Bugün Türkiye’de hayvan hakları aktivistlerinin ve hayvanseverlerin verdiği mücadele, kısa süre içinde yaşanacak bir vahşetin önüne geçilebilmesi açısından can alıcı öneme sahip. Zira hemen burnumuzun dibinde, çok kısa bir süre önce benzer bir yasa yürürlüğe girmiş ve sonuçları felaket olmuştu. Romanya’da…
Romanya’da sokak köpeklerinin tarihi, zaman içinde evrimlerini, statülerini ve onlara yönelik muameleleri büyük ölçüde etkileyen karmaşık sosyal, politik, kültürel ve ekonomik dinamiklerle dolu. Ülke, yüzyıllardır önemli sayıda serbest dolaşan köpeğe ev sahipliği yapmış ve ülkede yaklaşık 2.5 milyon sokak köpeği olduğu tahmin ediliyor.
Bu köpekler çoğunlukla terk edilmiş, kaçmış ve vahşi sürüler oluşturmuş evcil köpeklerin soyundan geliyor. Romanya’da sokak köpekleri sorunu, süreç içinde onların yaşam koşullarını daha da kötüleştiren çeşitli uygulamalarla birlikte, sadece ulusal değil, uluslararası düzeyde de tartışma konusu olmuş.
ÇAVUŞEVSKU’NUN İSKAN POLİTİKASI SOKAK HAYVANLARINI DA VURDU
Romanya’daki sokak köpeklerinin tarihindeki en önemli etkenlerden biri ülkenin karmaşık siyasi ve ekonomik tarihi… 1980’lerde Nikolay Çavuşevsku’nun sosyalist rejimi, köktenci bir nüfus politikası yaklaşımını yürürlüğe koyarak köylerde pek çok evin yıkılıp sakinlerin şehirlerdeki apartman bloklarına taşınmasına yol açan bir kitlesel kentleşme politikalarını teşvik etti.
Bu yer değiştirme, birçok insanın yeni kentsel yaşam koşullarında evcil hayvanlarını, özellikle de köpeklerini barındıramaması nedeniyle, çok sayıda evcil köpeğin terk edilmesine neden oldu. Hükûmet ise bu sorunu çözmek için en kolay ve acımasız yöntemi tercih ve sahipsiz köpekler itlaf edildi.
1989’da sosyalizmin çöküşünden sonra, katliamını durdurdu. Ancak, ne aşılama, ne de kısırlaştırmaya yönelik bir çalışma yapıldı. Artık sokak köpeği popülasyonunu kontrol etmek için aktif bir program olmadığı için sokak köpeklerinin sayısı hızla artıyordu.
SİSTEMİN ÇÖKÜŞÜNÜN ARDINDAN SEFALETLE İMTİHAN DÖNEMİ
Romanya, uzun bir süre toplu kısırlaştırma ve sahiplendirme girişimleri gibi etkili sokak köpeği popülasyonu kontrol programlarını uygulamanın yüksek maliyetleri ve lojistiğiyle boğuştu. 1980’lerin sonlarında sosyalizmin çöküşünün ardından Romanya, yaygın yoksulluk, işsizlik ve sosyal istikrarsızlığa yol açan önemli siyasi ve ekonomik çalkantılara maruz kaldı. Bu istikrarsızlık, birçok sahipli köpeğin terk edilmesine sebep olarak, sokak köpeklerinin nüfusunun ciddi biçimde artmasına yol açtı. Ülkenin sosyal politikaları sokak köpeklerinin ihtiyaçlarını karşılama konusunda sınırlıydı ve birçoğunu açlığa, çeşitli hastalıklara, istismara, ihmal edilmeye ve hatta yok edilmeye karşı savunmasız kaldı.
Sınırlı fon ve kaynaklar rehabilitasyon çabalarını engelledi. Romanya’da köpeklere yönelik kültürel tutumlar da önemli bir başka etkendi. Sahipsiz köpekler genellikle bir refah sorunu olmaktan çok bir sıkıntı olarak görülüyordu ve diğer bazı Avrupa ülkelerine kıyasla insani çözümler için daha az kamuoyu baskısı oluştu.
FAYDASI YOKSA GEREK DE YOK!
Rumen kültüründe, köpekler geleneksel olarak bir hayat arkadaşı olarak değil, ‘fayda sağlaması gereken’ bir canlı olarak görülüyor. Bu görüş yavaş yavaş değişse de, birçok Rumen hâlâ sokak köpeklerini bir rahatsızlık unsuru ve kamu güvenliği için bir tehdit olarak görüyor ve bu bakış açısı köpekler için düşmanca bir ortam yaratıyor. Köpeklere yönelik bu tutum, ülkede köpek dövüşü ringlerinin ve diğer hayvan zulmü biçimlerinin varlığıyla daha da karmaşık hale geliyor ve sokak köpeklerine yönelik şiddetin artmasına yol açıyor.
Romanya’da sokak köpeklerine yönelik muamele uzun yıllardır tartışma ve kutuplaşma konusu oldu. Bazı bireyler ve kuruluşlar hayvanları korumaya ve onlara bakmaya çalışırken, diğerleri popülasyonlarını kontrol altına alma ve halk sağlığı endişelerini giderme yöntemi olarak yok edilmelerini savunuyor.
Bu farklı bakış açılarına yanıt olarak, Romanya hükümeti sokak köpekleri sorununu ele almak için çeşitli adımlar attı. 2013 yılında hükümet, kamu güvenliği endişelerini gidermek için sokak köpeklerinin yakalanmasına ve uyutulmasına izin veren bir yasa çıkardı.
Ancak yasa, hayvan hakları aktivistlerinden önemli bir muhalefetle karşılaştı ve sonunda Romanya Anayasa Mahkemesi tarafından bozuldu. Ne yazık ki bu süreçte, gerek halk gerekse belediyeler köpekleri öldürmeye devam etti.
TOPLU KÖPEK KATLİAMIYLA HİÇBİR SORUN ÇÖZÜLMÜYOR
Köpek sahiplerinin çoğu, özellikle de koruma amaçlı besleyenler, genellikle birden fazla köpek sahipleniyor, genelde de bir dişi, bir erkek sahiplenmeyi tercih ediyorlar. Sorunu daha da içinden çıkılmaz hale getiren etkenlerden biri de bu. Çoğunluk kısırlaştırmayı aklına bile getirmiyor, bu yüzden de sahiplenemeyecekleri yavru köpeklere sahip oluyorlar. Peki yavru köpekler?.. Ya sahiplendiriliyor ya da terk ediliyor!
Sokak köpeklerinin sayısının hızla artmasının sebeplerinden biri de bu. Gerek yerel yönetimler gerekse merkezi yönetim, uzun bir süredir çağdaş ve sorumlu bir yaklaşım yerine, tüm sahipsiz köpekleri yok etmeyi tercih ettiler. Ne aşılama, ne kısırlaşırma ne de hijyene insan kaynağı ayırmak ne de para harcamak istediler! Toplanan köpekler, kısa bir süre içinde sahiplenilmediği takdirde öldürüldü. Bu, hayvan hakları aktivistleri ve destekçileri tarafından şiddetle tartışıldı ve bir noktada bunu yapmayı bıraktılar.
UZUN VADELİ VE ÇOK PAYDAŞLI BİR STRATEJİ OLUŞURMAK GEREK
Bu acımasız uygulamalar yetkililerin beklentilerini de karşılamadı üstelik, yani köpeklerden arınmış bir kamusal alan yaratmadı. Katliama rağmen binlerce başıboş köpek şehirlerin sokaklarında çok zorlu koşullarda hayatını sürdürmeye çalışıyor.
Bakım, aşılama benzeri hizmetler çok yetersiz kaldığından, sokak köpekleri kamu güvenliği ve sağlığı açısından büyük risk oluşturuyor. Bu karmaşık sorunu ele almak, hayvan refahı örgütleri, hükümet programları ve toplum katılımını içeren kapsamlı, uzun vadeli bir strateji gerektiriyor.
Romanya, hâlâ sokak köpekleri sorunuyla boğuşan bir ülke… Ve buradaki asıl sorun, evcil hayvan yetiştirme konusunda eğitim eksikliği. Rumenlerin çoğunluğu köpekleri bir hayat arkadaşı olarak değil, koruma amaçlı besliyor. Faydacı bir yaklaşım söz konusu.
Bu sadece kırsal kesimlerde değil, şehirlerde de böyle. Elbette köpeğini ailesinin bir parçası olarak gören ve ona büyük bir özen gösteren insanlar da var, ama azınlıktalar.
SİVİL TOPLUM SEFERBER OLDU
Romanya sokak köpeklerinin durumu uluslararası hayvan refahı örgütlerinin de dikkatini çekti. Dünya Hayvanları Koruma Derneği, Uluslararası Hayvan Refahı Fonu ve Kraliyet Hayvanlara Karşı Zulmü Önleme Derneği (RSPCA) gibi sivil toplum kuruluşları Romanya’daki sokak köpekleri sorununu ele almak için çalıştı, rehabilitasyon, kısırlaştırma ve sahiplendirme programlarına destek sağladı.
Bu grupların katılımı Romanya’daki sokak köpekleri sorununa ilişkin farkındalığın artmasına yardımcı oldu ve hükûmet üzerinde baskıyı artırdı.
SAHİPLENDİRME SEFERBERLİĞİ TEK BAŞINA ETKİN BİR ÇÖZÜM DEĞİL
Son yıllarda Romanya’da sokak köpekleri sorununu eğitim, toplumla iletişim ve toplum katılımı yoluyla ele almak için büyüyen bir hareket var. Bu çabalar sokak köpeklerine yönelik kültürel tutumları değiştirmeyi ve hayvanlara insanca muameleyi teşvik etmeyi amaçlıyor.
Birçok kişi ve kuruluş bu köpekler için barınak ve rehabilitasyon hizmetleri sağlamanın yanı sıra, nüfuslarını azaltmak için kısırlaştırma programlarını teşvik etmek için çalışıyor. Çünkü sahiplendirme tek başına sürdürülebilir bir çözüm değil. Her zaman sokaklarda köpekler olacak ve onlarla bir arada yaşamayı öğrenen bir toplum inşa etmek gerek. Bu konuda bir mesafe kat edilmiş gibi…
Romanya’da hayvan refahı endişelerine ilişkin artan farkındalık, değişimin mümkün olduğunun ve sokak köpeklerinin içinde bulunduğu kötü durumun önümüzdeki yıllarda iyileşebileceğinin olumlu bir işareti.
Bu deneyim, pek çok toplumun hayvanların ihtiyaçlarıyla insan topluluklarının ihtiyaçlarını dengelemede karşılaştığı zorlukları oraya koyuyor. Şu anda da ülkemizde yaşanan durum tam anlamıyla bu. Ancak, son yıllarda bu soruna ilişkin farkındalık artı ve olumlu bir değişimin ufukta olduğuna dair işaretler var.
Romanya, sorunun temel nedenlerini ele almak için birlikte çalışarak sokak köpekleri için daha parlak bir gelecek sağlayabilir ve herkes için daha insancıl ve şefkatli bir toplum teşvik edebilir.
Süleyman Karan