Müzik, yemek ve Rossini’nin zevkleri

Opera tutkunları onu iyi tanır , klasik müziğe meraklı iseniz  siz de adını en az birkaç kez  duymuşsunuzdur. Özellikle tanınmış  üç operası ile Sevil Berberi , Guillaume Tell, ve Cezayirde bir İtalyan….

 

Nüfus kağıdına göre: Giovacchino Antonio Rossini. İtalya’da Pesaro kasabasında dünyaya geldi. Küçük Antonio’nun hayatı müzik ve keyifli sofraların lezzetleri arasında geçti. Bana göre onun için kullanılacak  en uygun iki tanım var, ROSSİNİ: 19. yüzyılın tanınmış kompozitörü ve devrinin  ünlü gurmesi…

Masasındaki kağıtlar  portelere dizilmiş notalar, bemol,diyez işaretleriyle doluydu. Hemen yanındaki kağıtlarda  ise  yemek tarifleri, yaratılmış yeni lezzetli reçeteler. Müzik ve yemek onun için öylesine iç içe geçmişti ki, yarattığı yemek tariflerine bile operalarından isimler veriyordu.

Pie voleuse lokmalıkları

“Guillaume Tell tartı” gibi… Kendi adını verdiği “Turnedo Rossini” ise  dünyada bir çok restoranın mönüsünde yer alacak kadar ünlü. Ancak her şef onu kendince yorumladığından bugün  bir çok tarifi ortaya çıkmış.

ŞARKICI ANNE – TROMPETÇİ BABA

29.Şubat.1792 de Pesaro kasabasında dünyaya geldi. Mütevazı bir ailesi vardı. Baba, esas mesleği gıda kontrolörlüğü yanında şehir bandosunda trompet çalıyordu. Anne Bolonya tiyatrosunda şarkıcıydı. Çocukluğu Ravenne, Bologna, Ferrare  arasında seyahatlerle geçti. Müzikle ilk tanışması Bolgna’da oldu. İlk hocası Angelo Tesei ‘dir.

14 yaşında Bologne Müzik okulu ( Liceo musicale de Bologne) a yazıldığı günlerde Franz Joseph Haydn et Wolfgang Amadeus Mozart’a hayrandı. Hayatında iki kadın ona eşlik etti. 1815 de  tanışıp, 1822 de evlendiği kendinden hayli büyük lirik şantöz  Isabella Colbran ve İsabella‘nın  ölümünden sonra evlendiği Olympe Pélissier.

20 yaşında üç opera yazmıştı. Bir sene dolmadan operalarının sayısı 10 olmuştu. Operalarıyla çıktığı uzun yolculuklarda, bazen mükemmel başarılar bazen kötü düşüşler yaşadı. 1815 sonbaharında Roma’daki Teatro Argentina’nın emrezaryosunun bir opera yazması için  teklif ettiği  “Sevil Berberi” daha önce bir çok besteciye ilham vermişti. Hızlı kompozitör olarak tanınan Rossini, eseri tam 14 günde tamamladı,”Almaviva” adıyla sahnelendi.

Sonuç kötüydü. Her şeyden önce alışılmamış bir müzik stilinde yazılmıştı.İlk temsilde bir sürü şey ters gitti. Gitarların akordu bozuktu, şarkıcının burnu kanadı, yere düştü, sonunda sahneye bir de kedi girince eleştiriler  berbat çıktı.

Ama bir gün sonra eser tekrarlandığında başarı geri gelmişti.Alkışlar yetmedi,  omuzlara alındı.

Birkaç ay sonra, Rossini bu başarılı operasının ismini koydu:

SEVİL BERBERİ

1822 de Zelmira adlı eserini sunmak üzere Viyana gittiğinde, Ludwig van Beethoven ‘la karşılaştı.Ancak Alman bestecinin sağırlığı ve hastalığı bu karşılaşmayı dostluğa çeviremedi. Daha sonra Fransa’ya gitti. Kral Charles X ın himayesine girdi.1829 da Paris’te Guillaume Tell operasının prömiyerinde başarıyı yeniden yakaladı.

Kompozisyonlarında İtalyan, Fransız ve Alman müzik sanatının elemanlarını birlikte kullanıyor, mükemmel füzyonlar yapıyordu.

1830 da devrim sonunda, kralın desteğini kaybetti, opera yazmayı bıraktı. Müzik hayatında emekliliğe karar verdiğinde sadece 37 yaşındaydı.

Bundan sonraki hayatını  dini müzikler, enstrümental müzikler, melodiler  besteleyerek geçirdi.

Önce Bologna’ya döndü. Daha sonra Floransa’da  Prens Demidoff ‘un kendisine tahsis ettiği San Donato villasına yerleşti.

Ömrünün son yıllarını Paris’te  Chaussée d’Antin sokağındaki apartman dairesinde geçirdi.

13.Kasım.1868 de gece yarısını geçerken Rossini son nefesini verdi. Naaşı Paris’te ünlülerin mezarlığı Père – Lachaise ‘de karısının yanı başındadır. Pembe kapısı ile hemen göze çarpar. Görkemli,,mermerden yapılmış, çiçek rölyeflerle süslü, anıt mezar  Rossini’ye yakışır güzelliktedir.

Damak tadına, sofra zenginliğine, iyi yeme/içmeye meraklıydı.

Yemek yemenin yanında, becerikli bir aşçı idi.Yemek yapmasını, yeni reçeteler yaratmasını seviyordu..

Musical le samedi” adı verilen, dostlarını müzik ve yemek için topladığı şık cumartesi toplantılarında, kendi yarattığı  değişik reçeteler dener, masadakilere ikram ederdi.

Cannelloni alla Rossini” de bunlardan biridir.

 

 

TORNEDO ALLA ROSSİNİ

4 kişilik malzeme

4  adet sığır turnedo

4 adet kuru brioş dilimi

100 gr tereyağ

60 cl konyak

20 cl koyu krema

4 dilim kaz ciğeri

4 dilim  taze trüf

Tuz,biber.

Brioş ekmeklerini tornedoyla aynı boyda kesin,50 gr tereyağında iki tarafını kızartın. Sıcak olarak bekletin.

Kalan tereyağını tavada eritin,konyak ekleyin. Harlı ateşte tornedoların iki tarafını 3-5 dakika kızartın.Tuz, biber katın. Konyakla flambe yapın. Geniş düz bir tabağa ekmek (brioş) dilimlerini, üzerine tornedoları yerleştitin. En üste kaz ciğeri ve trüf dilimlerini koyun. Sıcak servis yapın.

 

GUİLLAUME TELL TARTI

 6 kişilik

60 gr tereyağ

100 gr un

80 gr toz şeker

2 yumurta sarısı

2 çay kaşığı kabartma tozu

Bir limon kabuğu rendesi

Tereyağını oda sıcaklığına getirin, yumuşayınca çetalla krema kıvamında karıştırın. Çukur bir kapta şekerle yumurta sarılarını çırpın.Beyaz krema kıvamına gelince unu,tereyağını,limon rendesini ve kabartma tozunu ekleyin. Hamur çok sert olursa biraz su ekleyin. Yağladığınız tart kalıbına yerleştirin. Elmaları soyun, dilimleyin, tartın üzerine dizin. En üstüne 2 kaşık toz şeker serpin. Önceden ısıtılımış orta dereceli ( 210 C ) fırında 30 dakika pişirin ve ılık olarak servis yapın.

CANELLONİ ALLA ROSSINI

Ricotta, Parmesan, yumurta, domates, ufak doğranmış “salsicette” sosisleri, lard, fesleğen, tereyağ, marjolaine. Bütün malzeme karıştırılır ve canellonilerin içine doldurulur.

Canelloni : Boru şeklinde İtalyan makarnası. Çeşitli içlerle doldurulur.

ROSSINI KOKTEYLİ

Uzun (tulip) kadehte hazırlayınız.

3 olgun çilek

Bir ölçü çilek likörü (şurubu olabilir)

Şampanya

Kadehe çilek ve likörü koyun. İyice ezin, pütürsüz hamur gibi olsun.Üzerine  şampanya  ekleyin. Rothhschild ailesi tarafından sık sık davet edildiği  doğduğu şehir, Pesaro’daki “l’Hotel Vittoria”, bugün mönüsünde ünlü kompozitörün yemeklerini sunmaktadır.

Sevim Gökyıldız

Paylaş

Son Yazılanlar

Kadın emeğinin gastronomiye yansıması

Senelerdir severek yaptığım iş gastronomi yazarlığı ve bunun gibi yeme içmeye, damak tadına ilişkin konulardaki  etkinlikler. Resmi bir tanımı yok, verilmiş unvan da  değil. Sadece 

Gastronominin evrensel gücü

Altın Kaşık Ödülleriyle Mutfak Dostları Derneği’nin ödüllendirdiği yaratıcılık, FSUMMIT 2025’in vizyonuyla sektöre kazandırdığı yenilikler ve Husin belgeselindeki derinlemesine hikâye, gastronominin sınırları aşan gücünü gözler önüne

Prada dertsiz başına dert mi arıyor?

Tasarımlarından marka kimliğine, müşteri portföyünden sattığı hayallere kadar birbirinden çok farklı iki marka hakkında bir söylenti dolaşıyor lüks moda sektöründe… İtalyan moda devi Prada’nın, Capri

Sofralarımızın Ortak Dili

Yemek sadece fiziksel bir gereksinim değil; kültürel kimliğimizi şekillendiren, tarihimizin sessiz tanıklığını yapan ve insanlar arasındaki bağları güçlendiren evrensel bir unsurdur. Her ülkenin, her yörenin

Heyecanla beklenen birinci sayfa

Dag Solstad, her gün yazdığı bir sayfa ile romanlarını tamamladığını söylemiş. Ayağına gelen güne, dönme dolaba atlama adımı ile başlamanın hikayesi midir yazdıkları veya bitirdiği

Yılbaşı ve Vasilopita çöreği

Bir yılı geride bırakıp uğurlarken yeni umutlarla başlayan yeni bir yıla ‘hoş geldin’ diyoruz. Dilekler her zaman sağlık, mutluluk, sevgi ve barış olmak üzere; dostlar

Manav Türklerinin sofrasında zamanın izleri

Geçtiğimiz hafta sonu Tuzla, gastronomi tutkunları için benzersiz bir deneyime ev sahipliği yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı’nın hayata geçirdiği “Gastronomi Günlükleri” serisinin