Ben lisedeyken atletizm takımındaydım. Yüksek atlama, uzun atlama, üç adım uzun atlama, sprint kategorilerinde vasat bir performansım vardı. Hâlâ atletizmi çok severim, Diamond League, Dünya Atletizm Şampiyonası, Avrupa Atletizm Şampiyonası ve olimpiyatları asla kaçırmam.
Biraz da bu sebeple spor branşlarında neden kategoriler olduğunu iyi bilirim. Söz gelimi, ben atletken önce orta yıldız, sonra da yıldız kategorilerinde yarışmalara katılırdım. Bugün de söz gelimi takım sporlarında bile yaş ve cinsiyet kategorileri var ve bunun teknik sebeplerle böyle olduğunu anlamak için çok basit biyoloji, anatomi, fizyoloji ve genel tıp bilgisine sahip olmak yeterli…
Peki Paris Olimpiyatlarından bu yana biz neyi tartışıyoruz?
Ve tartışırken nasıl bu kadar saçma sapan argümanlarla muhatap olmak zorunda kalıyoruz? Sebebi woke kültürün tüm bilimsel sınırları aşan, postmodernizmin bilimle inancı ve hissi aynı düzeyde değerlendirmeye yönelik ideolojik hegemonyası ve bunun getirdiği ‘akılsızlık ağı’… Hiç kendimi kısıtlamayayım, daha doğru terim ‘ahmaklık çağı’!
FARKINDALIKTAN İSTİSMARA
Önce sporun etik ve teknik kurallarını hiçe sayan birkaç örnek vererek başlayayım. William Thomas adlı yüzücü, erkekler kategorisinde 462’nci sıradayken, kadın olduğuna dair beyanı verip kadınlar kategorisinde yarıştığında şampiyon oldu. Erkekler kategorisinde yarıştığında hiçbir önemli başarısı olmayan Lia Thomas, kadınlar kategorisindeki yarışmalarda çeşitli rekorlar kırdı.
Amerikan ordusunda özel kuvvetlerde asker olan ve Afganistan’a gönderilen 12 kişilik seçkin timde savaşan Alana McLaughlin, 2021 yılında karma dövüş (MMA) kadınlar kategorisinde rakibi Celine Provost’u 3.5 dakikada yendi. Bir başka trans dövüş sporcusu Fallon Fox, kadın kategorisinde dövüştüğü rakibi Tammika Brents’in kafatasını kırdı! Paris Olimpiyatları’nda benzer olaylarla karşı karşıya kalıyoruz.
BÖYLE GİDERSE FİNALLERİ DOMİNE EDECEKLER
İtalyan boksör Angela Carini, Cezayirli rakibi Imane Helif’in tam yüzüne isabet eden ve kafasını sola doğru düşüren güçlü bir darbe indirmesinin ardından müsabakadan çekildi. Carini bir an durakladı, sonra sol eldivenini kaldırdı, sırtını Helif’e döndü ve köşesine yürüdü.
Antrenörleri hemen devam etmeyeceğini işaret etti ve hakem dövüşü durdurdu. Helif, kadın müsabakalarında yarışmak için yeterlilik şartlarını karşılamadığı için bazı müsabakalarından men edilmesine rağmen olimpiyatlarda yarışmasına izin verildi. Daha önceki kadın müsabakalarından men edilen bir diğer sporcu olan Lin Yu-ting de Paris’te dövüşmek için izin aldı.
,Bazı sıkletlerde final turlarına çıkan sporcular arasında kadınlar yoktu! Hükmen yenilgi kararı İtalya’da sert tepkilere yol açarken, Başbakan Giorgia Meloni, ‘erkek genetik özelliklerine’ sahip sporcuların kadın sporlarından men edilmesi çağrısında bulundu.
YARIŞMALARDA ADALET SEVİYESİ NEREDE?
Amatör boksun eski yönetim organı olan ancak olimpiyat organizasyonu tarafından artık tanınmayan Uluslararası Boks Birliği (International Boxing Association (IBA), geçen yıl iki sporcuyu neden men ettiğini hatırlatan bir açıklama yayımladı.
66 kilo (145 pound) kategorisinde mücadele eden Khelif ve Lin’in, kadınlar müsabakalarına katılma yeterlilik kriterlerini karşılayamadıkları gerekçesiyle 2023 dünya şampiyonasından diskalifiye edildiği belirtilen açıklamada, ‘titiz bir incelemenin ardından alınan kararın, yarışmanın adalet seviyesini ve en üst düzeyde dürüstlüğünü korumak için son derece önemli ve gerekli olduğu’ vurgulandı.
Sporcuların ‘testosteron muayenesinden geçmediği, ancak ayrı ve tanınmış bir teste tâbi tutulduğu’ belirtildi.
SPORTİF KRİTERLER FARKINDALIK DAYATMASIYLA DEJENERE OLUYOR
Boks müsabakası olimpiyatlarda ilk kez bu kadar keskin sorularla karşı karşıya kalıyor. Daha önce, Uluslararası Olimpiyat Komitesi (International Olimpic Committee-IOC) uluslararası spor federasyonlarının kendi uygunluk kurallarını tasarlamalarına izin veriyordu.
Olimpiyat eski şampiyonu koşucu Caster Semenya ve diğer atletler, testosteron seviyeleri erkek aralığında olduğu için atletizm yarışmalarından yasaklandı. Bu kararı alan Uluslararası Atletizm Federasyonu’ydu (International Athletism Federation-UAF) ve karara IOC uymuştu. Trans halterci Laurel Hubbard’ın 2021 Tokyo Oyunları’nda yarışmasına izin verilmişti, ancak müsabakalarda başarılı olamamıştı.
Amerikalı trans yüzücü Lia Thomas ise sporunun kuralları uyarınca Paris Olimpiyatları’na katılmaya çalışmak için girdiği yasal girişimi kaybetti. Söz konusu iddiada Lia Thomas’ın gerekçe gösterilmeden olimpiyatlardan diskalifiye edildiği de iddia ediliyor. Aslında Lia Thomas’ın Paris 2024 öncesinde olimpiyatlara katılamayacağı kesinleşmişti.
Bu karar, Uluslararası Yüzme Federasyonu’nun (International Swimming Federation-ISF), Haziran 2022’de su sporları, yarışmaları için yeni bir uygunluk politikası yayımladı.
ISF, trans sporcuların yalnızca erkek ergenliğinin herhangi bir bölümünü yaşamadıklarını kanıtlayabilmeleri durumunda kadın kategorilerinde yarışmaya uygun olacakları kararını almıştı. Ancak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, IOC’un bu kararını hak ihlali olarak mahkum etti! Diğer kadın atletlerin hakları konusunda ise bir fikir belirtmeye gerek bile duymadı!
Ancak boks için bu yetki, eskiden olimpik boksu denetleyen kuruluş olan IBA’yı artık tanıyamayacağına karar veren IOC’ye ait.
SPORTİF KRİTERLERİ SAVUNANLAR TRANSFOBİK DAMGASI YİYOR!
İnterseks (geçmişte hermafrodit tanımı kullanılıyordu) ve trans kişilerin kadınlar müsabakalarındaki varlıkları, sporda cinsiyet ve fair play konusundaki tartışmaların son odak noktası haline geldi. Bütün bu olanların pratik sonucu kadın alanlarının trans kadınlar tarafından işgal edilmesi…
Kadınların on yıllar süren mücadelelerin sonucunda elde ettiği kazanımlar woke kültür söylemleriyle ele geçiriliyor. Spor etiği, bilimsel ölçütlerle bu uygulamalara karşı çıkanlar ise anında ‘transfobik’ damgası yiyor! Sonuçta birçok biyolojik erkek, kadınlar kategorisinde yarışabiliyor ve erkekler kategorilerinde asla ulaşamayacakları dereceler elde ederek bu kategorideki kadınların önüne geçiyor.
Süleyman Karan