Ofis faunasından izlenimler 2

İşyeri dediğiniz aynı zamanda bir sirktir

İnsanlığın bugüne kadar ürettiği kötülükler, yeteneksizlikler, husumetler kadar beceriksizlikleri, sakillikleri ve gülünçlükleri de barındırır iş dünyası… Evrimin ağır işleyen ve bir adım ileri iki adım geri döngüselliğinin bir sonucu bu!

Bu sebeple sadece kurnazlıklar değil, aynı zamanda trajikomik saçma sapanlıkları da görmek çok muhtemeldir. İşte size birkaç ofis profili üzerinden küçük bir sirk bileti… Palyaçosundan canbazına, ehlileşmiş maymunundan denizkızına!..

 

TOPLANTI ŞAKACILARI

Önemli toplantılarda İngilizce bir-iki terim kullanarak durumu idare etmeye çalışanlar, üst düzey yöneticiyi pohpohlayanlar ve saçma sapan ‘dahice’ öneriler getiremeyecek kadar EQ ve IQ yoksunu olanlar, ‘şakalar’la durumu idare etmeye çalışır. Hemen her işyerinde böyle tipler vardır ve hemen hepsi de işini korumak için üstüne yağ çeken, alttakilere babacan görünmeye çalışan bir çalışan profilidir.

Şakaları sayesinde günü kurtararak ve aslında biraz da ‘işten atılması gerek, ama yazık’ unvanına sahiptirler. Kriz dönemlerinde ilk atılacaklar arasında olup, yöneticinin o kararı iletene kadar ızdırap çekmesinin müsebbibidirler. Ve bu karar tebliğ edildikten hemen bir saniye sonra çirkefleşirler!

DUYGUSAL ASALAKLAR

Her yol mubahtır ve pasif-agresifler için özellikle kamu daireleri en kolay yuvalanacakları yerlerdir. Negatif enerjileri yüz hatları seçildiği anda ruhunuzu emmeye başlar. Sabahtan akşama bulunduğu bölümdeki herkes için bir beladırlar. Ses tonları ağlamaklı, cümlelerin başı ve sonu olmayan, sürekli anlaşılmamaktan yakınan, tembelin daniskası, beceri yoksunu, yani eğer ki doğal ayıklanma insan için de geçerli olsaydı, zaten hiç olmayacak bir türdür.

Buna karşın müthiş tehlike arz ederler. Bunların kadınları eğer ki işleri elden gitmek üzereyse mobbing ve taciz davaları açmakla tehdit ederler. Ve genelde de açarlar. Yüzde 90’ı yalandır, buna karşın her zaman o işyerinde kendileri gibi iş ahlakından yoksun birkaç kişiyi şahit yazdırıp, bazı yöneticilerin başını belaya sokabilirler.

Erkekleri hiyerarşi içinde birbirinden nefret eden üstlerini ‘iti ite kırdır’ mantığıyla manipüle etme konusunda beceriklidir. Her halükarda pasif-agresyonu ofiste bir salgına dönüştürebilirler.

TEDİRGİNLİK SİMSARLARI

İşe mutlaka geç gelip bir bahaneyle güne başlarlar. Temel hedefeleri sıfır üretkenlikle günü kapatmaktır. Yöntemleri odak kaydırma üzerine kuruludur. Benzer konumdaki iş arkadaşlarına şirket hakkında gerçek olmayan felaket masalları anlatmaktan büyük zevk alırlar.

Bir diğer özellikleri, kişisel panik yaratacak yalanlar icat etmektir. İş dedikodusunun en çirkefçesini becerirler, herkesin birbirinden nefret etmesini sağlarlar. Girdikleri ortamda verimliliği düşürmek ve iş barışını bozmakta üstlerine yoktur. İkinci aşamada üstlerine yönelir ve onlara yönelik uyduruk komploları sistematik biçimde yaymaya çalışırlar.

Ta ki sağlam bir yöneticiye toslayana kadar bu böyle devam eder. Foyaları ortaya çıktığında, tabii ki mobbing davası imdatlarına yetişecektir. Bu sebeple şirket belayı savuşturmak için bir-iki ay süre tanır, tazminatlarını fazlasıyla öder ve onlar da yeni bir şirkette hastalık yaymak için yola çıkarlar.

İŞ BİTİRİCİ HEM DE ACELECİ!..

Her an gergin ve müthiş yorgun bir pozda olabilmek için çaba harcayan bu ‘iş bitirici’ güruhun bitirdiği herhangi bir iş yoktur aslında. Eğer ‘finalize edilmiş’ (ba da Türkçe’ye yine bunların kazandırdığı bir dil ahmaklığıdır) bir iş varsa iyi ihtimalle vasatın altı, genelde ise tam anlamıyla çöptür.

Yüzeysellik, ikiyüzlülük ve edinilmiş rollerle iş hayatında kısa sürede orta düzey yönetici statüsü kazanan bu çalışan tipinin hedefi her zaman üst düzey yöneticiliktir. Genelde eğitimleri yetersiz kaldığı için pek olamazlar. Çok hırslıları ise bu çabalama sırasında bitirdikleri işlerin kalitesizliği sebebiyle genelde orta vadede kapı dışarı edilir.

Eğer ki üst düzey yöneticiler de bunlar gibi ‘iş bitirenlerden’ ise o zaman konumlarını koruyabilirler. Bu noktada deri değiştirip ‘ayakçı ve iş bitirici’ rolünü kabullenirler. Kamu ofislerinin ve orta ölçekli klasik şirketlerin vazgeçilmez seviyesizliğinin gülleridir bunlar.

AMORTİSMAN SÜRESİ BİTMİŞ ORGANİZATÖR PARTY GİRL’LER

Reklam, halka ilişkiler, pazarlama, medya, portföy yönetim ve bilişim şirketlerinde bunlardan her zaman bir tane vardır ‘boş zaman organizatörleri’nden! Artık 40’larına merdiven dayamış olmalarına karşın hala ‘party girl’ havasında takılmak gibi trajikomik bir halleri vardır. Çok az da ‘party boy’ çıkar, ama kadınlara göre onda bir falan.

İş becerileri nedir pek bilinmez, ama mekan sahibi portföyleri çok geniştir. ‘En in mekanın sahibi’ni tanımak gibi bir CV’leri vardır ve genelde abartıdır. Ya rezervasyondaki kankalarıdır ya da başgarsonla ergence bir cilveleşme halleri…

İçmek ve ‘çılgınlık’ yapmak kariyerleriyle çok övünürler. Perşembe ve cuma günleri işteki en aktif günleridir. Sabahtan organizasyona başlarlar, yapışkan bir pazarlamacı gibi akşam iş çıkışı ‘drink almak’ için kimini tatlı dille, kimini ‘küserim bak’larla ikna ederler. Mekan ayarlanır, gidilir…

Herkesi ‘deli gibi eğlendirmek’ gibi bir misyoner haline gelirler mekanın kapısından girdikleri anda. Hiperaktif, abuk sabuk, gereksiz samimi, abartılı duygusal ve her halükarda berbat danslar ederek kendi başına eğlenirken iş arkadaşları bir geceyi daha içkiye gömülüp can sıkıntısından kurtulmak için geçirir.

Pazartesi sabahtan akşama kadar bir bela daha bekler ofistekileri, “Ne eğlendik ama değil mi?” ile başlayan ve gün boyu bitmeyen bir saçmalık.

Süleyman Karan

 

 

 

 

Paylaş

Son Yazılanlar

Nostalji dolu bir Aralık ayı

Her sene Aralık ayı geldiğinde içimde o kadar farklı duygular doğar ki. Bence yılın en neşeli en mutlu ve lezzet dolu günlerini yaşadığım bir ay

Balonlu bir cumartesi öyküsü

Bilmiş bilmiş konuşuyor, küçücük ellerinden biri boşta kalmış, boyundan yukarıda, şimdi yazdığı senaryoda oynuyor sanki. Öteki elini tutan annesine günün sonu kalmış bu tatlı yaramazla

Yıldızların altında gastronomi hikayemiz

Michelin Rehberi 2025 Türkiye seçkisi, gastronomi dünyasında büyük bir ilgi ve heyecanla bekleniyor. İstanbul, İzmir ve Muğla’nın öne çıkan restoranlarını kapsayan 2025 seçkisi, Türk mutfağının

Mirasla geleceği harmanlayan buluşma

Türk gastronomisinin global arenadaki en güçlü temsilcilerinden biri haline gelen Gastromasa Uluslararası Gastronomi Konferansı bu yıl dokuzuncu kez İstanbul’da düzenlendi. “Legacy & Menu” (Miras &

Zeytinyağının hayatımdaki önemi

Maria’nın günlüğünde bugün; zeytin hasadını konuşup zeytinyağının hayatımda, sağlığımda, evimde, restoranlarımdaki önemini anlatmak istedim. İki hafta önce sevgili arkadaşım Emine ve eşi Mark, beni arayıp