Neko Kafe kitabı bizi anlatmış

Neko Kafe diyorlarmış Japonya’da kedi dostu cafelere. Oradaki bazı arkadaşlarım cafede yaşıyor. Gelen giden bol, bir sürü değişik insan. Anna Solyom, Japonya’da bir Neko Cafe’de kedilerden korkarken, onların bilgeliğinden ders alan Japon Nagore’nin içsel yolculuğunu anlatmış. Hani sizin, bizi hiç görmeden, anlamaya çalışmadan, orası burası diye arayış içinde olduğunuz, onlarca yöntem denediğiniz o yolculuğunuzu Nagore, bizim arkadaşlarla gerçekleştirmiş.

İstanbul’da da gelişiyor Neko Cafeler, sokaklarda o kadar çaresiz ve kimsesiz kalıyoruz ki, cafeler bizi sahipleniyor. Birkaçını biliyorum hatta eskiden Kaktüs’ün bir kedisi, The Marmara’nın bir köpeği vardı. Şimdilerde de kediler, köpekler cafelerde buluşur oldu.

Ama ne oluyor?

Bu cafelere korkanlar, korkmayanlar, rahatsız olanlar, sevenler her tipten insan bir araya geliyor. Biz, orada bizi sevecekler diye sırada bekleyen kedicikler durumuna düşüyoruz. Yok arkadaşlar yok, Neko Cafe olmak emek ister. Neko Cafe olmak bizim bilgeliğimizi anlamakla başlar.

Çünkü kitapta da yazdığı gibi, bizim öyle parlak bir geçmişiz olmuyor, aç kalıyoruz, araba çarpıp gidiyor, soğukta donuyoruz ama buna rağmen oyun oynuyor, ortalıkta geziniyor ve yarın yokmuş gibi birbirimize sataşıyoruz. Hani sizin sahip olmadığınız o yaşama coşkusunu biz yaşatıyoruz.

Nagore, bu cafede Cappuccino, Chan, Smokey, Şer Han gibi arkadaşlarla onları anlayarak, bir arkadaşına ne diyor biliyor musunuz? “Galiba bu kediler, bilgelikleri ve kendi hallerinde olmalarıyla, içinde tutsak kaldığım duvarları yıkmamda bana yardımcı oldular.”

İçtenlikle dürüst ol

Cappuccino ona ne öğretti biliyor musunuz? “İçtenlikle dürüst ol. Bir başkası olmaya çalışmak, senin olmayan duyguları taklit etmek hem enerjini boşa harcar, hem de yorar.”

 

Ama ne var. Nagore, o cafede çalışmaya bu niyetle başlamadı. Biz anlarız, bize beklentiyle gelenleri. Bize olduğunuz gibi gelin. Sevmeyi de zamana bırakın. Bizi, evcil hayvan sevmek iyidir, oxitosin hormonu olsun diye okşamayın, biz size ne zaman bilgeliğimizi gösteririz biliyor musunuz? Bize olduğunuz gibi gelirseniz, dürüst olursanız.

Bizi yalnızlığınıza çare olsun ya da daha çekici olmayı düşündüğünüz için ya da çocuğunuza arkadaş olsun, oyalansın bu yaz diye almayın.

İstanbul’un Neko Cafe artışı ne olur bilemem?

O kedilere nasıl bakılır bilemem. Ama yok öyle, iki sevdim iki okşadım. Bana emek verirsen, bana olduğun gibi gelirsen, ben de sana emek veririm. Bak kitaptan tüyolar veriyorum yine, sen benim kuyruğuma bak. Kuyruk bir dalga şeklinde ya da dalgasız olarak kalkıyorsa: mutluyum, düzensizce sallanıyorsa: gergin ya da sinirliyim, kuyruk titriyorsa: seni gördüğüme çok sevindim… bizim beden dilimizi anladığın gün, arkadaş oluruz, yoksa gelip beni iki okşayıp gitme.

Peki Eflatun ne der, bak gözlerimin içine, Neko Cafe burada, ben, Puta ve Leyla yeteriz sevmesini gerçekten becerenlere.

Paylaş

Son Yazılanlar

Trump 2.0 kazandı, dünyada ne olacak?

Borsa İstanbul haftanın ilk iş günü 10 bin puan üzerinde kapanış yaptı. Altın, haftaya yatay başladı, ons 2700 dolar seviyelerinde, gram altında ise 3100 TL

Türk Gastronomisinin Altın Kaşıkları

Mutfak Dostları Derneği’nin 2018’de onur ödülü vererek başlattığı Altın Kaşık Gastronomi Ödülleri bu yıl çok önemli bir kategoriyi de Yılın Servis ödülü başlığı altında değerlendirmelerine

Kadın emeğinin gastronomiye yansıması

Senelerdir severek yaptığım iş gastronomi yazarlığı ve bunun gibi yeme içmeye, damak tadına ilişkin konulardaki  etkinlikler. Resmi bir tanımı yok, verilmiş unvan da  değil. Sadece 

Gastronominin evrensel gücü

Altın Kaşık Ödülleriyle Mutfak Dostları Derneği’nin ödüllendirdiği yaratıcılık, FSUMMIT 2025’in vizyonuyla sektöre kazandırdığı yenilikler ve Husin belgeselindeki derinlemesine hikâye, gastronominin sınırları aşan gücünü gözler önüne

Prada dertsiz başına dert mi arıyor?

Tasarımlarından marka kimliğine, müşteri portföyünden sattığı hayallere kadar birbirinden çok farklı iki marka hakkında bir söylenti dolaşıyor lüks moda sektöründe… İtalyan moda devi Prada’nın, Capri

Sofralarımızın Ortak Dili

Yemek sadece fiziksel bir gereksinim değil; kültürel kimliğimizi şekillendiren, tarihimizin sessiz tanıklığını yapan ve insanlar arasındaki bağları güçlendiren evrensel bir unsurdur. Her ülkenin, her yörenin