Categories: Köşe Yazısı

Ya tiyatro izlememiş ya tarihten bihaberler

Belki bu yazı yayımlandığında, İsrail, İran’a yönelik misillemesini yapmış olacak. İsrail’in yapacağı misillemenin seviyesine göre belki İran bu kez başka bir saldırı düzenleyecek. Sonuçta burası Ortadoğu ve hiç beklenmediğiniz anda bir savaşın fitili ateşlenebilir!

Yani sosyal medyadaki ‘tiyatro’, ‘şov’ benzetmelerine hiç prim vermeyin

TV ekranlarındaki o stratejist geçinen moronların ‘İran ile İsrail arasında gizli bir anlaşma var’ benzeri saçmalıklarına da gülüp geçin. Bu aptalca tezi ortaya atanların önemli bir bölümü ‘Şia düşmanı’ olduğundan bu iddiayı papağan gibi yineliyor.

Yine savaşın çıkmayacağını, çünkü ne ABD’nin ne Britanya’nın ne de Rusya Federasyonu ya da Çin Halk Cumhuriyeti’nin savaş istemediğini, bu sebeple de İran ve İsrail’in bir ‘horoz dövüşü’ ile sınırlı kalacağını iddia edenleri de o kadar ciddiye almayın.

ŞÖYLE BİR UKRAYNA’YA BAKSAK YA!

Savaşlar tümüyle mantıklı sebeplerle çıkmıyor değil mi? İsterse süper güç olsun, bir devletin isteğine göre de savaş başlamıyor ya da engellenemiyor. Yoklamalar yapılıyor, güç dengesi test ediliyor, ancak bir anda o güç dengesi test edilirken taraflardan biri savaşı başlatıyor. Örnek öyle çok uzun zaman öncesinden değil, 24 Şubat 2022’de Rusya’nın, Ukrayna’da ‘özel bir askeri operasyon’ ilan etmesiyle başladı.

Ukrayna, Avrupa Birliği’ne ve NATO’ya alınacağı sözüyle, bir komedyenin liderliğinde ateşle oynuyordu. ABD ve AB ülkeleri ise Rusya’nın gücünü test ederken Ukrayna’yı ‘ateşten kestane almak için maşa’ olarak kullanıyordu. Pek çok sözde uzmanın “Ya savaş falan çıkmaz” benzeri yorumlarını hatırlarsınız. Öyle olmadı!

Sonrasında ise “Rusya, iki haftada Ukrayna’yı dümdüz eder, savaş da biter” yorumlarının akıbeti de aynı oldu. Zira, ezberlerle bu iş yürümüyor. Hemen belirtmek gerekir ki, Rusya tüm askeri gücünü kullansa Ukrayna’yı gerçekten de dümdüz ederdi, ancak bunu tercih etmedi ve savaş hala bitmiş değil.

Uzatmalar oynanıyor, bu savaş bittiğinde ise belki Romanya’yı ateşe atacak batılı ülkeler… Gagavuzya ve Transdinyester Cumhuriyeti üzerinden Moldova ve Romanya’yı kullanarak yeni bir çatışma alanı yaratacaklar. Olmadı, Polonya ve Beyaz Rusya’yı savaşa sokmak için her provokasyonu yapmaya yönelik planları hazırdır bile.

İŞİN İÇİNDE BİR DE DİNSEL FANATİZM VARSA…

Zira söz konusu yeni bir dünya düzeni kurmak olduğunda, savaş hesaplayarak ya da hesaplar çarşıya uymadığında çıkıyor bu gezegende. Üstüne üstlük, İran ve İsrail’in dış politikasını belirleyen en temel faktörler din referanslı… Yani akıldışılığın dibinden söz ediyoruz.

İran İslam Cumhuriyeti’nin hedeflerinden biri şiiliği tüm dünyada yaymak ve dini temeller üzerine kurulmuş devletlerin sayısını artırmak. Pakistan’dan Yemen’e tüm islam coğrafyasında bağlaşıkları var ve onlara gücü yettiğince destek veriyor.

İsrail belki İran’dan bile tehlikeli… Salt İsrail’deki köktendinciler ya da siyonistler değil bunun sebebi, aynı zamanda tüm dünyadaki Yahudi diasporası… Bir de akıl hastalığı düzeyinde bir protestan akımı var ki, bir gün dünyanın sonunu bile getirebilecek kadar tehlikeli.

Evanjelizm, yahudi-hıristiyan öğretisinin karışımından oluşan bir akım ve sadece ABD’de on milyonlarca mensubu var. Hemen hatırlatayım, Brezilya’da bir asker eskisi faşist vardı ya, Jair Bolsonaro, onun da ülkesindeki oy deposunun önemli bir bölümünü bu evanjelistler oluşturuyordu.

MAHŞERİ HAYAL EDEN TEHLİKELİ MECZUPLAR
Bu akım berbat bir şaka gibi… Kabaca, bir ‘mahşer günü’nü umut ediyor, bu ‘armageddon’da milyonlarca insanın ölmesi sonucunda, vaat edilmiş topraklara mesihin ineceğine inanıyorlar. Bunun için tanrının her sevgili kulunun ‘mahşer’ için çalışmasını istiyorlar. İşte böyle sınırsız bir delilik hali… İşin ilginç tarafı şu ki, Şia’nın da bir mesih beklentisi var, Onikinci İmam’ı bekliyor onlar da…
İsrail sözde laik bir devlet, ancak ülke içinde çok ciddi bir yarılma var. Bir yanda nüfusun yarısından fazlasını oluşturan seküler kesim, ortada laikliğe daha yakın dini bütün bir kesim ve sağın da sağında fanatik museviler. Sonuncuları büyük ayrıcalıklara sahip, çok az vergi ödüyor ya da ödemiyorlar.

İşgal altındaki yerleşimciler istediği gibi silahlanabiliyor ve bir gün o silahları laik İsrailliler’e doğrultmaları da mümkün. Benyamin Netanyahu gibi sağ popülist liderler, bu kitle tabanından dolaylı destek alıyor, ama bir gün onu de yeterince siyonist bulmayıp hedefe koyabilirler.

SANKİ LANETLENMİŞ BİR HALK
İran’a gelince… Bu molla diktatörlüğünün gerici otoriter rejimi altında dünyanın en eski kültürlerinden biri boğuluyor. Ülkenin taşrası molla rejiminin yürekten destekliyor, bu sebeple de yıkılması pek mümkün değil. Muhalifler ise ABD ve diğer batılı güçlerin eksenine girmeye pek teşne!

İşte bu sebeple Çin ve Rusya, bu molla rejiminin en büyük destekçisi… Rusya burnunun dibinde bir NATO uydusu istemiyor, Çin için de Ortadoğu’da çok önemli bir müttefik İran. Batılı ülkeler ise sürekli kaşıyıp duruyor. Kürt ve Beluciler arasında ayrılıkçı akımları destekliyorlar.

Azeriler’i de kaşıyanlar var, ama onlar kendilerini Acemler gibi kurucu unsur olarak görüyor daha çok. Bu sebeple Tahran’ın despotizmini azaltması pek mümkün değil bu koşullarda.

BETERİN DE BETERİ VARSA…

İnsanlık açısından daha da üzücü bir şey var. İran, bu haliyle bile Suriye Arap Cumhuriyeti’nin IŞİD, el Kaide ve benzeri örgütlerin eline geçmesine engel olan bir güç. Ortadoğu’da ne yazık ki hikaye böyle yazılıyor, İran İslam Cumhuriyeti bir insanlık ayıbıysa, İsrail, ABD ve Britanya’nın desteğiyle kurulup serpilen IŞİD bir insanlık rezaleti! Bunun el Kaidesi var, başka selefi örgütleri var, eli kanlı İhvan’ı var…

Var da var. Ve tabii Eski Ahit’teki kötü masalları gerçek sanan dünyanın dört bir yanına yayılmış fanatik Yahudiler ve hıristiyanlar da aynı ortamda serpiliyor.

BİR FÜZENİN YOLUNU ŞAŞIRMASINA BAKAR

Tablo böyle olunca , ortada bir tiyatrodan çok bir korku filmi olduğunu anlamak daha kolay olabilir. Korku filmlerinde ise bol bol kan dökülür. Bir psikopat vardır, ilk öldürdüğü ise gözlüklü ve iyi niyetli olan olur. Ortadoğu’da yaşanan da bu… Filmin jeneriğinde siyasal islamcı bir örgüt, Aşkelon ve Sderot’da sivilleri öldürdü.

Sonra bir terör devleti Gazze’yi ‘dümdüz’ etme planını açıkladı. Mecazi değil, gerçekten dümdüz, hani inşaat yapmadan önce yıkmak gibi… Arada Lübnan ve Suriye’ye de saldırmayı ihmal etmeden… Kesmedi, bir de İran büyükeyçiliğini vurdu. Karşılığında bir diğer terör devleti, diğerine SİHA, seyir füzeleri ve balistik füzelerle saldırdı.

O füzelerden biri yönünü şaşırsa, Demir Kubbe ıskalasa ve bir yerleşim yerine düşmüş olsaydı, bugün bir Oratdoğu savaşı çıkmış olabilirdi. Yarın ya da bir başka gün bu kez İsrail misilleme yapacak ve yine hedeften sapan bir bomba ya da füze İran’da sivilleri öldürürse yine aynı akıbet çok yakın olacak.

Özetle bu tiyatroysa, o tiyatro her an içindekilerle birlikte cayır cayır yanabilir. O ateş Ürdün, Lübnan ve Suriye’ye anında sıçrar. Bir bakmışsınız biz de alevlerden nasibimizi almışız!

Süleyman Karan

 

Süleyman Karan

Halden Anlamaz

Recent Posts

Wibe Fest” büyük ilgi gördü

Elite World Grand Sapanca’da düzenlenen İyi Yaşam Festivali Wibe Fest büyük ilgiyle karşılandı. Kişisel gelişim…

6 saat ago

Arılar varsa bir geleceğimiz var!

“TARIMDA KONTROLSÜZ İLAÇLAMAYA DUR DİYELİM" Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, Dünya Arı Günü’nde tarım…

6 saat ago

Döviz, altın ve diğer yatırım araçları

Altın yeni haftaya tarihi rekorla başladı. 2431 zirvesi aşıldı. Borsa İstanbul haftayı 10643 puandan yüzde…

21 saat ago

Ekşi mayanın aşkı Mayadan Tatlar

Farkında mısınız bilemiyorum? Bi’Nevi Gazete’de yazdığım, sizlere tanıtmaya çalıştığım yerler, genel olarak kıyıda köşede kalmış,…

2 gün ago

Benim dertli, küskün ayım mayıs

Ayrıcalıklı yaşanmışlıklarından bize kalanlar bir yana, yılın her ayının zihnimizdeki karşılığı; sınıflarımızın duvarlarına asılmış panodaki…

3 gün ago

Sunset Grill & Bar, 30. Yıl Dönümünü Dany Brillant İle Kutladı

Sunset Grill & Bar, 30. yıl dönümünü Fransız müziğinin efsane ismi Dany Brillant'ın muhteşem performansıyla…

3 gün ago