaz, unutma!

Bu ülkede artık iyilik öldü. İnsanlık öldü. Sokaklarda sessizlik kaldı, vicdanlarda ise derin bir utanç… Oysa onların da bir hikâyesi vardı. Bir yaşamları, bir nefesleri,

Ateşin Sessiz Öğretisi…

İnsan, ateşi keşfettiğinde yalnızca ısınmayı değil, dönüşmeyi de öğrendi. Ateş, doğayla kurulan ilk diyaloglardan biriydi. Henüz dil tam oluşmamışken, eller ateşe uzanıyordu. Henüz yerleşik hayata