“Sadece Pizza Yapmıyoruz, Bağ Kuruyoruz”

Tuğba Özücer ile Mahalle Arasında Filizlenen Büyük Hikâye: La Mora

“La Mora, benim içime sinen bir emeklilik projesi değil; kalbime dokunan bir hayat pratiği oldu.”

Sokak aralarında yürürken burnunuza tanıdık bir koku çarpar ya hani… Çocukluğunuzdaki fırın, annenizin mutfağı ya da eski bir yaz akşamının izini taşıyan bir sıcaklık. İstanbul’un kalabalığına rağmen bazı yerler hâlâ o kokuyu taşıyor. Ve bazen bir mekân, dört masa, bir fırın ve içten bir gülümseme ile, işte tam da bu kokunun ta kendisi olabiliyor. Feneryolu Mahallesi’ndeki La Mora Pizza böyle bir yer.

Tuğba Özücer, uzun yıllar profesyonel gastronomi dünyasında yer aldıktan sonra pandemide bu sektöre veda ettiğini söylüyor. Ama aslında bu, bir son değilmiş; tam aksine, içtenliğin ve gerçekliğin yeniden başladığı yer olmuş.

Mahalle arasında, süslü tabelalardan uzak; dört masa, bir tutku ve çokça samimiyetle…

“Amacımız büyük bir restoran işletmek değil, küçük ama gerçek bir bağ kurmaktı.”

La Mora’ya adım atan herkes, bir restoran müşterisi değil, evine gelen bir dost gibi karşılanıyor. Çünkü burada yemek, sadece karın doyurmıyor; bir duygu taşıyor.

Tuğba Hanım’ın deyimiyle, tabak “ikram eder gibi” geliyor sofraya. Ve bu yaklaşım, kısa sürede kentin koşturmacasından yorulmuş insanlara bir soluk, bir durak, belki de bir sığınak oldu.

 

Popülerlik Değil, Kalıcılık

Bugünün gastronomi dünyasında görünür olmak, neredeyse bir zorunluluk. PR ilişkileri, ödül törenleri, sosyal medya… Ama Tuğba Özücer bu oyunu baştan kabul etmeyenlerden. Işıklı sahneleri değil, üretimin özünü seçmiş.

“Günün sonunda gerçek övgü sahnede değil, tabakta olur. Gerisi zaten yolunu bulur.”

Sade ama hakkını veren bir tabak. Her kuruşuna değdiği hissini veren bir deneyim. Ve bu deneyimi yaşayanların birbirine anlattığı samimi bir hikâye. İşte La Mora’nın yolu böyle açılmış. Pazarlama değil, tavsiye… Reklam değil, his.

“Bugün Belki Lüks Değiliz, Ama Dürüstüz”

Elbette kolay değil. Gıda sektöründeki maliyet baskısı, tedarik zinciri sorunları, enerji ve kira giderleri… Tüm bunlara rağmen La Mora’da hedef hiç değişmiyor: Ulaşılabilir kalite. Tuğba Hanım, sadece mutfağı değil, tüm süreci titizlikle yönetiyor: İsrafı önleyen üretim, sadeleşmiş menüler, bilinçli tercihler…

“Misafirimizin ödediği her kuruşun hakkını vermek için samimiyetle çalışan bir sistem kurduk.”

Bu samimiyet yalnızca pizzada değil; yeni markası La Bougee Beef & Burger’de de kendini gösteriyor. Farklı mutfaklar, farklı stiller ama aynı ruh: Sade, rafine ve güvenilir. Birinin fırınından çıkan lezzetle büyüleniyorsunuz, diğerinin ızgarasında pişen etle mest oluyorsunuz. Ama her iki deneyimin de ortak noktası: içtenlik.

“Gerçek Lezzet, Sahne Işıklarında Değil Tabakta Parlar”

Tuğba Özücer’in öyküsü, yalnızca iyi yemek yapmanın değil; sadeliği, dürüstlüğü ve emeği kutsayan bir yaşam anlayışının öyküsü. La Mora, belki dört masalı küçük bir mekân. Ama taşıdığı anlam, birçok büyük markaya ilham olacak kadar derin. Çünkü bazı adresler tabelada değil, insanların hafızasında yer eder.

Füsun Saka

Paylaş

Son Yazılanlar

Buzullardaki mikroplar uyanınca…

Buzulda kilitli kalmış mikroplar uyandığında nelere sebep olur? Ozon tabakasındaki delik, sera gazı salımları, küresel ısınma, iklim krizi… Bilim insanlarının bu konulardaki öngörülerinin neredeyse hiçbiri

Denizden Gelen Sessizlik

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’un gri gökyüzü altında Göztepe Parkı’na bakan Misina Balık’ın açık mutfağında, lüferin doğru boyda pişirilmesini izlerken içimde tuhaf bir sızı belirdi. Tabağa konan

Meze İle Kültürü Buluşturan Festival

Antalya’da her yıl ekim ayında düzenlenen Uluslararası Meze Festivali, yalnızca bir lezzet buluşması olmanın ötesine geçen kimliği ile dikkat çekiyor. Bu lezzetli festival üstlendiği misyonla

“Dergicilik Arkadaşlık Etmektir”

Bazı insanlar vardır aralıksız çalışır, emek verir, sırtındaki küfeyi o kadar benimsemiştir ki, onu asla yere değdirmeyecek, yere indirmeyi aklından bile geçirmeyecektir. Metin Celâl’i ODTÜ’de

Bir nesilden bir nesile Bodrum Cup

Ege’nin, bir gün yaprak kımıldatmayan rüzgarsızlığında, bir gün hortuma neden olan rüzgarında 7. kez yelken açan Maximiles Black Bodrum Cup, “Nesillerce” temasıyla dostluğu, deniz kültürünü

Bir güz günü betiği

Göğe bakıyorum; kuyuya düşmüş de, bir parçasını görebildiğim maviliğe çekip çıkaracak bir güç arıyor gibiyim. Öylesine hafifim; rüzgarla bir kuştüyü kadar kolayca yükselebilir veya geçen

Beden, Sessizlik, Zaman Üzerine Yolculuk

Marina Abramović Albertina Modern’de: Beden, Sessizlik ve Zaman Üzerine Bir Yolculuk. Viyana bu sonbahar, çağdaş sanatın en radikal isimlerinden Marina Abramović’i ağırlıyor. Ünlü performans sanatçısı,

Alanya’nın Sessiz Dönüşümü

Alanya’ya her gelişimde, kentin değişmeyen ritmini yeniden duymaya çalışırım. Güneşin sabahları denize düşüşü, Kleopatra Plajı’nın rüzgârla dalgalanan kumları, sahildeki taşların sessizliği… Bu kez, Türkiye Digital