Hani baktım etrafıma, yeni kararlar, dilekler… Bizim eve baktım. Ne değişecek diye. Ben, Leyla ve Puta. Ben geçen sene Puta mı dilemiştim? Yo hayır, şu kişisel gelişim kitaplarını anlatmıştım. Ama ne oldu? 2023 bana bir adet Puta getirdi. Noel Baba çuvalından bahçeye sığınmış, ezik bir puta getirdi.
OOOO o ezik Puta, güya ev aradı kendisine. Yavrucak, bakıma muhtaçtı, bir yuvası olsun falan dedik. Ama ben baştan biliyordum onun buraya yerleşeceğini. Ezik ezik tahtını kuracağını. Dediğim oldu.
Evet sayın okuyucum
Biz 2024’e Uzun’un kucağında bir Puta’yla giriyoruz. Uzun o kucağına gelince görmezlikten geliyor, aldırmıyormuş gibi konuşmaya devam ediyor. Ben mi? Ben yine her zamanki gibi bizimkinin bana “Yapma Eflatun,” Dur Eflatun,” Yeme Eflatuni” söylemlerine maruz kalıyorum. Bu nasıl sevgiyse.
Bazen diyorum adımın ağırlığı mı yerleşti üstüme. Her şeyi görüyorum, anlıyorum ve seziyorum. Bu ezik eve geldi, adını Puta koydu bizimkisi. Ya soruyorum hep kendi kendime. O niye Puta, ben niye Eflatun. Bu Puta var ya. Bir bakıyor gelen geçene, milleti baştan çıkartıyor. Yoo, ben Eflatunluğumdan zerre kadar ödün vermiyorum.
Cool takılıyorum. Ağırlığımla olduğum gibi oturuyorum. Ama kedi ruhu bu, arada bir ilgi istiyor, kıpır kıpır oynaşmak istiyor. Ama o nasıl ağırlıksa yerleşmiş üstüme. Yapamıyorum sevgili okuyucum, yapamıyorum. Ama itiraf ediyorum, pek bir özeniyorum Puta’nın numaralarına, Uzun’u baştan çıkartmasına.
Ben 2024 için ne dilesem şimdi. Evde olduk üç kedi. Uzun bu arada ekran karşısına falan geçmeye başladı. Kameralar falan. Ben ya, ben ne dilesem? Tabii en başta lezzetli mamalar, Puta’ya yeni bir yuva ve kendim için şan, şöhret.
Ne anladım biliyor musunuz? Şöhretin basamakları öyle Eflatun olup felsefe yapmaktan geçmiyor. Puta gibi kıpır kıpır bir ruhtan geçiyor. Eee o zaman, gelsin 2024. Eflatun’un içinde var olan Putalık çıksın ortaya. Bu kadar felsefe yeter.