Her şeyin değiştiği bir dünyada, güven ancak bir şey değişmediğinde doğar:
Tutarlılık.
Bir markanın gerçek kimliği, yazdıkları değil, her zaman söyledikleri ve söylediklerini yaşayıp yaşamadıklarıyla belirlenir.
Bir gün biri gelir ve şöyle der:
“Biz markamızı yenilemek istiyoruz.”
Çoğu zaman ne demek istediklerini bilmezler.
Logo mu değişecek, renk mi? Yeni bir site, bir lansman mı?
O noktada şunu sorgulamalıyız?
“Yenilemek istediğiniz gerçekten marka mı, yoksa kendinize verdiğiniz anlam mı?”
Çünkü markalar görsellerden, metinlerden, sunumlardan önce bir değer sistemidir.
Marka kimliği; sadece nasıl göründüğünüz değil, neye inandığınız, neyi temsil ettiğiniz ve en önemlisi de bunu her gün yaşayıp yaşamadığınızdır.
Marka Değerleri: Görünmeyen Ama Her Şeyi Belirleyen
Değerler sessizdir. Ama her şeyi şekillendirir.
- Bir markanın nasıl konuştuğunu,
- Kime hitap ettiğini,
- Ne yapmadığını,
- Hangi iş birliklerine “hayır” dediğini…
Hepsini değerler belirler.
Bir marka için “samimiyet” değeri; kullandığı dilin sadeliğinde ve içtenliğinde olur.
“İlham” hikâye anlatır.
“Toplumsal fayda” ise yalnızca satmaz, dokunur.
Ama dikkat edin…
Bunlar yalnızca duvarlara asılmış kelimeler olarak kalırsa, markanız ruhsuz bir vitrinden ibaret olur.
Değer, yalnızca yazılmaz; yaşanır ve yaşatılır.
Marka Hikâyesi: Ne Yaptığınız Değil, Neden Yaptığınız
Marka hikâyeniz, sizin “nedeninizdir.”
İnsanlar ürün alırken değil, hikâyeye bağlanırken karar verir.
Ve bu hikâye yalnızca “nerede kuruldunuz” sorusunun yanıtı değildir.
Hikâyeniz, kendinizi ilk fark ettiğiniz andır.
İlk kırıldığınız yer, ilk başkaldırınız, ilk vazgeçmeyişiniz…
O yüzden her markanın hikâyesi, aslında onun kurucusunun iç dünyasında başlar.
Markalar bu yüzden insana benzer.
Ve insanlar da markaları bu yüzden sever.
Tutarlılık: Markanın İknası olmamalı, İnandırıcılık Gücüne Dayanmalı
Değerleriniz var, hikâyeniz de güçlü olabilir.
Ama tutarlı değilseniz… o hikâye yarım kalır.
Tutarlılık şudur:
- Sizi temsil eden her mecra aynı hissi veriyor mu?
- Sosyal medyadaki sesinizle mağaza deneyimi örtüşüyor mu?
- Ekip içi diliniz, dışarıya sunduğunuz vizyonla uyumlu mu?
Unutmayın, tutarsız her temas noktası, güven kaybıdır.
Ve güven sarsılırsa; itibarınız değil, hissettirdiğiniz anlamlar da kaybolur.
Marka, Kendiniz Gibi Olduğunuzda Oluşur
İletişim ve marka danışmanlığı süre boyunca şunu hep gördüm:
En iyi markalar, kendileri gibi davrananlardır.
Başka birine benzeme çabası; özgünlüğün ve değerlerin kaybıdır.
Çünkü her marka gibi, her insan da eşsizdir.
Ve bu eşsizlik kabul edildiğinde, marka sadece dikkat çekmez, yine anlam taşır, yine kalıcı olmaya devam eder.
Sevgili okurum; şimdi senden markana dönüp bakmanı ve sana yeniden ne hissettirdiğini sormak isterim.
O ne söylüyor? Ne demiyor? Ne saklıyor?
Gerçekten kim olduğunu anlatıyor mu, yoksa yalnızca görünmeye mi çalışıyor?
Bazen en güçlü yapılanmalar; durup düşünmek ve kendimize yönelttiğimiz gerçek, içten bir soru ile yeniden şekillenir.
“Ben neye gerçekten inanıyor ve hangi yolda ilerliyorum?”
Kendini duymaya cesaret edenlere, yüreğine ve yolculuğuna eşlik edenlere,
her adımın anlamla buluştuğu bir yol diliyorum.
Emel Ercan