Pandemi dönemi… Ögrenebileceğimiz ne varsa evde öğrenmek için ekran başına geçtik. Ve uçucu yağların o gizemli gücü, şifası ve kokusuyla Aromaterapiyle tanıştık. Harbafarm Akademi’nin Online eğitimlerine sadece Türkiye’den değil, dünyanın dört bir yanından insanlarla devam ediyor.
Doğanın dengesi yeniden kuruluyor
Covid-19 virüsüyle , evde geçirilen zamanlarda online bir yaşam tüm hızıyla sürdü. Yaşadığımız bu endişe, stres ve belirsizlik günlerinde online eğitim yelpazesinde kişisel gelişimden felsefeye, edebiyata çok ilginç konular yer alıyordu. Doğanın dengesinin yeniden kurulduğu bu dönemde doğal olanın trendi de yükselirken, yapabileceğimiz her şeyi evde yapmanın arayışlarına girdik ve hatta sosyal medyada en çok paylaşılan şeylerden biri de evde yapılan ekmekler oldu. Evet, her şeyin daha doğal, daha sağlıklı olması yönünde olan bu değişimle doğanın iyileştirici gücünden faydalanmaya yönelik eğitimler arasında aromaterapi oldukça ilgi gördü.
Kendini doğanın şifalı otlarına adamış
KAGİDER kurucu başkanı, Davos’ta “Geleceğin Global Lideri” seçilen, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu tarafından da, “Yılın Kadın Girişimcisi” ödülüne layık bulunan Meltem Kurtsan’ın iş kadını olarak başarıları bir yana, o, kendini doğanın şifalı otlarına ve organik bir yaşama adamış. Bodrum Yalıkavak’ta tıbbi bitkilerin bol bulunduğu bir alanda kurduğu Herbafarm Ekolojik Çiftliği’nde Aromaterapi, Fitoterapi, Homeopati gibi konularda çalışmalar yapan, eğitimler veren Meltem Kurtsan, daha önce özel bir hastanede verdiği Aromaterapi eğitimlerini karantina dönemi başlar başlamaz, fiyatları da düşürerek online a dönüştürüyor.
Eğitimler ilgi gördü
İnsanların doğaya yönelik çalışmalarla evde kapalıyken daha mutlu olacağını düşünen Kurtsan, “ilk başta bazı öğrenciler istemese de, onlar da ev ortamının daha konforlu olduğunu gördüler. Çünkü eğitim kitini yolluyoruz. Canlı canlı koklayıp yapıyorlar. Eğitimler öylesine ilgi gördü ki, sadece Türkiye’nin dört bir yanından değil, Dubai’den, Shangai’dan da katılımlar oluyor. Sadece uçucu yağların şifasını öğrenmek, daha fazla bilgi sahibi olmak amacıyla katılımlar olduğu gibi, yeni bir iş kurma amacıyla da katılanlar oluyor. Bu konuda da Merkezi Amerika’da bulunan NAHA ( The National Association for Holistic Aromatherapy ) onaylı aromaterapist sertifikasını 100 saatlik bir eğitimle veriyoruz.”
Aromatik bitki yetiştiriciliği
Tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği, şifa veren doğal parfümler konusunda alabileceğiniz online eğitim Aromaterapiyle bir tanışma oluyor. Ve ondan sonra, o minik uçucu yağların şifa veren etkisiyle, stres ve gerginlikten dolayı oluşabilecek kas kasılmalarında ilaç almak yerine, turunç çiçeklerinden elde edilen neroli uçucu yağı, adaçayı, ardıçtan faydalanırken, uyku bozukluklarında da melisa, gül, zarif lavanta ve ıtırın şifa veren gücüne bırakıyorsunuz. Çağın hastalığı baş ağrısında tıbbi nane imdadınıza yetişiyor. Hafıza ve konsantrasyonda da biberiyenin zihin açan gücünden faydalanıyorsunuz.
En eski algılarımızdan biri olan koku duyusu, beyinle direkt bağlantılı olduğu için, kokular ruhumuzu etkiler
Eski çağlardan bu yana, insanın beden, akıl ve ruh bütünlüğünden söz edilir, işte bu bütünlük ilkesiyle ortaya çıkan tedavi yöntemlerinden biri de Aromaterapi, uçucu yağlarla bütünsel tedavi. Eski Yunancada gökyüzünün sonsuzluğu kelimesinden gelen uçucu, Simyacılar için de beşinci element olarak nitelendirilir. Uçucu yağlar, yaşam gücü ve enerji taşıyıcı yani bitkilerin ruhu.
Kurtsan’ın Çiftliği
Türkiye’de henüz düzenlenmiş bir Aromaterapi kanunu olmadığını belirten Kurtsan, “Eğitimlerin amacı” diyor “katılımcılara belli bilgilerin verilmesi, örneğin, nasıl yan etkisi var, nasıl karıştırılacak, doğru yağ nasıl anlaşılır? Yurt dışında bizim verdiğimiz NAHA onaylı sertifikayla aromaterapist olarak çalışılıyor. Bunun oturmuş kanunları var. Türkiye’de henüz bir kanun yok. Üretim yeri açmak için gereken şartları tamamlamak yeterli.”
Son yılların trendi lavanta
Aslında Türkiye’nin zengin florasında, çok sayıda tıbbi ve aromatik bitkiyi bulmak mümkün. Türkiye’nin yıllardır kekik, defne, adaçayı ve gül yağı ihraç ettiğini belirten Kurtsan, son yılların trendi lavantadan da söz ediyor ve ekliyor; “aslında Lavadula angustifolia cinsi lavantanın uçucu yağı her evde mutlaka bulunması gerekir. Antiseptiktir, uykusuzluğa iyi gelir, moralinizi yükseltir, maskenize bir damla damlatın, virüslere bariyer olur.”
Özellikle Isparta’da Mayıs Haziran gül, Agustos ayında da lavanta hasadı yapılıyor. Lavanta tarlaları gibi, dağlarda çok doğal yetişen ölmez çiçek tarlalarının da yaygınlaşabileceğine dikkati çeken Kurtsan, Antiaging cilt kremlerine giren ölmez çiçek Helichrysum italicum, İmmortal’in Balkanlar ve Türkiye’de yetiştirilebildiğini vurguluyor.
Türkiye’de meşhur günlük ağaçları var
Aromaterapistlerin kullandığı yüze yakın uçucu yağ olduğunu söyleyen Kurtsan, aslında “bunun bir önemi yok, çünkü muadilinin olabileceğini belirtiyor. “Öyle ki, Türkiye’de Sandal ağacı, Ylang ylang Frankincense yok ama bizde de , meşhur günlük ağaçları var, defne var, kekik, adacayi var “ Kurtsan Türkiye’nin ihraç ettiği gülün enerjisinin yüksek olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor; “ Sufilerin kullandığı gül, yogada da tercih edilir. Yıllardır Osmanlı sarayının da gözdesi olmuş. Fatih Sultan Mehmet gibi çağ değiştiren bir adamın gül koklayarak verdiği bir poz var.”
Itır yağlar içinde iyi bir alternatif
Türkiye ciddi bir gül yağı ihracatçısı, 2018 rakamlarına göre, 10.546 kilo ve 14.597.639 dolarlık bir ihracat yapılmış. Kurtsan gül yağının çok pahalı olduğuna dikkat çekerken alternatif olabilecek ıtır çiçeğinden söz ediyor, bir uçucu yağın içerisinde yüz, iki yüz tane farklı kimyasal madde var diyor. Bunun önemini de şöyle anlatıyor; “bir uçucu yağı elde ediyoruz, sonra gaz kramotografisinde içeriğine bakıyoruz. Bir sürü madde olsa da temel birkaç kimysasal yapı var. Temel bileşenler sitronellol ve geraniol Itırda da var. Itırın da güle benzer özellikleri var. Itırın bir avantajı , ıtır yapraktan, gül çiçekten elde ediliyor, fiyatı çok daha ucuz. Itır uçucu yağı antideprean özelliğiyle morali yükseltir, antibaketriyel, antifungal, antineflamatuar özellikleriyle yara iyi edicidir. Itırın yaygınlaşması çok güzel olur. Itır yetiştirip de ondan ıtır yağı üreten henüz duymadım. Aromaterapiyle üretici olarak ilgilenmek isteyenlere buradan mesaj verelim.”
Eczanede satılan yağlara güvenilir
Uçucu yağlar konusunda ne yazık ki temel sorun, kaliteli olanı nasıl anlayabiliriz? İşte bu sorumuzu da Kurtsan şöyle yanıtlıyor; “Saf uçucu yağlar, aslında yağ diyoruz ama, yağ ile karışabilir, yağla birlikte birbirini harmanlayabilir anlamına geliyor. Uçucu yağlar suyla karışmaz, suyun üzerinde, yağ damlatmış gibi kalır. Zeytinyağı ya da Ayçiçek yağına konunca, hemen karışır ve kokmaya da devam eder. Özellikle yapılan sahtekarlık, Ayçiçek yağına birkaç damla konuyor ve saf uçucu yağ gibi satılıyor. Halbuki bu karışım da değerlidir, bu şekilde de satılabilir. Üzerine yüzde on ıtır, yüzde 90 ayçiçek yağı içerir diye yazılabilir. O zaman da insanlar alır ve onunla masaj yapabilirler. Ama saf bir uçucu yağı boca edemezsin, belki bir damla, bir uçuğun üzerine damlatabilirsin. Tahriş edici olabilir, cilt üzerine direkt kullanılmaz, dahilen alınmaz. Laboratuarda mı üretilmiş doğadan mı bunu da koklayarak hiç anlayamayız. Nasıl anlarız? Fiyatından, ambalaj şeklinden, doğru ve güvenilir markasından. Eczanelerde satılanlar doğrudur. Çünkü Eczacılar bilinclidir. Ama aktarlarda ne yazık ki çok fazla yanlış ürün ucuza satılıyor.”
Tıbbi bitki sayısında Çin ilk sırada
Dünya genelinde yaklaşık yüz ülkeye tıbbi aromatik bitki ihracatı yapan Türkiye’nin ihracat rakamları yıllık 140 milyon dolar.
Bitkisel ilaçların en yaygın kullanıldığı, kişi başı tüketimin en fazla olduğu ülke olarak karşımıza Japonya çıkıyor. Ve doğanın bize sunduğu tüm bu çeşitlilikte rakamlar oldukça ilginç. Dünyadaki tüm bitkilerin 320 bin adet olduğu tahmin ediliyor. Bunlardan 270 bini biliniyor. 70 bininden yararlanılıyor, yaklaşık 3 bini besin kaynağı, 25 bin kadarının tedavi amaçlı kullanıldığı, 5 bininin endüstriyel amaçlar için kullanıldığı, 15 bin kadarının da süs bitkisi olduğu uzmanlar tarafından söylenmekte. Tıbbi bitki sayısında yaklaşık beş bin çeşidiyle Çin başı çekerken, onu yaklaşık üç binle Hindistan izliyor.
Türkiye’de ise ticari amaçla doğadan toplanarak iç ve dış piyasada satılan bitki türlerinin sayısı uzmanlar tarafından 347 adet olarak belirtilmektedir
Bitki çeşitliliğini korumanın da doğanın gittikçe bozulan dengesinde, tahrip edilmesinden dolayı dünyada Adonis vernalis, Ginko biloba, Panax ginseng, Harpagophytum procumbers gibi bazı türlerin nesilleri de tehlike altında. Türkiye’de de yumruları salep olarak kullanılan Orchidaceae familyasına dahil orkide türleri ile Gypsophila arrostii, Gentiana lutea gibi türler aşırı toplanması sonucu tehlike altında. Özellikle Orchidaceae (Salep) familyasına dahil bazı salep türlerinin yumru ve droglarının da ihracatı yasaklanmıştır.
Kutsal adaçayı
Şifalı bitkilerin tarihi o kadar eskilere gidiyor ki, Romalıların kutsal saydığı adaçayı, eski Yunan ve Roma’da sadakatin simgesi ve zihin açtığına inanılan biberiye, eski Yunan’da aşkına karşılık bulamayan Apollon’a adanan, bolluk ve bereket simgesi Defne Ağacı, Hint kültüründe şans getirdiğine ve kötülüklerden koruduğuna inanılan fesleğen, Eski Yunan’da asaletin ve cesaretin bitkisi kekik,
Ve uçucu yağların çok eskilere dayanan şifasında Roma’lılar yaşamlarının tüm alanlarını kokularla doldururken, Ibn-i Sina’nın eseri Canon Medicinae’de uçucu yağlarla iyileşme sanatını öğretirken, 1. Dünya Savaşı sırasında da uçucu yağlarla tedavi edilen yaralılar olmuş. http://www.otaci.com.tr
Mine TÜRKİLİ