Ekonomik krizi unutturan dans

Bir fragman, bir gazete haberinin spotu gibidir. En etkileyici cümle seçilir ve okuyana sunulur. Belki fragmanın da tüm öykü içindeki yeri sadece bir sahnedir. Ama İnci Taneleri’nde öyle olmadı. Hikayeyi unutturdu. Kimse devamını konuşmuyor.

Kanal D’de başlayan yeni dizi İnci Taneleri, henüz yayına girmeden fragmanı ile seyirciyi ele geçirmişti zaten. Şimdi ise sosyal ortamlarda konu dönüp dolaşıp diziye geliyor.

Kimine göre pavyonda çalışan kadınların hayatını yanlış anlatıyor, hatta öykünülecek bir şey gibi gösteriyor ve kısaca çöpe atılıyor, kimine göre gerçeğin kapılarını bir tokat gibi izleyenin yüzüne vuruyor. Kimisi, yıllardır ekranlarda olmayan Yılmaz Erdoğan’ın büyük başarısı olarak alkışlıyor…

Bütün bu yorumlara yenilerini eklemek tabii ki olası. Ancak, bu infial hali bambaşka bir şeyi işaret ediyor aslında. Türkiye ekonomik krizle boğuşurken, birbirinin peşi sıra zamlara uyanırken, kameralara seslenen pek çok vatandaş, “Açız ey dünya” derken ve dahası yoksulluk sınırının altında kaldıkları için evine ekmek götüremeyeceğini haykıran emekliler hala seçim öncesi bir zam alır mıyız diye umut ederken… Bir topuk tıkırtısının sesi tüm gerçeği ayakları altına alıyor.

Hep birlikte hayretle şunu görüyoruz

Biz; krizi, açlığı, karmaşayı unutmaya çalışıyoruz belki. Öyle ya, bir ev kadını ya da kentlerin yoksul mahallerinde oturan kadınlar, kızlar neden Dilber gibi dans etmek için kurslara yazılsın, kendini o sahnede aynı seksi görüntü ile dans ederken hayal etsin değil mi?

Yılmaz Erdoğan Hazar Ergüçlü’yü Sincanlı Erkal’ın Ankara havası (Gemileri Yakarım) eşliğinde dans ettirirken acaba gerçekle hiç ilgisi olmayan figürleri nasıl kurguladı? Dans eğitmeni bu dansı nasıl gerçekle bağdaştırdı?

Tam bir pavyon havası estiren müziğin arabesk tınıları, izleyende ortama karşı sempati yaratırken, Hazar Ergüçlü’nün, geldiği sahneye meydan okuyan ayakkabısının çıkardığı sesler, incecik bedeni, uzun bacakları, acıya inat kocaman sırıtışı ve meydan okuyuşu ve tabii ki tartışmasız güzelliği öylesine çekici görünüyor ki evindeki yemeğinin sadece ekmekten oluştuğunu unutan pek çok kişi büyüleniyor.

Dünyanın neresinde bir topluluk bir TV dizisiyle savrulur ve onu yaşayarak içselleştirir bilmiyorum ama bu dizinin yarattığı ortam bana Atları da Vururlar filmini hatırlatıyor nedense. Filmde, 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı’nın başlangıç yeri olan Amerika Birleşik Devletleri’nde işsizlik, sefalet, göç günleri arasında bir umut ışığı arayan insanların ün ve para uğruna katıldıkları acımasız bir dans yarışması konu ediliyordu.

Tıpkı 90’ların ortalarında İstanbul’da yeni açılmış alışveriş merkezi Capitol’de bir arabaya parmaklarıyla dokunarak saatlerce bekleyen insanların içler acısı halinin yarışma diye ekranlara gelmesi gibi. Umutları çalınmış çaresiz insanlar orada bayılana kadar bekliyordu…

Derdim, güzel bir hikayesi olan, çok iyi oyuncu kadrosu olmasına rağmen medyada üç kişiye indirgenen ve çok emek verilmiş bir diziyi kötülemek değil. Zaten dizi izlemeyen biri olarak bu hakkı kendimde asla bulmam… Sadece dizi üzerinden yaratılan infial üzücü, bir anlamda korkutucu.

Rivayet gibi haberlere göre diziden sonra Sincanlı Erkal’ın sahne fiyatı yükselmiş. Bu, beklenen normal bir durum ama diğer rivayetler fena.

Kadınların bu dansı öğrenmeye çabalaması, pavyonlarda çalışmak isteyenlerin artması ( inanmıyorum) Hazar Ergüçlü’nün üzerindeki elbisenin satışının artması gibi.. Ayrıca Ergüçlü’nün pavyon dansı ve Sincanlı Erkal’ın ‘Gemileri Yakarım’ şarkısı milyonlara ulaşmış.

Bir de sosyal medyada konunu çekildiği yerler çok kötü. Facebook, ölüm ilanlarının mecrası gibi geliyordu bana ama yanılmışım şimdi orada da konu İnci Taneleri. Hatta ilişki yazarları da konuyu masaya yatırıyor hırsla.

Eminim Yılmaz Erdoğan bile bu devinimi beklemiyordu. İnci Taneleri dizisiyle ilgili yapılan haberler deprem hocalarımızın açıklamalarıyla yarışıyor.

Yılmaz Erdoğan’ı yıllar sonra televizyon ekranlarına döndüren “İnci Taneleri” Erdoğan’ın hem yazıp, hem de Azem Yücedağ karakterine hayat verdiği bir dizi.  Oyuncu kadrosu ise şöyle: Yılmaz Erdoğan, Hazar Ergüçlü Selma Ergeç, Kubilay Aka,  Güven Kıraç Yasemin Baştan.

Füsun Saka

Paylaş

Son Yazılanlar

Değişen İklimle Değişen Tatlar

Geçtiğimiz günlerde ülkemizde hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde seyrederek son 110 yılın sıcaklık rekorunu kırdı. Bu olağan dışı hava koşulları, ülkemiz tarımı, hayvancılığı ve gastronomisinin

Sessizliğin görünmez dikişleri…

Çok katlı binaların bitmeyen tekrarlarının tenezzülü dahilinde gösterilen yollar ve boş bırakılan alanlarda yaşıyormuş gibi yapan insanlar, benzerlerinin benzersizliğini görmenin bıkkınlığı ile bir dirhem değişme

Otellerde Ramazan Sofraları

Ramazan ayının, İstanbul’un tarihî ve kültürel dokusu içinde bambaşka bir anlamı var. Şehrin dört bir yanında kurulan sofralar, aileleri, dostları bir araya getiriyor. Son yıllarda

İklim modelleri olanları açıklayamıyor

Bugün artık kafe ve bar muhabbetlerinde bile hemen herkesin ahkâm kestiği meselelerden biri haline geldi ‘iklim krizi’, eski adıyla ‘küresel ısınma’… Her kafadan bir ses

Geleneklerin ve sadeliğin mutfaktaki gücü

Mutfak, her toplumun kültürel hafızasını taşıyan bir alan. Gelenekler, alışkanlıklar, damak tatları burada şekilleniyor ve nesilden nesile aktarılıyor. Ancak, mutfaktaki muhafazakârlık, çoğu zaman durağan bir

Borsa İstanbul Psikolojik Eşiği Geçti

Borsa İstanbul yüzde 8.78 yükselişle ile 10507 puandan kapandı. Borsa 10200 teknik ve psikolojik eşik haline gelen seviyelerinin üzerine tırmandı. Ons altın ise 2900 seviyesi

Kışı geride bırakırken Portekiz yolculuğu

Bugünkü günlüğümün konusu, kış mevsimini geride bırakırken yaptığım bir Portekiz yolculuğu… İstanbul’da bir kış mevsimi daha yavaş yavaş geride kalıyor. Bazen güneşli, bazen bulutlu, bazen

Geçmişten Geleceğe Miras Tabaklar

Şanlıurfa’nın o eşsiz mutfak kültürü, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış zenginlikleriyle beni her zaman büyülemiştir. Bu şehirde her köşe başı, her sokak

Pestisit Gerçeği: Tarımdaki Sessiz Tehdit

Tarımsal üretimde zararlıları kontrol altına almak ve mahsul verimliliğini artırmak için yaygın olarak kullanılan pestisitler, modern tarımın temel unsurlarından biri haline gelmiştir. Ancak, bu kimyasalların