Sahi bizimki neden evde oturuyor? Hiç sesi çıkmıyor hatta. Artık bir türlü anlaşamıyoruz. Aynı dili konuşmuyoruz bile…
Kesin yine depresyonda. Baksana kaç gündür evden dışarı adımını atmıyor. Üzerinde o eşofman, hayır kot pantolonunu giyse, ona da razıyım. Bir de hiç televizyon izlemezdi, şimdi o haber senin bu haber benim dolaşıyor. Müzik yok ya evde. Sürekli birileri konuşuyor televizyonda. Hayır, bana da çok düştü bu aralar. Seviyor, okşuyor. Miyavlıyorum, mırlıyorum, dik dik bakıyorum.
” Kediyim ben, ne zaman istersem o zaman seversin ” anlamıyor…
Off Ya, sabah giderdi, ben de o koltuktan bu koltuğa gerinir dururdum. Canım ister şu yerdeki mindere serilirdim. Bütün gün ev benimdi. Hayır mamam bitti, bitiyor. Ne zaman alacak merakla bekliyorum.İşin ilginci, sık sık kumumu temizlemeyi unutan kadın, gitti, her gün kum temizler oldu, bir de bir sirke kokusu sardı ortalığı. Hayır ben tüm bu temizlik için haftada bir gelen Ayşe ablayı beklerdim. O da gelmez oldu. Bizimki de temizliğin dozunu kaçırdı. Oturdu kaldı evde.
Evde iki ev kedisi olmak
Olduk mu iki tane ev kedisi. Bir yolunu bulsam ben çıkıp gideceğim özgürlüğüme. Neyse, kapı çaldı. N’olur eski sevgililerinden biri olsun, gelsin, yine evin içi aşk koksun. Off ya, adamın biri, mor poşetleri bıraktı ve kaçar gibi gitti. Nihayet benim mamayı da getirmiş. Yok yok, bu kez bu sevgili fena canını yakmış, ayıp be, karşı marketten benim mamayı alamıyor musun? Bak yine miyavlıyorum, ben bir köpek olsam tamam, akşama kadar sev okşa, oturalım TV karşısında. Ama bir kediyim ben, bu kez anlamadım senin depresyonunu, yıkıyorsun, yıkıyorsun, bir ev kızı oldun… Nerede senin o özgür ruhun? Biz böyle sevmedik mi birbirimizi. Bir açık kapı bulsam… Sen otur evde ev kedisi…