Düğüm dizisi sabah kuşağını bombalamış!

Yeni polisiye dizimiz Düğüm hayırlı olsun.  Amazon Prime’da seyircisiyle buluşan ve yapımcılığını OGM Pictures’ın üstlendiği dizinin başrollerinde Bergüzar Korel, Caner Cindoruk ve Serkan Altunorak’ın yer alıyor. Dizinin ilk üç bölümü izledim…

İlk bölümden itibaren de Bergüzar Korel’in hayat verdiği Neslihan Turan karakterinin Esra Erol imajında bir Müge Anlı replikası olduğu fikrinden asla kurtulamadım. Müge Anlı arketipini alıp Bergüzar Korel üzerine yapıştırınca ortaya adalet, doğruluk, başarı ve ahlak timsali Neslihan Turan çıkmış. Peki sizce bu durum izleyenleri, sizi, bizi tatmin etti mi?

Klişe bir medya dünyası

Öncelikle Esra Erol imajında bir Müge Anlı izlemek bana ilk bölümünden itibaren şunları düşündürdü;  Yapımcı, yönetmen ve senarist yine burada bildiğimiz bir denklem üzerinden gitmiş. Ama yine de tartışmaya açık bir konu…

Dizide klişe bir medya dünyası, bilindik bir gündüz kuşağı programı, tanıdık karakter tipleri görüyor olmak diziye karşı seyirci sadakatini oluşturmak için özellikle seçilmiş gibi görünüyor. Peki seyirciye “Zaten tanıdığın ve bildiğin bir kişinin başına gelenleri izliyorsun, bizimle kal… Sen bizim seyircimizsin” diye geliştirilen bir hikayeye seyirci ne kadar adapte oldu ne kadar içine girebildi?

Kendi adıma hemen söyleyeyim bir seyirci olarak asla giremedim. Aksine çok klişe buldum. İlk bölümler şaşırtıcı ve sürprizli değildi eminim ki çok seyirci kaybedildi. İlk üç bölümde hızlıca bir dizi detay verilmeye çalışılırken oluşan mantık hataları gerçeğe aykırı ve ütopik kalıyor.

Dizinin beni yakaladığı yer ise muhteşem bir gerçeğe çağrı cümlesiydi! Ve bu cümle ve sahneden sonra emeği geçen herkesi tebrik etmek gerektiğini düşündüm. Ve yine bu cümleden sonra neden Esra Erol imajında bir Müge Anlı izlemek zorunda kaldık sebebi buldum! Katılırsınız katılmazsınız tamamen göreceli ve şahsi bir yorum. Ama aynı fikirdeysek bunu da mutlaka konuşalım!

“Yalanları doğruların gölgesinde kayboluyor”

Düğüm’de Neslihan Turan üzerinden yaratılan adalet ve ahlak timsali bir karakterin, gölgede kaldığında ve oklar kendine ailesinden birine döndüğünde, savunduğu erdemlere ne hızla sırtını dönebileceğini ve ters düşebileceğini, elindeki gücü hiç tereddüt etmeden manipülasyon için kullanabileceğini ve tehlikeli adaletsiz bir yargıca dönüşebileceğini izliyoruz.

Dizide geçen çok önemli bir cümle var! Bu cümle aslında bugünün güvenilir sunucularını, siyasetçilerini, kanaat önderlerini, sanatçılarını hepsini kapsayan ve herkesin aslında hiç de bembeyaz pirüpak dürüstlük ve erdem timsali olmadığının, olsa da iğne kendine battığında hiç de aynı tarafta olmayacağının bir örneği. Bu söylem koca dizinin içinde diyaloglar arasında kaybolup gidecek ama ben buraya uzun uzun not etmek istiyorum!

Tek gerçek adında bir suç programı sunucusu olan ve her cinayeti canlı yayında şıp diye çözüveren Neslihan Turan, arkadaşını öldürüp öldürmediğini hatırlamayan cinayet zanlısı oğlu Can’ı ifadeye götürmeden ona yalan söylemesini tembih ediyor.

Oğlunu buna ikna etmek için de şunları söylüyor; “Programlarda beni en çok zorlayanlar söyledikleri arasına yalanı gizleyenlerdi. Eğer söylediklerinin 10’u da yalansa kimseyi kendine inandıramazsın. Ama dokuzu doğruysa söylediğin o tek yalan, doğruların gölgesinde kaybolurverir.” Bu noktada diziyi izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.

İzlediğinizde göreceksiniz ki aslında Düğüm sistem eleştirisini en naif dilden yapan, cesur bir adımla ana akım medyaya ve temsilcilerine meydan okuyan “Siz hiç de öyle güvenilecek tipler değilsiniz. Biz size bir hatırlatalım” diyen bir yapım.

Dizide kendini devletin, polisin, hukuk ve adaletin üzerinde bir güç olarak görme buhranına kapılan bir karakter üzerinden televizyon ünlüsü isimlere öyle muhteşem ve zekice nüanslarla oklar fırlatılmış ki hayranlıkla izledim.

Ama şaşırdığım şey Bergüzar Korel ve Esra Erol’un çok yakın sıkı dost olduğu biliniyor. Dizi bu eleştirel mesajlarla ve alt metinle doluyken Korel’in bu diziyi bu şekliyle kabul etmiş olması da çok cesur ve profesyonelce bir tavır bence. Belki de senaryo daha sert gerçekliklerle doluydu da yumuşatıldı kim bilir? Ama her ne olursa olsun tüm ekibi ve emeği geçenleri kutluyorum. Muhteşem bir iş…

Özetle Düğüm diyor ki;

-Ölümüne güvendiğiniz ünlü veya ünsüz kişiler ahkam kestikleri yerden sınandıklarında hiç de bir katilden farklı davranmıyor. İlah gibi izleyip takdir ettikleriniz, güven abidesi, adalet timsali gördüğünüz tiplerin de zaafları ve kibirleri var. Neslihan gibi hak, hukuk, adalet şovu yapanlar kendi şovunun kurbanın oluverir..

-Bergüzar Koreli izlemeyi şahsen özlemişim. Oyunculuğu, enerjisi, olgunluğu giderek seyir zevki yüksek bir performansla sizi yakalıyor. Caner Cindoruk ve Serkan Altunorak çok iyi oyuncular olmasına rağmen ilk üç bölümde gölgede ve pasif kalmış durumda.

Umarım ilerleyen bölümlerde rolleri, diyalogları ve performanslarını sergileyecekleri sahneler vardır. Yoksa bu yapım da sadece Bergüzar Korel’le yazılmış bir dizi olarak kayıtlara geçer.

-Sekiz bölüm sürecek dizinin ilk üç bölümünün yayınlanması ve yeni bölümlerinin parça parça veriliyor olması dijital bir platform için hiç de sağlıklı bir tutum değil.  Tüm bölümlerin toplu şekilde yayınlanıp, izlenmesine alışmış bir seyirci için bu durum çok sıkıcı. Netflix’in bu konuda açık ara önde olduğunu düşünüyorum.

Parça parça diziyi takip edeceksem dijital platformun ne anlamı var? Gider atv izlerim! Merak ediyorum Amazon Prime,  her hafta yeni bölüm takip etme hevesinde ve tahammülüm de kaç kişi olduğunu düşünüyor? Hedef rakamları azsa bu politikalarından bir an önce bir seyirci olarak vazgeçmelerini öneririm…

-Ben bu yazıyı yazarken dördüncü bölüm hala yayında değildi. Açık söylemek gerekirse dördüncü bölümü sırf sistem eleştirileri ne şekilde işlenmiş diye şöyle bir bakacağım. Ama dizinin sonunu getirebilir miyim bilmiyorum. Muhtemelen sonunu görmem…

Parça parça yayına açılan bir diziyi takip edecek kadar ne zamanım ne de hevesim var. Hikaye de zaten bu anlamda bir heyecan ve merak uyandırmıyor. Ancak eğer sonraki bölümleri izlerseniz fark ettiğiniz başka sisteme dair mesajlar varsa lütfen yazın…

Melis Güvenç

 

Paylaş

Son Yazılanlar

Trump 2.0 kazandı, dünyada ne olacak?

Borsa İstanbul haftanın ilk iş günü 10 bin puan üzerinde kapanış yaptı. Altın, haftaya yatay başladı, ons 2700 dolar seviyelerinde, gram altında ise 3100 TL

Türk Gastronomisinin Altın Kaşıkları

Mutfak Dostları Derneği’nin 2018’de onur ödülü vererek başlattığı Altın Kaşık Gastronomi Ödülleri bu yıl çok önemli bir kategoriyi de Yılın Servis ödülü başlığı altında değerlendirmelerine

Kadın emeğinin gastronomiye yansıması

Senelerdir severek yaptığım iş gastronomi yazarlığı ve bunun gibi yeme içmeye, damak tadına ilişkin konulardaki  etkinlikler. Resmi bir tanımı yok, verilmiş unvan da  değil. Sadece 

Gastronominin evrensel gücü

Altın Kaşık Ödülleriyle Mutfak Dostları Derneği’nin ödüllendirdiği yaratıcılık, FSUMMIT 2025’in vizyonuyla sektöre kazandırdığı yenilikler ve Husin belgeselindeki derinlemesine hikâye, gastronominin sınırları aşan gücünü gözler önüne

Prada dertsiz başına dert mi arıyor?

Tasarımlarından marka kimliğine, müşteri portföyünden sattığı hayallere kadar birbirinden çok farklı iki marka hakkında bir söylenti dolaşıyor lüks moda sektöründe… İtalyan moda devi Prada’nın, Capri

Sofralarımızın Ortak Dili

Yemek sadece fiziksel bir gereksinim değil; kültürel kimliğimizi şekillendiren, tarihimizin sessiz tanıklığını yapan ve insanlar arasındaki bağları güçlendiren evrensel bir unsurdur. Her ülkenin, her yörenin