Atletizm Şampiyonası: Rüzgâr gibi geçti

Dünya Atletizm Şampiyonası bu en eski sporun küreresel ölçekteki en önemli şampiyonası… Kıtalara özgü şampiyonalar ve bu sporun yıldızlarının katılımıyla gerçekleşen Diamond League de var ancak bu şampiyona bir başka oluyor. Gerek katılımcı ülke sayısı gerekse yarışmacı sayısı açısından bu böyle… Ve sadece tek tek atletler arasında bir rekabet değil bu, ulusların da rekabeti…

Bu yıl Japonya’nın başkenti Tokyo‘nun ev sahipliğinde yapılan şampiyona, gerçekten de büyük sürprizlere sahne olması sebebiyle tarihe geçecek. Tabii sürprizlerin yanında favorilerin egemenliğinde yarışmaların yaşandığı branşlar olduğunu de söylemek gerek. Söz gelimi erkekler yüksek atlama…

Arman Duplantis zaten ‘yalnız uçan’ bir atletti ve hemen herkes ondan yeni bir dünya rekoru bekliyordu. ‘Mondo’ da kendi geliştirdiği rekoru 14’üncü kez kırmayı başardı. Belki de Dünya Atletizm Şampiyonası 2025’te (Tokyo 25) kimseyi şaşırtmayan tek rekor buydu. Dünya Atletizm Şampiyonasının bir sonraki edisyonu 2027 yılında Pekin’de düzenlenecek.

REKOR KATILIMLA BİRLİKTE GELEN İLK ÜLKE MADALYALARI

Tokyo 25’te 13-21 Eylül tarihleri ​​arasında rekor sayıda ülke madalya kazandı. Yarışmaya 193 farklı ülkeden toplam bin 992 sporcu ve Sporcu Mülteci Takımı katıldı. 20. Dünya Şampiyonası’nda, dokuz gün süren heyecan dolu mücadelenin ardından toplam 53 ülke madalya tablosuna yükseldi.

Bu sayı, 2007 Osaka Olimpiyatları’nda kırılan ve 2023 Budapeşte Olimpiyatları’nda egale edilen 46 ülkelik önceki rekoru geride bırakıyor. Şampiyona boyunca, bir dünya rekoru, dokuz şampiyona rekoru ve dokuz bölge rekoru kırıldı veya egale edildi.

Samoa, Saint Lucia ve Uruguay’ın ilk dünya şampiyonası madalyaları ve Tanzanya’nın ilk dünya şampiyonası altını da dahil olmak üzere, bir dizi tarihi ilk yaşandı. Samoalı Alex Rose, Saint Lucialı Julien Alfred, Uruguaylı Julia Paternain ve Tanzanyalı Alphonce Felix Simbu’nun ülkelerine ilk kez madalya kazandırdılar.

BİR BRONZUMUZ BİLE YOK!

Türkiye’ye gelince… İsanbul’un pek çok ilçesinden daha az nüfusa sahip ada ülkeleri bile madalya kazanırken, tek bir bronz madalyaya bile sahip olmadık. Eğer ki başta Fenerbahçe Spor Kulübü ve ENKA Spor Kulübü ile bir-iki kulübün de çabaları olmasa, dünya şampiyonalarına herhangi bir atletle katılma şansımız bile olmayacak!
Gelelim madalya sıralamasına…

ABD 16 altın, beş gümüş, beş bronz olmak üzere toplam 26 madalyayla organizasyonu zirvede tamamladı. Kenya yedi altın, iki gümüş, iki bronz olmak üzere toplamda 11 madalyayla ikinci olurken, Kanada ise üç altın, bir gümüş, bir bronz olmak üzere toplam madalyayla üçüncü sırada yer aldı.

JEFERSON-WOODEN: KISA MESEFELERİN YENİ EFSANESİ


Şampiyonanın süper starı ABD’li sprinter Melissa Jefferson-Wooden 100, 200 ve 4×100 metrelerde altın madalyaya ulaştı. Bu gerçekten de tarihe geçecek bir başarı. Bireysel etkinliklerde çift altın madalya kazanan Kenyalı uzun mesafe koşucusu Beatrice Chebet ve İspanyol yürüyüşçü Maria Perez oldu.

Sydney McLaughlin-Levrone, 400 metreyi aynı zamanda tarihin en iyi ikinci derecesi olan 47.78’lik şampiyonluk rekoruyla kazanarak şampiyon oldu. Şampiyona tarihinde 400 metre (2025) ve 400 metre engellide (2022) altın madalya kazanan tek atlet unvanını kazandı. Kanadalı Ethan Katzberg, 84.70 m’lik şampiyonluk rekoruyla çekiç atışını kazandı. Bu mesafe 20 yıldır dünyanın en uzak atışı…

BRANŞLARIN FAVORİLERİ ARTIK ESKİSİ GİBİ DEĞİL

Bu şampiyona ve öncesindeki şampiyonlarda ortaya çıkan bazı eğilimlerden söz edeyim. Kısa mesafe koşularda ABD, Jamaika, birazcık Avrupa egemenliği sürüyor, ancak Afrika’nın bu tabloyu yavaş yavaş değiştireceği de görülüyor.

Buna Japonya ve Çin Halk Cumhuriyeti’ni de ekleyebiliriz. Afrika’dan Botswana, Güney Afrika Cumhuriyeti, Zimbabwe, Zambiya ve Nijerya’nın gelecek yıllarda ilk üçte daha fazla yer alacağının sinyalleri net biçimde hissediliyor.

Orta mesafe yarışlarda ise Avrupa ve Kuzey Amerika’nın eskisine göre daha iddialı olacağı belli gibi… Belki biraz da Avustralya ve Yeni Zelanda’dan sürprizler beklenebilir. Karayip’in ada ülkelerinden sürpriz atletler çıkması da muhtemel.

ATMALARDA DENGELER DEĞİŞİYOR

Atmalarda bir zamanların favorileri Kuzey ve Doğu Avrupa ülkelerinin artık pek esamesi okunmuyor. Kuzey Amerika gülle ve çekiçte, Karayip ve Güney Asya ülkeleri ciritte dikkat çekici bir yükselişte… Çekiçte erkeklerde de kadınlarda da şampiyon Kanada oldu.

Ancak erkekler gülle atmada ikinci olan Meksikalı atlet Uziel Munoz herkesi şaşırttı. Bu şampiyonada olmadı ama cirit atmada Hindistan ve Pakistan arasında bir rekabeti takip etmeye devam edeceğiz.

Ancak madalya sıralaması da gösteriyor ki, cirit atma erkeklerde Karayip ülkeleri yükselişte; birinci Trinidad-Tobaga, ikinci Grenada’dan… Kadınlarda ise Ekvadorlu atlet Juleisy Angulo altın madalyaya ulaşarak ülkesi adına büyük bir başarıya imza atmış oldu.

Atlamalar biraz daha sürprizli, uzun ve üç adım uzun kadınlarda Güney Amerika ve Karayipler’in yanı sıra Güney Avrupa adından söz ettiriyor. Yüksek atlamada Rusya’nın yokluğunda Ukrayna, Baltık ülkeleri, ithal sporcularıyla Körfez’in egemenliğini biraz Kuzey Amerika ve Güney Avrupa zorluyor gibi…

Tabii her zaman Avustralya ve Yeni Zelanda altın alma şansına sahip. Bu şampiyonada erkekler yüksek atlamada altının Yeni Zelanda, gümüşün Kore Cumhuriyeti, bronzun ise Çekya’ya gitmesi başka bir sürprizdi. Kadınlarda da altın Avustralya’nın oldu.

Kadınlar üç adım uzun atlamada efsane Venezuelalı atlet Julimar Rojas bu şampiyonada ancak üçüncü olurken, altın Küba’ya, gümüş de bir ada ülkesi Dominika’ya gitti.

BOTSWANA’NIN RÜZGÂRINI HİSSETMEYEN KALMAYACAK

Benim için en büyük heyecanı da en büyük hayal kırıklığını da yaşatan Botswana’ya ayrı bir teşekkür etmem şart! Bu Güney Afrika ülkesi kısa mesafelerde yeni başarılarla atletizm tarihine imza atmaya devam edecek. Tokyo 25’te, 4×400 bayrak yarışı atletizm tarihine geçecek yarışlardan biriydi.

Lee Bhekempilo Eppie, Letsile Tebogo, Bayapo Ndori ve Busang Collen Kebinatshipi’den oluşan Botswana takımı, son on dünya şampiyonluğunun sahibi ABD’yi yağmurlu bir yarışta geride bıraktı. Güney Afrika Cumhuriyeti ise üçüncü oldu. Gençleriyle de tecrübelileriyle de Botswana’nın kısa mesafelerde bundan sonra adını çok duyacağımızı söylemek gerek.

100, 200 ve 400 metre yarışlarında gelecek şampiyonalarda yeni atletlerle başta ABD ve Jamaika’yı zorlayacakları kesin gibi… Hayal kırıklığına gelince; Letsile Tebago’nun 100 metre finalinde hatalı çıkış yaparak diskalifiye olmasıydı. 200 metrede de bir varlık gösteremedi.

3,000 METRE ENGELLİDE İMKÂNSIZ GERÇEK OLDU


Sürprizlerin en şaşırtıcısıyla devam edelim. 3,000 metre engelli en zorlu yarışlardan biridir atletizmde ve genellikle Afrikalılar ilk üçü pek başkasına kaptırmaz. Kenya ve Etiyopya her zaman favoridir, başta Fas ve Cezayir olmak üzere Magrip ülkeleri de sıkı rakiplerdir.

Tokyo’da favorilerin başında Faslı atlet Süfyan el-Bakkalî geliyordu. Onu zorlayacaklar ise yine Afrikalılar olacaktı, belki bir iki de Avrupalı atlet. Ancak olması ihtimaller dahilinde olmayan bir şey oldu! Sanırım en büyük şaşkınlığı yaratan ve belki bir daha tekrarlanması pek mümkün olmayan yarışın sonucunda, altın madalyanın Yeni Zelanda’ya gitmesiydi.

Geordi Beamish, elemelerde oldukça kötü düşmesine rağmen finale kalmıştı. Finalde son metrelerde el-Bakkalî’nin şaşkın ve aciz bakışları arasında finişe ilk giren atlet o oldu.

Fırsatınız varsa bu yarışı izleyin ve el-Bakkalî’nin yanında bir anda biten Beamish’e o bakışındaki şaşkınlık ve pişmanlığı izleyin derim. Herkes için şoktu, Beamish’in yarış sonrasındaki o sakin tavırlarının bu başarı şokundan kaynaklandığını da söylemek mümkün!

DİTAJİ KAMBUNDJİ’DEN  MÜTHİŞ PERFORMANS


Bir diğer sürpriz. İsviçreli atlet kardeşlerden birinden geldi. Ditaji Kambundji, tüm favori atletlerin önünde 100 metre engelli yarışını birinci tamamlamayı başardı. 12.24’lük derecesiyle hayatının yarışını kazanarak kariyerinin en iyi derecesini yaptı.

Bu derece, Yordanka Donkova’nın 27 yıllık Avrupa rekoruna çok yakındı, aynı zamanda Kambundji’nin geçen yıl Roma’da ve bu yıl Zürih’te koştuğu 12.40’lık derecenin çok altındaydı. Yarışın bitiminde başarısına inanmakta güçlük çekiyor gibiydi.

KEŞKE RUS ATLETLER DE KATILABİLSEYDİ!..

Kenyalı Lilian Odira, tarihin en zorlu kadınlar 800 metre yarışlarından birinde olimpiyat şampiyonu Keely Hodgkinson’ı geride bırakarak Tokyo 25’in en büyük sürprizlerinden birini gerçekleştirdi. Tokyo’da farklı bir ivme yakalayarak Kenya’ya yedinci altın madalyasını kazandırdı.

Kenyalı kadınlar, Tokyo’da 800 metreden maratona kadar tüm kadın kategorilerini kazandı. Faith Kipyegon 1,500 metreyi, Beatrice Chebet 5,000 metre ve 10,000 metreyi, Faith Cherotich 3,000 metre engelliyi ve Peres Jepchirchir maratonu birinci bitirdi.

Erkekler 5,000 metrede, ABD’li Cole Hocker 12.58.30’luk derecesiyle altın madalya kazanırken, Belçikalı Isaac Kimeli 12.58.78’lik derecesiyle gümüş, Fransız Jimmy Gressier ise 12.59.33’lük derecesiyle bronz madalya elde etti. Kadınlardaki bu başarıya karşın görüldüğü üzere, Afrikalı atletler herhangi bir madalya kazanamadı.

Bu şampiyona çok daha çekişmeli geçebilirdi, eğer ki Rusya Federasyonu’na şu yasak uygulanmasaydı. İnsanın aklında, “Şu yarışta Rus atletler olsaydı, sonuç ne olurdu?” sorusu takılıp kalıyor! Şahaneydi o kesin, çok daha şahane olabilirdi!

Süleyman Karan

 

 

 

Paylaş

Son Yazılanlar

Markanın başında kim var?

Marka ve İnsan Bazı markalar hikâye anlatmaz, hikâyenin ta kendisidir. Ve bu hikâye çoğu zaman bir fikirle, bir cesaret anıyla ya da bir içsel kırılmayla

Bir festivalin ardından…

Son yıllarda bir festival furyası oluyor yurdun her köşesinde. Davetler, workshoplar, paneller, konuşmalar, lezzet dolu günler, eski ve yeni dostların buluşmaları, gastronominin sürdürebilirliği, inovasyon konusunda

Mutfakta Bilgiyle Büyümek!

Gastronomi, yalnızca lezzet peşinde koşmak değildir. Bir tabağın ardında yatan kültürel mirası, üretim zincirini, emeği ve zamanı anlamadan mutfağa girmek, eksik bir yolculuğa çıkmak gibidir.

Ege’nin Sakız Kokulu Adası

Daha evvel gitmediğim Sakız adasına; sözde bu mevsim tenha olur, kafamı dinlerim azıcık, diyerek yola çıktım. Seçtiğim tarih 19 Mayıs’tı. Hata burada başlıyordu. Akıncı Türkleri

Lezzetle Yazılan Kültürel Hafıza

Son yıllarda olduğu gibi bu yıl da Eylül ayı yalnızca mevsimin değil, kültürel belleğin de olgunlaştığı bir zaman dilimi oldu. Bu yıl Konya, Gaziantep ve

Dün, Bugün ve Yarın… Eflatun

Aslında Eflatun bendim. Benim kim olduğumun da hiçbir önemi yok. Eflatun’un bakışı, öfkesi, patisi benim ilhamımdı. Evdeki Uzun’la olan ilişkisi ise en güzel hikayeydi. Eflatun

Adlarını meydanlara yaz, unutma!

Bu ülkede artık iyilik öldü. İnsanlık öldü. Sokaklarda sessizlik kaldı, vicdanlarda ise derin bir utanç… Oysa onların da bir hikâyesi vardı. Bir yaşamları, bir nefesleri,