Pazartesi gününden beri evde kalmıyorum!
Şu son İstanbul’da hissedilen depremden çok etkilendim. Hissedilen sarsıntı 10 saniye daha devam etse binanın yıkılması garantiydi. Çünkü 50 yıllık bir binanın kırılma çıtırtılarını duydum. Dehşet vericiydi, daha binanın kırılma çıtırtısını duyduğum gibi abimi aradım, gelip beni evden alana kadar da koltuktan kalkamadım.
O günden beri eve uğramıyorum, karavanda kalıyorum!

Dün gece saat 3 civarı elimde göçebe gibi sırt çantalarımla karavandan eve döndüm. (Hatay depreminde gönüllü olup, abimle orada görüp yaşadıklarımızdan sonra Antakya dönüşü yaptığımız en mantıklı şey bir karavan almaktı. Lütfen imkanı olan karavan alsın!)
Apartmandan içeri girdiğimde kaloriferin yanında, karanlıkta dikilip duran evsiz bir adamla burun buruna geldim. Adam bana bakıp dünyanın en normal anlarından biriymiş gibi “Sana zarar vermem, ısınmak için girdim sen çık evine” dedi.
“Sen içerdeyken girmem, çık dışarı. Ben eve girip sana sonra kapıyı açarım, yine girersin” dedim. Çıkmak istemedi tabi. Adama resmen yalvardım apartmandan çık diye…
Zorla çıktı, çıkarken “Sana bir şey yapmazdım korkmasaydın” diye bi ton söylendi tabi…
Dış kapıyı üstüne sıkıca kapattım ama ne fayda… Kapıyı kapatınca bu sefer küfür kıyamet saydırmaya başladı; “Sizin gibiler yüzünden bu soğukta dışardayım. Kalacak yerim yok. 10 dakika ısınıp çıkıcam dedim. Bunu bile çok gördün. Senin de senin gibilerin de insanlığınızı …..” diye söylendi de söylendi…

Kendi evimin kapısı açıp girene kadar o 10 saniye bana bitmedi!
Ve ne oldu dersiniz? Ben eve girmeden o evsiz adam, apartman kapısını çıtır çıtır elindeki bir şeyle açtı ve geri girdi içeri. Daha ben evime adımımı atmadan adam apartmana geri girdi!
Muhtemelen kaloriferin yanına gitti ısınmaya devam etti ki ben ciddi ciddi ona üşümesin diye eve girince apartmanın kapısını açacaktım. Adam meğer dış kapıyı kendisi açıp girmiş!
Özgürlük ve güvenlik hakkımın başka bir anayasal hak ihlal ediliyor diye elimden gitmesine karşıyım!
Şu an ben bu yazıyı yazarken adam hala apartmanın içinde, öksürük seslerini duyuyorum! Polisi aramadım, apartman görevlisi Cemal abiyi aramadım, yöneticiyi aramadım… Tıpış tıpış evime girip sessizce adamı dinledim. Çünkü bana saldırma ihtimali çok yüksek olan birinin gecenin 3’ünde bir apartmanda kedi gibi ısınmaya çalışması içimi acıttı. Çok üzüldüm. Ve kendi kendime şunları sordum;
*İnsanlığın en temel hakkı, hatta anayasal bir hak olan barınma hakkına bu evsiz adamlar neden sahip değil?
*Şu an bu saatte anayasal bir hak olan barınma hakkını bu evsiz adam neden benden istiyor?
*Barınma hakkı devletin anayasa maddesiyle güvence altına aldığı bir insani hak iken ben neden şu an evsiz adamın barınamamasının sebebi olarak gecenin bir vakti suçlanan biri oluyorum?
Ben devlet miyim?
Değilim!
Ben de bu evsiz adam gibi devletin sağladığı insani haklara muhtaç bir vatandaşım! Özellikle devlet tarafından anayasal başka bir insani hak olan özgürlük ve güvenlik hakkımın başka bir anayasal hak ihlal ediliyor diye elimden gitmesine de karşıyım.
Bu domino etkisi başlamadan önlem alınmalı diyorum!
Bu evsiz adamlar gecenin 3’ünde benim karşıma çıkacak diye kendi özgürlüğümü kısıtlamak toplum içinde hissettmem gereken güven hakkımı kaybetmek istemiyorum. Her şeye razı bir hak mağduru olmaya karşı çıkıyorum.
Apartmanlara kedi gibi giren evsizler!
Dikkatinizi çekerim bu olay Erenköy’ün göbeğinde yaşanıyor. Evsiz, dilenci, satıcı burada kolay kolay kimse göremez! Hiçbiri bu mahallelerde barınamaz, heleki ısınmak için apartmanlara gizli gizli giremezdi. Bugün geldiğimiz durum ise apartmanlara kedi gibi giren evsizler!
Bir yanda da sanırım evren bana diyor ki; “Depremi hisset evin sağlam değil, içeri gireni fark et evin güvenli değil!”
Peki öyleyse tüm anayasal haklarımı da göz önünde bulundurarak, doğup büyüdüğüm yeri terk etmeden; sağlam bir binada barınmak, güven ve refah içinde yaşamak için nereye gideceğim!





