Edebiyat eserleri dizi ve film sektörüne ilham verse de eserlerden uyarlanan dizi ve filmler tartışma konusu olabiliyor. 1975 yılında TRT tarafından çekilen Halit Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu eseri ile Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ’un başrollerini paylaştığı Aşk-ı Memnu arasındaki farklılıklar uyarlama diziler tartışmalarının dönüm noktalarından biriydi. 2006 yılında çekimleri başlanan ve 2010 yılına kadar devam eden Yaprak Dökümü dizisi de uyarlama dizilerin kitap ile ilişkisi arasındaki tartışmalarda yer almıştı.
Uyarlama dizi furyasına Peride Celal’in aynı adlı kitabından uyarlanan Gecenin Ucunda dizisi de dahil oldu. İlk bölümü 5 Ekim’de yayınlanan dizinin kitap ile ilgisi olmadığını söyleyen isimlerden biri ise Tiyatro Sanatçısı Ayşen İnci. İnci, dizinin kitap ile hiçbir ilgisi olmadığını söylerken “Peride Celal’in ünlü eseri bilgisini vermek yerine kendine özgü bir dizi olarak sunulabilirdi” diyor.
Bir Hanımefendinin Ölümü
Peride Celal ile tanışmanız nasıl gerçekleşti?
Kendisi zaten kitaplarını çok sevdiğim bir yazar. Kitaplarını da severek okuduğum Celal’in Bir Hanımefendinin Ölümü kitabını okuyunca tiyatro oyunu olarak uyarlanabileceğini düşündüm. Ve gerekli izni almak için kendisini ziyaret ettim.
Tanışmamız sonunda birbirimizi çok sevdik ve öyküsünün tiyatroya uyarlanacak olmasına çok sevindi. Tüm eserlerini dilediğim gibi uyarlayabilmem için bana yazılı bir izin verdi. Öyküyü uyarladım, Devlet Tiyatrosu’nun kurulundan da geçti. Kendisinin bir an önce izlemesini istesem de maalesef oyun hiç sahnelenemedi.
Başka bir tiyatroda da mı sahnelenmedi?
Hayır. Bir yandan İBB Şehir Tiyatroları’nda yer almasını arzu ettim. Burada da onaylanmasına ve kuruldan geçmesine rağmen hiç sahnelenemedi.
Karakterler yanlış mı görünüyor
Gecenin Ucunda dizisinde de eserin aslına uymayan noktalar gördüğünüzü söylüyorsunuz, nedir bunlar?
Eser 1963’te yazılmış elbette günümüze uyarlanırken bazı noktalar değişebilir. Fakat en önemli değişiklik karakterlerin özelliklerinde görülüyor. Örneğin kitapta Ahmet karakteri oldukça sakin, iyi huylu ve olgun bir karakterken dizide adeta şizofren ve kötü bir karakter olarak uyarlanmış. Kitabın merkezinde yer alan Macide ise kitapta Ankara’da çalışan bankada avukatlık yapan orta halli bir kız iken dizide spiritüel ilgileri olan garip bir kişi haline getirilmiş.
Biraz daha açarsak?
Kitapta orta gelir sınıfında 30’lu yaşlarına yaklaşmış Macide’nin zengin kesime, yani “sosyete”ye dair gözlemlerine uzunca yer veriliyor. Fakat bu gözlemler ne psikolojik çözümleme şeklinde ne de doğa üstü güçlerle ilişkilendiriliyor. Sadece gördükleri ve yaşadıklarını anlatıyor Macide. Ve bunu yaparken de kendi konumunu, içinde bulunduğu durumu ve Ahmet ile tanışması ile girdiği “sosyete”yi sorguluyor.
Burada Peride Celal, Macide’yi eğitim almış kitap okuyan ve dünyaya eleştirel bakabilen biri olarak kaleme almış. Fakat dizide tüm bu gözlemleri spiritüel özelliklere bağlanmış ve “şifacı” olarak tanımlanan bir karaktere dönüştürülmüş. Yazarın kültürü, dünya görüşü ve görgüsüne ve hayal gücüne bu kadar müdahaleyi esere ihanet olarak nitelendiriliyorum.