Siz mi öğreteceksiniz bize vegan olmayı? Ben mi vegan olacağım? Bizimki önüme vegan mama mı koyacak? Bugün gözlerimi görmeliydiniz? Yuvalarından fırlamıştı. Bizim Uzun geldi eve. Tüm haberleri ondan alırım ben. Gözlerini kısarak o ciddi alaycı karışımı gülümsemesiyle bana baktı. Vegan mama alacağım artık sana dedi ve alaycı alaycı güldü.
Bana vegan olmayı mı öğreteceksiniz?
Söyler misiniz bana bir evcil hayvan için – bize öyle diyorsunuz ya – vegan mamanın anlamı nedir? Bana vegan olmayı mı öğreteceksiniz? Doğaya zarar veren ben miyim? Ya da benim sahibim vegan ve dolayısıyla et kokusu duymak istemiyor.
Onun için ikimiz de vegan beslenerek mutlu mesut yaşayacağız. Ama biliyor musunuz ki, bir kedinin büyümesi için proteine, ete ihtiyacı var. Bizimki boşuna mı yıllardır tavukla besliyor beni.
Hani siz insanlar da iddia edersiniz ya, etteki protein hiçbir şeyde yok diye. Bir kadın var ya, hep konuşur et yiyin, yağ yiyin diye.
Off ya, sizin dünyanızda neden her şey bu kadar karmaşık
Avcılığın bir hobi olduğu, doğalarında mutlu mesut yaşayan hayvanların adamın biri zevk alacak diye öldürdüğü ve hatta gidip de hayvanın içini doldurup evine koyduğu bir dünyada ben mi vegan oluyorum. Gerçekten komiksiniz?

Ve Eflatun der ki, hayvanların vegan beslenmesini düşüneceğinize, hayvanların dünyasına saygı duyun, doğanın dengesini bozmayın, avcılık adına hayvanları öldürmeyin.
Ahh Uzun da olmasa hiç haberim olmayacak olup bitenden, o şimdi gider alır bana bir vegan mama, koyar önüme. Ve ben de bakarım ona, hani o şarkı var ya, dinledim de miyavlayarak söylerim. “sen kazandın ama ben haklıydım,”