1988’den bugüne…

Gazetede genç Dr. Ekrem Karakaya’nın hasta yakını tarafından öldürülmüş olduğunu okuyunca çok fena oldum. Katıla katıla ağlayabilseydim belki iyi olurdu ama dondum kaldım. Çok gerilere, üniversiteye, öğrencilik yıllarıma gittim. Zaman ne kadar kısa geliyordu o yıllarda. Tıp Fakültesi’ni hakkıyla bitirebilmek için uyku saatlerinden çalarak çalışıyordum.

Üniversite yıllarım…

Saat 23.00’de yatıyorsam, saati gece yarısı üçe kurup kalkıyor, ders çalışıyor ve tekrar yatıyordum. Uykudan fedakarlık yaparak eğitimime devam ettim. O geceleri hiç unutamam. Türk kahvesi alışkanlığım da o uykusuz gecelerden kaldı. Bizim zamanımızda İstanbul Üniversitesi bünyesinde, Çapa ve Cerrahpaşa’da dersler yapılırdı. İki bina arasındaki derslere koşarak yetişirdik. Bu arada yemek olarak ayaküstü sandviç atıştırırdık.

Doktorlar kolay yetişmiyor

Tüm bunlarla anlatmak istediğim, doktor doktor olmak için ne fedakarlıklar yapıyor. Bu anlattıklarım benim dönemime aitti. Şimdi her yerde Tıp Fakültesi açılsa da, şartlar değişse de, mesleğini hakkıyla yapan bir doktor kolay yetişmiyor ve eğitimde farklı zorluklar yaşanıyor.

Eğitimi tamamladıktan sonra da bir doktorun yaşamı fedakârlıklarla dolu. İnsanlara faydalı olabilmek için, gerekirse kendi tatilinden, uykularından, çocuklarıyla birlikte geçireceği mutlu zamanlardan çalabiliyor. Bunu ancak bu mesleğe gönül verenler anlayabilir.

Bu olay beni faal olarak doktorluk yaptığım yıllarda, 1988’de öldürülen Kardiyoloji Doktoru Edip Kürklü’nün ölümüne götürdü. Dünyada ilk kalp nakli ameliyatını gerçekleştiren Doktor Christian Barnard’ın da asistanlığını yapan Dr. Edip Kürklü hasta yakını tarafından öldürülen ilk doktorlardan biriydi. Onun anısına her yıl Kardiyoloji Vakfı tarafından ödül verilmektedir.

1988’den bugüne…

Yine bir kalp doktoru ve yıl 2022. Aradan geçen bunca yıla rağmen değişen hiçbir şey yok. Sevgili meslektaşım, nur içinde yat. Ben bugün mesleğini yıllarca severek yapmış emekli bir doktorum. Ölüm haberini okuyunca, ‘Keşke senin yerine ben…’ demek istedim. Senin daha yapacak çok işin vardı, nice kalplere can verecektin, ben ise artık emekli olmuş bir doktorum. Gerçekten çok üzgünüm. Doktorlara bu kurşunu sıkan sadece cehalet. Ben bu kadar etkilenmişken, eşinin ve çocuklarının acısını düşünmek bile istemiyorum.

Mürüvvet Meryem Türkili

Paylaş

Son Yazılanlar

Nostalji dolu bir Aralık ayı

Her sene Aralık ayı geldiğinde içimde o kadar farklı duygular doğar ki. Bence yılın en neşeli en mutlu ve lezzet dolu günlerini yaşadığım bir ay

Balonlu bir cumartesi öyküsü

Bilmiş bilmiş konuşuyor, küçücük ellerinden biri boşta kalmış, boyundan yukarıda, şimdi yazdığı senaryoda oynuyor sanki. Öteki elini tutan annesine günün sonu kalmış bu tatlı yaramazla

Yıldızların altında gastronomi hikayemiz

Michelin Rehberi 2025 Türkiye seçkisi, gastronomi dünyasında büyük bir ilgi ve heyecanla bekleniyor. İstanbul, İzmir ve Muğla’nın öne çıkan restoranlarını kapsayan 2025 seçkisi, Türk mutfağının

Mirasla geleceği harmanlayan buluşma

Türk gastronomisinin global arenadaki en güçlü temsilcilerinden biri haline gelen Gastromasa Uluslararası Gastronomi Konferansı bu yıl dokuzuncu kez İstanbul’da düzenlendi. “Legacy & Menu” (Miras &

Zeytinyağının hayatımdaki önemi

Maria’nın günlüğünde bugün; zeytin hasadını konuşup zeytinyağının hayatımda, sağlığımda, evimde, restoranlarımdaki önemini anlatmak istedim. İki hafta önce sevgili arkadaşım Emine ve eşi Mark, beni arayıp