Şimdi de kalbimize mi göz diktiniz?

Kimin kalbi olmak isterdin?

Ben şu İnsanlar Alemi’nde olan bitene hayretle bakıyorum. Hiçbir suçumuz yokken bize yapılanlara, avcılık adı altında pusuya yatırılıp kendi evinde habersizce öldürülen hayvanlara, sokaktan toplananlara, barınak adı verilen yerde adım bile atamadan konserve kutusu gibi istiflenenlere.

Bu dünya hepimizindi. Ama siz ne yaptınız? Aklınızla, gücünüzle tanklar, tüfekler, silahlar yarattınız. Ama ne oldu? Bu dünyayı paylaşamadınız. Hayvanlar Alemi diye oturup bizi belgesel olarak izliyorsunuz, her ne kadar bizimki televizyonu açmasa da yan komşu, üst komşu görüyorum. Sizin hayatınız entrika ve güç üzerine kurulu. Biz hayvanlar da, insanlar alemini merakla izliyoruz derken.

Domuz kalbi insana takılmış

Köşe yazarımız Genetik Doktoru Yeşim Özdemir, severim kendisini, onun hayvan sevgisini de bilirim. Bir haber yaptı. Derinlerde yüreğimi, içimiz sızlatan bir haber. Onun da içi sızladı, eminim. Bir hayvan canına, bir insan canı mı olacak şimdi. Bizim kalbimiz, karaciğerimiz, böbreğimize de mi göz dikeceksiniz şimdi? Korkuttu beni. Ben bizimkine veririm, tüm organlarımı, canımı veririm, orası ayrı. Hatta diyorum, beynimi de versem de, kara kara düşünmeden biraz benim sürüngenle yaşasa. Neyse bugün konumuz, bizim evin halleri değil. Haberde domuzun kalbi alınmış, insana yerleştirilmiş. Hani, hep dersiniz ya, o kalpsizlere domuz gibi diye. Şimdi siz test falan da yaparsınız. Hangi hayvanın kalbini almak isterdiniz? diye. Sanki bizi tanıyormuşsunuz gibi, aslan gibi yürek, tilki gibi kurnaz, köpek gibi uysal, tavşan gibi fırıldak… sırala dur. Sanki biz huyumuzu suyumuzu bildik. Sanki bize alan açtınız, ortam verdiniz, bu dünyayı bizimle paylaştınız da… bizim üzerimizden ahkam kesiyorsunuz. A tabii, yine en alındığım, kedi gibi nankör. Ne nankörlüğümüzü gördüyseniz.

Aman lütfen diyorum, zaten yıllardır, canımızı bütün olarak alıyorsunuz, bir de utanmadan artistik bir gösteriyle tuz atıyorsunuz, zaten et protein diyorsunuz, bizi yapı taşı diye yıllardır yiyorsunuz. Şimdi de organlarımıza mı göz diktiniz? Nasıl bir hesap yapacaksınız? Bir hayvan ölecek, bir insan yaşayacak. İkisinin de şu yeryüzünde nefes alma hakkı olduğu unutulacak. Üstelik organı giden hayvan hiçbir söz hakkı tanınmayacak. Ben bilemedim.

Eflatun

Paylaş

Son Yazılanlar

Denizden Gelen Sessizlik

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’un gri gökyüzü altında Göztepe Parkı’na bakan Misina Balık’ın açık mutfağında, lüferin doğru boyda pişirilmesini izlerken içimde tuhaf bir sızı belirdi. Tabağa konan

Meze İle Kültürü Buluşturan Festival

Antalya’da her yıl ekim ayında düzenlenen Uluslararası Meze Festivali, yalnızca bir lezzet buluşması olmanın ötesine geçen kimliği ile dikkat çekiyor. Bu lezzetli festival üstlendiği misyonla

“Dergicilik Arkadaşlık Etmektir”

Bazı insanlar vardır aralıksız çalışır, emek verir, sırtındaki küfeyi o kadar benimsemiştir ki, onu asla yere değdirmeyecek, yere indirmeyi aklından bile geçirmeyecektir. Metin Celâl’i ODTÜ’de

Bir nesilden bir nesile Bodrum Cup

Ege’nin, bir gün yaprak kımıldatmayan rüzgarsızlığında, bir gün hortuma neden olan rüzgarında 7. kez yelken açan Maximiles Black Bodrum Cup, “Nesillerce” temasıyla dostluğu, deniz kültürünü

Bir güz günü betiği

Göğe bakıyorum; kuyuya düşmüş de, bir parçasını görebildiğim maviliğe çekip çıkaracak bir güç arıyor gibiyim. Öylesine hafifim; rüzgarla bir kuştüyü kadar kolayca yükselebilir veya geçen

Beden, Sessizlik, Zaman Üzerine Yolculuk

Marina Abramović Albertina Modern’de: Beden, Sessizlik ve Zaman Üzerine Bir Yolculuk. Viyana bu sonbahar, çağdaş sanatın en radikal isimlerinden Marina Abramović’i ağırlıyor. Ünlü performans sanatçısı,