Kıramayacağınız bir arkadaşınız, aileden biri “Bir ev kiralayacağım, ev sahibi kefil istiyor, sen olur musun?” diye kapınızı çalıyor. Alt tarafı bir imza deyip geçmeyin. Hele hele bu gibi isteklere ‘Hayır’ diyemeyen biriyseniz fatura ödeyen olmamak için bilmeniz gereken birkaç önemli noktayı anlatacağım.
Kefil olarak borcu üstlenirken yalnızca kira borcunu üstlendiğinizden emin olun.
Kira borcunun yanında sözleşmeden kaynaklanan hasar ve zarar ile aidat borçları da kefalete dahil ediliyor mu kontrol edin. Bu ayrıntıyı öğrenmeyi ihmal etmeyin. Çünkü, eve verilen zarar ya da biriken aidat borcu kira borcu kadar kefili de zor durumda bırakır.
Kefaletin türü de çok önemlidir. Eğer kira sözleşmesinde adi kefalet var ise, mülk sahibi ödenmeyen kira borcu için önce kiracıya başvurur, alacağını tahsil edememesi halinde de kefile başvurur. Bunu, borçla aranızda sizi koruyacak bir duvar gibi düşünün.
Eğer kira sözleşmesinde müteselsil kefalet var ise, alacaklı, borçluya başvurmadan kefile başvurma hakkına sahiptir. Müteselsil kefil olursanız, kiracı kadar borçlu olursunuz. Ayrıca müteselsil kefalette kefil sorumluğu, babadan oğula geçtiği için size bir şey olması halinde borç sorumluluğu oğula geçer.
Kira sözleşmesinde kefil olarak sorumlu olacağınız sürenin sözleşmede mutlaka belirtilmesini isteyin. Kontrat süresi 2 yıl ise, kefil olarak sorumluluğunuz iki yıllık süre ile sınırlıdır. Sonra bu sorumluluk sona erer.
Bu arada müteselsil kefil olacaksınız ve evliyseniz eşinizin yazılı rızasının olınması gerekiyor. Yoksa o kefaletin uyuşmazlık durumunda geçerliliği tartışmalı hale gelir.
Son dönemde kiracı ev sahibi arasında yaşanan uyuşmazlıkların yüzbinleri bulduğu düşünülürse, ev sahiplerinin özellikle kira alacağı konusunda ikinci bir kişiye başvurmak istemelerinin yolu sağlam bir kefilden geçiyor. Eğer ileride yaşanacak uyuşmazlık halinde kefil olarak bu borcu üstlenmeyecekseniz bu riske de girmeyin.