Çölkent

Bizim oraların sokakları taşradan kaçırma, büyük kentten aşırma, zorunlu buluşma geometrisinin eşsiz berbatlıkta tasarımlarından oluşmuştur. Bu sokaklar insanlar ve arabalara, birinin diğerine üstünlüğünü kıyasıya tartışma olanağı sağlar. Havadan görüntüsü beton katarların çiziktirdiği okunaksız bir grafiti veya hiyeroglife benzer. Her çok katlı dikmenin üzerinde gelişigüzel yerleşmiş hamam tasına benzer görüntü kımışıklıkları da içi su dolu teneke varillerdir. İki ayak üzre olanlar, gün denilen telaşı var eden suçlu gözüyle bakarlar sanki güneşe; öyle bir aldırmazlık, bıkkınlık, kuruma, buruşma hali içinde.

Şehir, her insanın aklındaki görüntülerdir, bir köşede yaşadığı mutlu bir şey varsa, hırsızın sokak sokak koşup kaçtığı gibi kaçırması gerekir. Kimsenin sıra dışı bir şeyler yaşamasına, hele bundan haz duymasına izin vermez, kimse sırdaşı olmaya da gönüllü değildir. Göz hapsi, kuş bakışı ve yan bakış ile pekiştirilmiştir. Ne kadar hayal edersen o yanda, o kadarını yaşarsın bu yanda, bir sarkacın salınımı gibi.. Bir avucunda yağmur bir avucunda tohumla dolaşanlardan haberdardır şehirler, gece gündüz bekçiler onları gözetler.

İlkbahar, tırtılların oyuna girdiği zamandır

Fotoğraf: Füsun Saka

Şehirler her mevsimi şüpheyle karşılar, çok  sıcak veya çok soğuk olma olasılığı kayıplar ve zararların  bilanço dilinden konuşulur; İlkbahar  çiçek tozlarının  uçuştuğu tırtılların oyuna girdiği zamandır, sonbahar çöpçülerin söylenmesinin tam vaktidir.

Ayrıcalıklı olmayan, sokakların telaşlı, sağır, güdümlü, yola fırlamışlarıdır. Acaba dersiniz havadaki  egzoz  gazı oranı biraz düşse, başka türlü mü olurdu bakışları, hayata yakışık alışları… Bilen bilir, her  köşede bir bileyici durur,  bıçak bileyledikleri kadar, ıslık ve bakış bileylerler.

Geçip giden insanların yüzlerindeki  minnetsiz  ifadeye  veresiye bakan dilencinin istediği şeyin, sadece bu olduğu bilinmez, geçen birkaç kuruş verirse de bunu  aldıkları hazdan düşerler.  Yüzleri evire çevire inceleyip, çoğunu götürüp çöpe atarlar.  Yol üzeri insanlar vitrinlerin arkasındaki mankenler ve  muhteviyat ile kibir mukabelesi  yaparlar, karşılıklı kıpırdamazlar. Duraksayan, durakta yaslanan,  bindiği otobüste bacakları paslanan  insan-yolcu- manken katakomplarının  bırakın bir yolculuk sırasında, bütün bir hayat boyu rahatsız edilmese öyle kalmaya hevesleri  vardır.

Şehir sadece kasap dükkanlarında değil tüm mekanlarında kanın ve vahşetin saklanmayı başardığı yerdir. Maktuller kendi istedikleri, bildik yerlerde ölmek isterler. Bilinçsizce , ezbere yürünür yollar, kaldırımlar fabrikalardaki bantlar gibidir, aynı malların durmaksızın geçip gittiği.. önceden bu yolların bazı köşelerine idam sehpaları kurulurmuş, işkence tezgahları… bilen biliyor onları, ama oradaki vahşetin bir fazlası yokmuş şimdi yol boyu olan bitene .

Şehir aldırmazlık, yalnızlık, küf ve çöp kokusudur..

Bir çocuk hayal edebilir ancak; bir semtinde insan şemalinden bir tek ayakkabılar görünse, koşup dursa bazıları , kimi sek sek oynasa ; bir semtinde çantalar görünse, açılıp kapanan, gizlenmiş ellerin hüneriyle, bir semtinde gözlükler ve tokalar görünse , en çok kimin saçını , kimin gözlerini görmek istesek diye düşünsek; bir yerinde havalanan çay bardakları, ısırılan simit, kumru ve poğaçalar görünse, bütün dünyada bir tek aç kalmadığını düşünsek birlikte… Bir alanda oradan oraya yuvarlanan toplar, kaleler, fileler görsek… İnsan şemali görmeyince bu kadar güzel düşünmek dünyayı ne ola ki.

Dr. Safa Özkızıltan

Paylaş

Son Yazılanlar

Kadın emeğinin gastronomiye yansıması

Senelerdir severek yaptığım iş gastronomi yazarlığı ve bunun gibi yeme içmeye, damak tadına ilişkin konulardaki  etkinlikler. Resmi bir tanımı yok, verilmiş unvan da  değil. Sadece 

Gastronominin evrensel gücü

Altın Kaşık Ödülleriyle Mutfak Dostları Derneği’nin ödüllendirdiği yaratıcılık, FSUMMIT 2025’in vizyonuyla sektöre kazandırdığı yenilikler ve Husin belgeselindeki derinlemesine hikâye, gastronominin sınırları aşan gücünü gözler önüne

Prada dertsiz başına dert mi arıyor?

Tasarımlarından marka kimliğine, müşteri portföyünden sattığı hayallere kadar birbirinden çok farklı iki marka hakkında bir söylenti dolaşıyor lüks moda sektöründe… İtalyan moda devi Prada’nın, Capri

Sofralarımızın Ortak Dili

Yemek sadece fiziksel bir gereksinim değil; kültürel kimliğimizi şekillendiren, tarihimizin sessiz tanıklığını yapan ve insanlar arasındaki bağları güçlendiren evrensel bir unsurdur. Her ülkenin, her yörenin

Heyecanla beklenen birinci sayfa

Dag Solstad, her gün yazdığı bir sayfa ile romanlarını tamamladığını söylemiş. Ayağına gelen güne, dönme dolaba atlama adımı ile başlamanın hikayesi midir yazdıkları veya bitirdiği

Yılbaşı ve Vasilopita çöreği

Bir yılı geride bırakıp uğurlarken yeni umutlarla başlayan yeni bir yıla ‘hoş geldin’ diyoruz. Dilekler her zaman sağlık, mutluluk, sevgi ve barış olmak üzere; dostlar

Manav Türklerinin sofrasında zamanın izleri

Geçtiğimiz hafta sonu Tuzla, gastronomi tutkunları için benzersiz bir deneyime ev sahipliği yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı’nın hayata geçirdiği “Gastronomi Günlükleri” serisinin