Türk şef Ebru Baybara Demir, gastronomi dünyasının Nobel’i olarak adlandırılan Dünyasının Basque Culinary World Prize 2023 ödülünü San Sebastian’da düzenlenen özel bir törenle teslim aldı. Baybara Demir, mutfaktaki uzmanlığı aracılığıyla kültürel entegrasyon, sosyal kalkınma ve biyolojik çeşitlilik alanlarında gastronomiye yaptığı önemli katkılardan dolayı bu ödüle layık görüldü.
Baybara Demir, bölgede yaşanan göç sürecindeki girişimlerde aktif rol aldı, iklim değişikliği karşısında toprağın canlanması gerektiğini savundu ve insan haklarına yönelik yardım çalışmalarını destekledi.
Bu yılın kazananını, dünyanın en etkili şeflerinden ve Uluslararası Basque Culinary Center Konseyi temsilcilerinden oluşan BCWP Jürisi seçti.
8. kez düzenlenen BCWP’da ayrıca sürdürülebilirlik ve gastronomi eğitimi konusundaki ilham verici önerileri nedeniyle Nicole Pisani (Birleşik Krallık) ve Heidi Bjerkan (Norveç) özel mansiyon ile ödüllendirildi.
Basque Culinary World Prize
Basque Culinary World Prize, Euskadi-Bask Ülkesi’nin ve gastronomi alanında önde gelen bir akademik kurum olan Basque Culinary Center’ın kapsamlı stratejisinin bir parçası olarak Bask Hükümeti tarafından verilen özel bir küresel ödül. Benzerlerinden farklı olarak inovasyon, teknoloji, eğitim, çevre, sağlık, gıda endüstrisi, sosyal ve ekonomik kalkınma alanlarında dönüştürücü girişimlere liderlik eden şeflerin çalışmalarına odaklanıyor ve bu alandaki başarıları ödüllendiriyor.
Bask Hükümeti Ekonomik Kalkınma, Sürdürülebilirlik ve Çevre Bakanı Arantxa Tapia, Bask gıda sektöründen yetkililerin ve önde gelen isimlerin katıldığı törende Ebru Baybara Demir’e ödülünün yanı sıra, topluma fayda sağlayan yeni projelerinde kullanılmak üzere 100 bin avro değerindeki ödülü de takdim etti.
Ödül töreni öncesinde, Basque Culinary World Prize Jürisi başkanı Joan Roca ve Bask Mutfak Merkezi Mütevelli Heyeti Başkanı Vicente Atxa gerçekleştirdiği konuşmalarda ödülün önemine ve sahip olduğu misyona değindi.
Toplumları gıdayla güçlendirmek
Şef Ebru Baybara Demir, özellikle geçici koruma altındaki mülteciler ve ülkelerinde uzakta yaşamak zorunda kalan kişiler için çok kültürlü entegrasyonu ve istihdam odaklı birleştirici projeleri hayata geçirdi. Farklı kültürlerin bir arada yaşamak durumunda kaldığı bir bölgede, anlayışı ve bir arada yaşamayı desteklemeye yönelik entegrasyona odaklı projeler gerçekleştirdi.
Yürüttüğü çalışmalara ek olarak şubat ayında Suriye’yi ve Türkiye’yi etkileyen deprem sonrasına “Gönül Mutfağı” isimli aşeviyle afetten etkilenen binlerce kişiye sıcak yemek ulaştıran bir proje yürüttü. Şef Ebru Baybara Demir, yirmi yılı aşkın süredir uluslararası kuruluşlarla, yerel yönetimlerle, kamu kurumları, özel kuruluşlar ve yerel kooperatiflerle çalışarak toplumda pozitif etki yaratan çalışmalar yürüttü.
Bir dönem sadece bir restoranın bulunduğu ve bugün artık turistik bir merkez olan Mardin’de, yemek pişirmeyi turizm ve kalkınmanın çıkış noktasına yerleştirdi. Bölge kadınlarını tarihi evlerinde kendi mutfaklarını açmaya ve turistler için yemek yapamaya teşvik etti, böylece istihdam fırsatları yarattı ve şehrin turistik deneyimini geliştirdi.
Daha sonra UNHCR ve FAO gibi kuruluşların desteklediği ve mültecilere istihdam olanakları yaratmaya odaklanan aşçılık eğitim programlarında önemli bir rol oynadı. Halen Mardin bölgesindeki gönüllülerin Sorgül gibi yerel tohumların üretimini ve tüketimini geliştirmek için çalıştığı Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ne destek veriyor.
Sorgül ile başlayan bu yapılanma bugün sabun, reçel, bakliyatlar ve yerel lezzetlerin satışının gerçekleştiği bir yapıya dönüştü. Ebru Baybara Demir, ayrıca atık meyve ve sebzelerin kompost üretiminde kullanılmasının amaçlandığı Diyarbakır pazarlarında başlayan biyobozunur atık yönetimi projesini de sürdürüyor.
Ödül hakkında açıklamada bulunan Ebru Baybara Demir şöyle konuştu: “Gastronominin Nobel’i olarak anılan 2023 Basque Culinary World Prize’ı kazanmak tarif edilemez bir onur. Gastronomi alanında önde gelen uzmanlar tarafından “doğanın aşçı gücü” olarak tanımlanmak ise benim içi inanılmaz derecede anlamlı. Bu anlamlı ödüle layık görülmek benim için derinden değer verdiğim mesleğime yirmi yılı aşkın süredir yürekten bağlılığımın bir ifadesi.
Bu ödülü almak sadece bir şef olarak değil, Cumhuriyetimizin 100. yılında Atatürk’ün açtığı yolda ilerleyen bir Türk kadını olarak da benim ve ülkem için ayrıca büyük bir önem taşıyor. Benim için mutfak, fiziksel duvarların ötesinde bir yemeğin topraktan tabağa yolculuğunda yer alan herkesin varlığının önemini anlamayı ifade ediyor.
2017 yılında Basque Culinary World Prize ile kez karşılaşmamın ardından bu tanımlamayı tamamen sahiplenmiş oldum. Aldığım ödülü bu yolculukta bana eşlik ederek hayatlarını değiştiren kadınlara, coğrafyanın en güzel kader olduğunun kendilerine ilham olmasını istediğim Türkiye’deki geleceğin gastronomlarına, aileme ve enimle aynı felsefeyi paylaşan tüm yol arkadaşlarıma ithaf ediyorum.”
Dönüştürücü bir girişim
Basque Culinary World Prize, mükemmellik için çabalayan girişimci bireylerin, azimli ve topluma bağlı yenilikçi ve yaratıcı insanların çalışmalarını öne çıkartarak gastronominin dönüştürücü bir güç olabileceğini göstermek ve bu alanda çalışan şefleri onurlandırmak için 2016 yılında başladı.
Akademisyenler ve günümüzün en iyi şeflerinin de aralarında yer aldığı uluslararası prestije sahip uzmanlar tarafından desteklenen, basın tarafından “Gastronomi Nobeli” olarak adlandırılan ödülün kriterlerini 42 ülkeden gösterilen 1.200’ün üzerinde aday ve değerlendirilen 800’e yakın aday oluşturdu.
Sektör profesyonelleri ve kurumlar, bir aydan uzun süre dünyanın dört bir yanından, gastronominin sosyal entegrasyon, sürdürülebilirlik ve eğitim gibi alanlarda bir değişim aracı olarak kullanılabileceğini gösteren şefleri aday gösterdi. Diğer yandan Basque Culinary Center ise bu profilleri araştırmak ve doğrulamak için kapsamlı bir süreç yürüten bir ekip oluşturdu.