Dünya 3.1°C’lik ısınmaya doğru hızla ilerlerken, şirket yöneticileri iklim hedeflerinin doğrulanması için, işletmelerinin 1.5°C’lik bir hedefle uyumlu olduğunu göstermeleri gerektiğini fark ettiler. Ancak bu farkındalık çok geç kalınmış bir farkındalık olabilir.
Science Based Targets Initiative (SBTi-Bilim Tabanlı Hedefler Girişimi) yayımladığı raporda, “Bilimsel kanıtlar, küresel sıcaklıktaki küçük artışların bile (her 0.1 santigrat derece) daha aşırı hava olayları ve geri döndürülemez dönüm noktaları gibi felaket etkilerine yol açma risklerini artırdığını gösteriyor” tespitini yaptı.
Bu, diğerlerinin giderek ulaşılamaz olduğu gerekçesiyle reddettiği ‘kutsal’ 1.5°C hedefini gerçekten benimsemiş bir iklim gözlemcisinin nadir bir örneği olabilir. SBTi, 1.5°C’nin yüksek bir çıta olduğunu kabul ediyor ve şirketlerin büyüklüklerine ve coğrafi konumlarına göre bazı ayarlamalar yaptıklarını söylüyor.
SBTi yöneticilerinden Alberto Carillo Pineda, “Fikir, farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketler için standartları daha erişilebilir kılmak” diyor.
SBTi artık işletmeleri ve yatırımcıları bu hedefi gözden geçirmeye ve yeni bir plan yapmaya çağırıyor. SBTi, şirketlere ve finansal kurumlara, bir taahhüt mektubunu tamamlayarak 24 ay içerisinde yakın vadeli ve bilimsel net sıfır salım hedeflerini yerine getirmeyi kamuoyuna açıklamalarını sağlayan bir sistem.
Süreç, şirketin salım miktarının belirlenmesini ve 1.5°C hedefine uyumlu karbon azaltma planlarının oluşturulmasını içeriyor.
FARKINDALIK, UYUMLU BİR GEÇİŞ PLANI OLUŞTURMAYA YETMEMİŞ
Sorunu daha da karmaşık hale getiren şey ise, yeni bir araştırmanın SBTi hedefleri olan birçok şirketin mutlaka 1.5°C yolunda olmadığını göstermesi. Morningstar Sustainalytics’in kapsama alanındaki 9 bin 500 şirketi temel alarak yaptığı son analiz, SBTi doğrulaması talep eden şirketlerin hiçbirinin 1.5°C ile uyumlu bir geçiş planına sahip olmadığını oraya koydu.
Morningstar Sustainanalytics Sürdürülebilir Yatırım Araştırmaları Başkanı Hortense Bioy, yayınladığı bir notta, “Bilim temelli hedeflere sahip olmak, bir şirketin Paris Anlaşması’na uygun olarak 2050 yılına kadar net sıfır salıma ulaşmak hedefinde doğru yolda olduğu anlamına gelmiyor” yorumunu yapıyor.
Analiz, SBTi hedefleri olan şirketlerin yüzde 25’inin 1.5°C ile 2°C arasında bir yolda olduğunu ortaya koydu. SBTi hedefleri olan şirketlerin çoğunluğunun (yüzde 56’sının) 2°C ile 2.5°C arasında bir hedefe ulaşabileceği öngörülüyor.
Morningstar Sustainanalytics, analizlerinin sadece SBTi’ye uygun olarak belirlenen hedefler de dahil olmak üzere, belirtilen hedeflere değil, aynı zamanda şirketlerin salımları azaltmak için attığı adımları da göz önüne aldığını belirtiyor.
PARİS ANLAŞMASI’NIN UZUN VADELİ HEDEFLERİ TUTAR MI?
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (United Nation Environment Programme-UNEP) Emisyon Açığı 2024 Raporu, 2025’in ilk yarısında, 10 Kasım’da düzenlenecek COP30’dan önce sunulması gereken bir sonraki ‘Ulusal Olarak Belirlenmiş Katkılar’ (NDC) hedeflerinin hükûmetler tarafından ne oranda yerine getirilebileceğinin beyanına bakıyor.
Paris Anlaşması, her ülkeden 2020 sonrası iklim eylem planlarını, yani NDC’lerini ana hatlarıyla belirtmelerini talep ediyor. Bu iklim eylem planlarıyla birlikte, küresel ölçekte Paris Anlaşması’nın uzun vadeli hedeflerine ulaşılıp ulaşılmadığı ve sera gazı salımlarının azaltılmasının ne oranda ve zamanda gerçekleştirilebileceği belirlenecek.
Böylece bu yüzyılın ikinci yarısında insan kaynaklı (antropojenik) salımlarla bu hedeflerin ne kadar dengeleneceği ölçümlenecek. Gelişen ekonomilerin sera gazı salımlarının kritik kalkınma hedefleriyle çeliştiği ise bir gerçek. Bu ülkeler sürdürülebilir kalkınmayla yoksulluğu ortadan kaldırma ikilemiyle karşı karşıya…
2030’A KADAR YÜZDE 42 KESİNTİ MÜMKÜN MÜ?
1.5°C’ye ulaşmak için 2030’a kadar yüzde 42 ve 2035’e kadar yüzde 57 oranında kesinti gerekiyor. Yeni NDC’lerde uygulamaya başlamadaki bu başarısızlık, bu yüzyıl boyunca 2.6-3.1°C’lik bir sıcaklık artışı anlamına geliyor, ki bu bir tür küresel felaket demek.
Hızlı emisyon kesintileri için gerçek bir vaatte bulunulmasıyla, 1.5°C’lik bir yola girmek teknik olarak hâlâ mümkün olsa da gerçekçi bir hedef olmaktan oldukça uzak.
Bu hedefe ulaşmak için, yeterince güçlü NDC’lere acilen tüm hükûmetlerin uyum sağlaması, sosyoekonomik ve çevresel ortak faydaları en üst düzeye çıkaran önlemler alınması, küresel finansal mimarinin reformunu içeren gelişmiş uluslararası işbirliklerine gidilmesi, güçlü özel sektör eylemliliği ve emisyon azaltma yatırımlarında en az altı kat artışla desteklenmesi gerekiyor.
Özellikle en fazla emisyon üreten üyeler olmak üzere, G20 ülkelerinin bu ağır yükü kaldırması bir zorunluluk… Tüm bu koşulların hayata geçmesinin imkânsız olduğunu söylemek için ise kâhin olmaya gerek yok!
İKLİM KRİZİ KÜRESEL GÜNDEMDE BİRKAÇ BASAMAK AŞAĞI DÜŞMÜŞ GÖRÜNÜYOR
Yani daha gerçekçi ve ulaşılabilir hedefler doğrultusunda aksiyon planları geliştirmenin tam zamanı… SBTi son raporunda, “Küresel sıcaklıkları 1.5°C’nin altında sabitleme penceresi daraldıkça ve küçük sıcaklık artışlarının etkileri daha da belirginleştikçe, iklim davası mücadelesi de güçleniyor” açıklamasında bulundu.
Bu tür bir azmin tarifi, ‘aynı zamanda atmosferdeki sera gazı birikimini gerçekten azaltabilecek anlamlı eylemlere de yol açması gerektiği’ cümlesiyle belirtilmiş. Çok fazla iyimser ve sanki biraz da ajitatif bir yaklaşım değil mi?
Şimdilik, bu hedefe ulaşmaya yönelik siyasi irade dünya çapında zayıflama belirtileri gösteriyor.
ABD’de, Başkan Donald Trump yönetimi selefinin iklim politikalarına karşı net bir tavır aldı ve net sıfır karbon hedefini, ‘uğursuz’ bir hedef olarak tanımladı.
SBTi raporunda, “2024 yılında 1.5°C küresel uyarı eşiğinin geçici olarak aşılması ve iklim değişikliğinin artan etkisi, ekonomimizden sera gazı emisyonlarını aşamalı olarak ortadan kaldırma çabalarının hızlandırılmasının kritik önemini vurgulamaktadır” saptaması da yer alıyor.
Geçişi hızlandırmak için SBTi, şirketlerin en geç 2040’a kadar düşük karbon temelli elektrik kullanımına geçmesini öneriyor. ‘Kapsam3’ emisyon hedefleriyle başa çıkmak için, şirketlerin değer zincirlerindeki karbonun yüzde 67’sini yakın vadede ve yüzde 90’ını uzun vadede azaltma hedeflerini revize etmesi isteniyor.
Bunun yerine SBTi, şirketlerin en ağır kirlilik kaynaklarını bertaraf etmesini ve daha temiz kaynaklara öncelik vermesini öneriyor.
FAZLA İYİMSER YAKLAŞIMLAR ACI GERÇEKLERE TOSLUYOR
SBTi’nin en önemli vurgusu ise şu: “1.5°C hedefine uyumlu yoldan daha hızlı geçiş kapasitesine sahip şirketler bunu yapmalı ve bu, iklim değişikliğini azaltmada liderlik yapma yeteneklerini yansıtmalıdır. Buna ek olarak, gelişmiş ülkelerde bulunan şirketler, asgari gereklilikleri aşan hedefler belirlemelidir.
Tarihsel sorumlulukları ve kaynaklara erişimleri göz önüne alındığında, bu daha yüksek bir kararlılık seviyesini yansıtacaktır”.
Donald Trump’ın ABD başkanlık seçimlerini kazanmasının ardından artık küresel iklim krizine karşı önlemlerin rafa kalktığını, Avrupa Birrliği’nde, özellikle de Almanya’da, Rusya-Ukrayna savaşından bu yana Yeşiller’in bile ‘kömür santrallerinin yeniden devreye alınması’ndan söz ettiği bir dönemde, tabii ki bu önerilerin artık bir karşılığı yok.
Hele ki AB’nin içinde bulunduğu ekonomik durgunluk ve yapısal sorunlar da dikkate alındığında, gelişmiş ülkelerin gelişen ülkelere karbon salımını azaltmalarına yönelik destekler vermesini önermek ise safdillik!
Siz buna tarife savaşlarının küresel ekonomiye getireceği ek maliyetleri, sürekli artan küresel borç hacmini ve gelişmiş ülkelerde iklim krizini bir komplo olarak gören yeni sağın yükselişini eklerseniz, sanırım 1.5°C’nin hayalin de ötesinde bir hedef olduğunu söylemek karamsarlık olmaz.
Hatta UNEP’in raporunda belirtilen 2.6°C tuturulursa bu bile bir başarı olarak görülmeli… Zira ondan da beteri var; 3.1°C… Bu kabus ihtimal dahilinde ne yazık ki!
Sülayman Karan