Öncelik yaşayabilmek… İstanbul Sözleşmesi yaşatır…

 

Bin yıl kadar eski iki arkadaşımın maceralı bir yola çıktığını ve epey de yol aldıklarını duyduktan sonra gelen “Sen de yazsana” önerisiyle koyuldum yola… Dün ilk kez gördüğüm site öylesine içimi açtı, o kadar iyi şeyler hissettirdi ki yazı konusunu bile değiştirmeyi düşündüm… Temiz, sakin ve huzurlu… Bu sakinlik ve huzur içinde kadına yönelik şiddet, erkeklerin artık bir cinskırıma giden cinayetlerini yazmak pek iç açıcı olmayacaktı. Bu köşede günlük hayatta ve çalışma yaşamında kural koyucular için küçük ama bizlere katacakları açısından büyük olabilecek hakları ele almaya çalışacağız. Kadınların farkında oldukları, olmadıkları ya da üstünde durmadıkları, bilseler gereksinim duyduğunda kullanabilecekleri hakları yazmaya çalışacağımız için önceliği verdiğimiz yaşam hakkından vazgeçmeyelim dedik…  

Evet yaşam kadınların hakkı ancak cezasızlık, var olan sözleşme ve kuralların uygulanmaması ile tırmanan erkek şiddetinin arşa çıktığı, her gün en az bir kadının erkek şiddetiyle hayattan koparıldığı ülkede yaşamak için verilen sözlerin tutulması, imzalanan sözleşmelerin hayata geçirilmesi gerekiyor.

Yüreğimiz yandı

Geçen yılı planlı bir şeklide öldürüldükten sonra ortadan kaldırılmak istenen ve ardından da itibarsızlaştırılmaya çalışılan Pınar Gültekin cinayeti ile kapatıp yeni yılı, hayatı çocukları eğitmek ve erkek şiddetinin kötülüğünü anlatmakla geçen akademisyen Aylin Sözer’en yine vahşi bir cinayetle yaşamdan koparılmasıyla karşıladık ne yazık ki…

 471 kadın öldürüldü

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2020 yılı raporuna göre 300 kadın öldürüldü, 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Aslında bunu Türkiye’de geçen yıl aralık ayı hariç 471 kadın öldürüldü diye anlamak mümkün. Zira biliyoruz ki şüpheli şekilde ölü bulundu denilen bu 171 kadının ölümü ya intihar ya da kaza süsü verilmek istenen cinayetler… Bir günde dört kadının katlediği bir ülkede başka türlü düşünmek ne yazık ki mümkün değil. 

Boşanmak isteyen kadınlar öldürüldü

Rapora göre öldürülen kadınların önemli bir kısmının neden öldürüldüğü saptanamadı. Geri kalanların çok çok önemli bir bölümü “Boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken” öldürüldü. 182 kadının hangi gerekçeyle öldürüldüğünün saptanamaması, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucu. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü saptanmadıkça; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek devam ediyor, edecek…

Sözleşme yaşatır

İşte bu noktada kadınların sonuna kadar sahip çıkması ve savunması gereken, yaşamlarını temelden değiştirecek bir hakları var. İstanbul Sözleşmesi…Nedir İstanbul Sözleşmeşi; Avrupa Konseyi’nin, kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin 2011’de İstanbul’da imzalanan yeni sözleşmesi. İstanbul’da imzalandığı için de bu adla bilenen sözleşme ciddi bir insan hakları ihlali oluşturan bu sorunu en kapsamlı şekilde ele alan bir uluslararası anlaşma niteliği taşıyor. Kadına yönelik her tür şiddete sıfır tolerans gösterilmesini hedefliyor ve Avrupa ile onun sınırlarını da aşan geniş bir alanda daha güvenli yaşanabilmesini sağlama yolunda önemli bir adım olarak tarihte yerine aldı.

Her alanda önlenmeli

İstanbul sözleşmesi şiddet gören kadına hangi hakları sağlıyor. Sözleşme kadınrları nasıl yaşatacak. Sözleşmeni maddelerini titizlikle inceledik, eksik hissteğimiz konuları da Avukat Canan Arın’a danışırak tamamladık.Sözleşme, kadına yönelik şiddetin her alanda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasıyla ortadan kalkacağına işaret ediyor.Anlaşmanın tarafı olan devletler şunları yapmakla mükellef:

*Eğitimin her kademesinde, cinseyet eşitliğini ele alan konuların ders müfredatına dahil edecek.

*Şiddet eylemleri tekrarlanmasın diye gerekli hukuki ve diğer önlemleri alacak.

*Şiddet gören kadınlar için yeterli sayıda sığınma evleri açacak.

*Türkiye’de 12 yaşından büyük çocuklar sığınma evlerine alınmadığı için bu yaş çocuğu olan kadınların kirasını karşılayacak.

*Bunun için mali kaynak ayıracak ve ödemekten imtina etmeyecek.* Günün her saati kullanılabilecek ücretsiz telefon yardım hatları sağlanacak.

*Mağdurlara ve çocuklarına psikolojik ve hukuki danışmanlık sağlayacak. 

*Gelenek, töre, din, yada “namus” gerekçelerinin, herhangi bir şiddet eyleminin bahanesi olarak kabul edilmesini önleyecek.

*Kadınlara yönelik şiddetin suç sayılması ve gerekli cezaların verilmesi sağlanacak.

*Şiddet gören kadının tazminat talep etmesini sağlayacak hukuki önlemleri sağlayacak.

*Toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar, kapsayıcı ve eş güdümlü politikalar uygulayacak.

*Şiddet uygulayanların adalete teslim edilmesi sağlanacak.* Halka ulaşabilmek için sivil toplum kuruluşları, medyayla ve özel sektörle işbirliği yapacak.

*Kolluk kuvvetlerinin yardım isteyene anında yardıma gidebilmelerini sağlayacak.

Korunma hakkı

İstanbul Sözleşmesi ile çıkarılan 6284 sayılı Kanun’la;

*Şiddet ya da tehdit altında iseniz sığınak, geçici koruma (yakın koruma) talep edebilirsiniz

*Şiddet uygulayan kişinin evden uzaklaştırılmasını, size yaklaşmasının engellenmesini, adresininizin gizlenmesini, kimlik ve ilgili diğer bilgilerin değiştirilmesini isteyebilirsiniz

*Şiddet uygulayanın silahını polise teslim etmesini, geçici velayet ve tedbir nafakası, geçici maddi yardım, oturduğu eve aile konutu şerhi konulması talep ettmek hakkınız.


Not: Bu yazı Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanmıştır.

 

Paylaş

Son Yazılanlar

Dijital içeriklerin gastronomiye etkisi

Gastronomi, bir yandan kadim geleneklere ve yerel tatlara dayanırken diğer yandan sürekli yeniliklerle şekillenen dinamik bir alan. Bu hızlı değişimin önemli bir ayağını, hiç şüphesiz

Gastronomide geleceği şekillendirmek

Turizm, gastronomi ve ağırlama sektörleri, hem ekonomik hem de toplumsal açıdan dünyada çok önemli bir yer tutuyor. Bu alanlar, hem yerel kültürlerin korunmasını hem de

Bu resimlerde herkesin duygusu saklı

Bilinçdışı renklerle konuşuyor. “Bazı organik meseleler” Ressam, oyuncu ve iç mimar Melis Babadağ, “bazı organik meseleler” isimli ilk kişisel resim sergisini The Art Capsule Gallery’de

Edebiyat ve popüler kültür

Popüler kültüre hapsolmuş en popüler davranışlardan biri nedir diye sorsanız, hiç düşünmeden popüler kültüre küfretmektir, derim. Sondaki lafı başta söyledim ama mevzunun özeti bu sevgili

Tarihin en eski rehberi olan genetik

Son dönemde ne kadar çok duyar olduk değil mi ? DNA artık kulağımıza eskisi kadar uzak gelmese gerek. Sahi uzak mıydı ki, bizler genetik parçacıklar