Tamil Kaplanları’nı hatırlıyor musunuz?.. Sri Lanka’da Tamil etnik grubunun yaşadığı bölgenin bağımsızlığı için mücadele eden ayrılıkçı örgüt. Mayıs 1976’da Sri Lanka’nın kuzeybatısında bağımsız bir devlet kurmak için mücadele yürüttüler. Savaş, 2009’da Sri Lanka Silahlı Kuvvetleri’nin Tamil Kaplanları’nı yenmesiyle sona erdi.
Tamil Kaplanları, intihar eylemcilerinin giydikleri bomba yeleğini icat etmeleri ve kullanmalarıyla bilinir. Hindistan Başbakanı Rajiv Gandi ve Sri Lanka Cumhurbaşkanı Ranasinghe Premadasa’nın Tamil Kaplanları tarafından öldürüldükleri sanılmaktadır.
Hint Okyanusu’nda Tamil, milliyetçileri ile ünlüdür. Konuştukları dil de öyle.
‘Bize ne onlardan’ demeyin. Okuyun sonuna kadar
Tamiller, Hindistan’ın güneybatısındaki Tamil Nadu eyaletinde ve Sri Lanka’nın kuzeyinde yaşayan etnik gruptur. Tüm dünyaya yayılmış göçmen grupları vardır. 2005 itibarıyla sadece Hindistan’daki Tamil nüfusu 77 milyon kişi civarındadır. Tamilce, dünyanın klasik dillerinden biridir. Hindistan’ın Tamil Nadu Eyaleti ve Puduçeri Birlik Toprağı’nda resmî dildir. Ayrıca Sri Lanka ve Singapur’da da resmî dil konumundadır.
Tamilce, Hint-Avrupa dil ailesine ait değildir
Sri Lanka’nın ilk yerli halkı Tamiller’dir. Adaya ne zaman ve nereden geldikleri tam olarak bilinmemektedir. Arkeologlar Sri Lanka’daki ilk insanların tarihini 34 bin yıl önce olarak vermektedir.
Tamil yazıtları ve edebiyatı da en az 2500 yaşındadır. Bugün, toplam 100 milyondan fazla insan, Tamil dilini konuşmaktadır.
CANDÜŞMANLARI SİNHALALAR
2 bin 500 yıl kadar önce, Sinhalalar da Hindistan’dan Sri Lanka’ya gelir. Sinhalalar, Sri Lanka adasına özgü Hint-Aryan dili konuşan bir etnik gruptur. Sri Lanka nüfusunun yaklaşık yüzde 75’ini ve yaklaşık 17 milyonluk bir çoğunluk oluştururlar.
Sinhalalar ve Tamiller, apayrı etnik kökenlere, dillere ve inançlara sahiptirler.
1795’te İngilizler Ada’ya çıkar… Yerlilerin iki ayrı ulus olduğunu keşfederler.
İngilizler, Sinhalalar’ı büyük Aryan ailesinin kuzenleri olarak kabul ederler. Öyle ya İngilizler de üstün beyaz Aryanlar’dır.
Tamiller ise proletarya, aşağı ırk olarak köleleştirilirler
İngilizler, yerli Tamiller’i kuzey ve doğudaki anavatanlarında bırakırlar. Ancak tarlalarda çalışmak üzere Hindistan’dan 800 bin ile 1.5 milyon Tamil getirirler. Bunların dörtte bire yakını yollarda ölür. 1840’larda, geliş yolunda 70 bin Tami’in can verdiği tahmin edilmektedir.
1800’lerin ortalarında kuzey ve doğudaki Tamiller kendi okullarını, ibadethanelerini, derneklerini ve basın kurumlarını oluştururlar. Kendi edebiyatlarını düzenler, gazetelerini yayınlarlar.
1921’de, sömürgeciler, yasama meclisini değiştirirler. Böylelikle Sinhalalar Tamiller’in 3 koltuğuna karşı 13 koltuğa sahip olurlar.
Hindistan’daki Hindular da, tıpkı Budist Sinhalalar’ın Hindular’a ve Müslümanlar’a uyguladığı gibi, Hindu olmayanlara karşı ayrımcılık uygular. Bu arada Sri Lanka’daki Tamiller’in oranı yüzde 30’dan yüzde 12.6’ya indirilir. Onbinlercesi içsavaş öncesinde ve sırasında öldürülür. 1 milyon kadarı ülkeyi terk eder. Kitlesel bir diyaspora oluştururlar.
Ve Özgürlük Kaplanları, hak aramaya başlar
Tamil Eelam Özgürlük Kaplanları (LTTE) ilk önce Hindistan tarafından 1992’de terör örgütü ilan edilir.
30 Mayıs 2006’da, Avrupa Birliği, LTTE’yi terör listesine ekler ve yasaklar. LTTE’yi ekonomik ve askeri olarak desteklemeyi terör suçu sayar ve Avrupa’daki tüm banka hesaplarını dondurarak ve mâlî varlıklarına el koyar.
AB, Sri Lanka hükümetini “Suçların cezasız kalması kültürü”ne son vermesi ve kontrolündeki alanlarda “şiddeti engellemesi” çağrısı yaparak objektif olduğu görüntüsü vermeye çalışır. LTTE, 32 ülke tarafından terörist ilan edilmiştir.
Sri Lanka’nın bağımsızlık sonrası tarihi, Tamiller’e karşı soykırımın tarihidir.
Sri Lanka’nın yıllardan bu yana Tamiller’e yapmakta olduğu şey budur.
Hindistan’da Tamilce ve Sankrit Dili, bölgenin en eski iki dilidir. Ne var ki, kökenleri ve yapıları birbirlerinden tamamen farklıdır.
TAMİLLER KİMDİR?
Gelelim Tamiller’in kökenine.
Tamiller, Hindistan’ın güneybatısındaki Tamil Nadu eyaletinde ve Sri Lanka’nın kuzeyinde yaşayan etnik gruptur. Yaklaşık 2 bin yıllık yazılı bir geleneğe sahip olan Tamilce dilini konuşurlar. Tüm dünyaya yayılmış göçmen grupları vardır. Tamil nüfusu, genelde toplam olarak 100 milyonu aşkındır.
Tamilce’nin mensup olduğu Dravidian Dil Ailesi, dünyanın en geniş dil ailelerinden biridir. Dravidian Dil Ailesi’ne 73 adet lehçe ve ağız mensuptur. Güney Hindistan’da, Sri Lanka’da, Pakistan’ın bazı bölgelerinde ve Nepal’de toplam 222 milyon insan tarafından konuşulmaktadır çeşitli akraba lehçe ve ağızları. Dravidian dilleri, Türkçe ve Macarca gibi bitişimli dillerdir. Ekler, kelime kökünün sonuna dizilir. Bu dillerde tek kelimeyle belirtilebilecek bir ifade, başka dillerde ancak bir cümle ile anlatılabilir.
Bitişimden kasıt, aynen bizim dilimiz Türkçe gibi eklemli olmasıdır.
Türkçe ile akrabalığı kesindir.
Kelimeler uzundur.
Bir kere daha vurguluyorum:
Sanskrit Dili ile uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktur.
Dahası, kullandıkları alfabe de tamamen orijinaldir. Tamilce ifadesiyle saf, yalın ve klasiklerin klasiğidir.
Subramania Bharathi
Kendilerine özgü bir edebiyatları da mevuttur Tamiller’in. Subramanya Bharathi, ünlü bir Tamil ozanıdır (1882-1921). Modern Tamil şiirinin öncüsü ve tüm zamanların en iyi Tamil edebî figürlerinden biri olarak kabul edilir.
“Ne zamana kadar sarkacak bu özgürlük susuzluğumuz?
Ne zaman son bulacak bu köleliğe düşkünlüğümüz?
Ne zaman kırılacak analarımızın ayaklarındaki prangalar?
Ne zaman ortadan kalkacak bütün bu sıkıntılarımız?”
TAMİLCE DEYİP DE GEÇMEYİN!
Biz akraba ise eğer, bizim akraba olarak bildiğimiz toplulukların da akrabaları olmalı Tamiller. 2008 yılının 6 Temmuz tarihinde kaleme alınmış bir makale geçti elime… Başlığı, “Was the Japanese language influenced by Tamil?” (Japon Dili, Tamiller’den mi etkilendi?) idi.
Roger Pulvers imzasını taşıyordu.
Sizlerle paylaşıyorum bu makaleyi:
“Bu, bir lisan savaşıdır. Arkeoloji, tarih, din ve zedelenmiş bir takım egolara da evsahipliği yapar bu savaş. Karar verilmekliği gereken soru şudur: Japonca denilen dil’in kökeni nedir?
Bilim adamları tarafından genelde kabul gören görüş, Japonca’nın bir Altay dili olduğudur… Asya steplerinde doğup gelişen ve farklı yönlere doğru göçler vasıtasıyla yayılma gösteren bir lisandır.
Türkçe, Moğolca ve Korece gibi diller çıkmıştır bu göçler neticesinde. Yapısal benzerlikle doğrulamaktadır bu yaklaşımı.
Bir de güneyden bir göç dalgası vardı Japonya istikametine doğru. Geçiş Ryukyu Adalar zinciri üzerindendi. Ryukyuan, yani Japonca’nın bir türü olan bir dil konuşulurdu bu Adalar’da.
Polinezya üzerinden geçer göçmenler. Sesli harfler ve tekrarlamalı çoğullar ile birlikte geçerler yeni ülkelerine: Yamayama – Dağlar… Hitobito – halklar gibi.
Ve Susumu Ohno adında bir dilbilimci ve klasik edebiyat uzmanı, Japonca denilen dilin Dravidian dillerden geldiği… Tamilce ağırlıklı olduğu… 2 bin yıl kadar önce Yayoi Dönemi’nde (500 M. Ö. – 300 M. S.) pirinç ekiminin, çeltik tarlalarının yerleştiği dönemde oturduğu hipotezini ortaya attı.
Ohno, 30 yıl önce üstlendi bu görüşün bayraktarlığını… Aynı görüşü paylaşan başka akademisyenler de vardır. Ama Ohno, bu işin avukatıdır deyim yerinde ise.
Doğal olarak kimi gelenekçi Japon akademisyenler rahatsız olup karşı çıktılar.
En tutucu radikal Muneo Tokunaga adlı bir akademisyen, 1981 yılında savaş açtı bu görüşe: “Ohno’nun kuramının bilimsel bir değeri yok!”
Susumu Ohno, 89’uncu yaşını sürerken “Nihongo no Genryu wo Motomete” (Japon Dili’nin Kökenlerini Ararken) diye bir kitap yazdı. Bir çok Japonca sözcüğün Tamilce’den geldiğini sergiledi. Çin alfabesi alınmadan önceki ‘Yamato Kotoba’ döneminin sözcüklerini örnek olarak verdi.
Tamilce kökenli sözcüklere örnek: Tanoshii (hoş); yasashii (nazik); nikoniko (gülümseyerek); tsuya (parıltı); sabishii (yalnız); kanashii (üzgün); aware (sefalet); kawaii (tapılası).
Örnekler çoktu… Ohno’ya göre renkler de Tamilce kökenlidir… Kırmızı, mavi, siyah ve beyaz… Fiillerin emir kipleri Tamilce’den geliyordu: Hanasu (konuş), iu (söyle), sakebu (çığlık at)… Dahası; “şey,” mono ve koto… Vücudun bölümleri: Atama (kafa), kao (surat), ha (diş)… Boke (bunaklık) gibi bir çok rahatsızlık anlatan sözcük hep Tamilce karşılıkları ile özdeşti.”
Ohno, gramerleri karşılaştırdı. Sıfat cümlelerindeki zamirler… Sözcüklerin dizilimi ve söylem ritmi, aynıydı…
Japonca’daki maru, yani işemek bile… Tamilce idi.
Ohno’ya göre Japonca’nın Kansai lehçesi, neredeyse birebir Tamilce gibiydi. Ve güney kaynaklı göçün neticesiydi bu…”
BİR DAYAK… BİR DAYAK…
Hoş bir final yapmıştım Tamiller’e de yer verdiğim bir kitapta:
“Bu bölümü yazdıktan sonra, bir rüya gördüm hemen o gece…
Hayır mı değil mi, bilemem… Anlatayım.
Tamil göçmenleri ile birlikte başka bir ülkede, aynı mahallede oturuyoruz komşu olarak. Acayip de iyi anlaşıyoruz. Eee, ne de olsa akrabayız ya uzaktan bile olsa…
Belâ geliyorum demez, Sinhala göçmenleri de var aynı mahallede.
Hoşlanmıyoruz onlardan tabiatıyla.
Bir gün şiddetli bir kavga çıkıyor onlarla aramızda…
Bir dövüyor, bir dövüyoruz bu sonradan olmaları.
İntikam alıyoruz bir bakıma. O akşamki kadar mutlu ve keyifli uyuduğumu hatırlamıyorum.”
**************************************************************
Naṉṟi (நன்றி)…
Ah çok özür dilerim… Sizin bilmediğinizi unuttum bir an.
Teşekkür etmiştim de Tamilce…J