Şirketlerimiz dengeli beslenmeli

Gazeteci ve televizyon programcısı Hande Demirel bugüne kadar televizyonda yaptığı KOBİ Destek programındaki söyleşilerden yola çıkarak İdeal Şirket Yolculuğu adında bir kitap yazdı. Sadece KOBİ’ler değil, her kesimden şirket sahibi ve yöneticisi için bir rehber niteliğindeki kitapla ilgili Demirel ile konuştuk.

İdeal şirket yolculuğunu yazarken seni motive eden neydi?

Türkiye’de ekonomimizin lokomotifini küçük ve orta ölçekli şirketler oluşturuyor. Şirketlerimiz son derece başarılı ancak daha iyisini mümkün kılacak, finansman, yönetim becerileri, teknolojiye adaptasyon gibi geniş bir yelpazedeki araçları yeterince kullanmıyorlar.

Markalaşma konusunda geri kaldık

Örneğin yılladır Türkiye’nin markalaşma konusunda ne kadar geri kaldığını, katma değer yaratamadığını konuşuyoruz. Bunun en önemli nedeninin iyi ile yetinmek olduğu düşünüyorum. Oysa ki şirketlerimiz doğru araçları kullanırlarsa çok rahatlıkla mükemmeli hedefleyebilecek kapasitedeler. Diyelim dünyaya ihracat yapıyorsunuz. Erişmediğiniz, ürünlerinizi satmadığınız pazar yok. Bu elbette bir başarıdır.

Diğer yandan bunu yaparken nasıl yaptığınız da önemlidir. Fiyat rekabeti yaparak, düşük karlılıklarla emek yoğun çalışarak yapıyorsanız bu başarıyı tartışmak gerekir. İşte İdeal şirket Yolculuğu’nda ben bunu tartışıyorum. Günümüzde başarının iyi ile yetinmekten daha fazlası olduğunu hatta eğer mükemmeli hedeflemiyorlarsa şirketlerimizin ömürlerinin çok da uzun olmadığını düşünüyorum.

Kitabın yola çıkış öyküsünü anlatır mısın?

Bu kitap 25 yıllık ekonomi gazeteciliği deneyimlerimi derlediğim bir çalışma oldu. Başlangıç noktası olarak İstanbul Gedik Üniversitesi desteğiyle BloombergHT ekranlarında 40 bölümlük bir proje olarak hayata geçirdiğim KOBİ DESTEK programımı aldım. Burada amacımız KOBİ’lerimizin sorunlarına uzman konuklarla çözüm bulmaktı. Bu kapsamda 40 bölümün her birinde finansmandan risk yönetimine, pazarlamadan dijital dönüşüme iş dünyasını etkileyen konuları ve trendleri masaya yatırdık. Kitabı da 40 soru 40 cevap olarak tasarladım.

KOBİ’lerin sorunu kurumsallaşma

KOBİ’lerle ilgili televizyon programları yaptın, sence KOBİ’lerin baş edemediği sorunlar ya da çözmek zorunda oldukları problemler neler?

En önemlisi finansmana erişmek gibi görünse de bence asıl sorun kurumsallaşma. Şirketlerimizin sistem eksikliği var. Bizde işleri el yordamıyla yapmak kültürel ve toplumsal temellere dayanır. İş hayatında da farklı değil. Şirketlerimiz çok esnek ve dayanıklı yapılara sahip ama bir noktada artık esneklik aşırıya kaçabiliyor ya da dayanıklılık yıpratıcı olabiliyor.

Belli kurallar ve evrensel doğrularla hareket etmek, şirketlerimizin ömrünü uzatır. Dayanıklılık iyidir ama fazla zorladığınızda ani yıkım getirebilir. Tıpkı beslenme gibi. Kilo vermek için aşırı diyetler yaptığınızda bir süre sonra yıpranırsınız. Bu diyetler sürdürebilir değildir, hızlı o güne yönelik çözümdür. Oysa sağlıklı ve dengeli beslendiğinizde uzun ve sağlıklı bir ömrünüz olur. Şirketlerimizin de dengeli beslenmesi gerekiyor.

Bu kitapta ben ideali mükemmel ile eş anlamlı kullandım ve iddia ettim ki şirketlerimiz mükemmel olabilir. Bu bir sihirli değnekle olacak iş değil o yüzden yolculuk dedim. Uzun yol dedim. Tempoyu ayarlayıp maraton koşar gibi bu yolculuğa çıkmalarını önerdim. İyi bir sistem kurduğunuzda, oyunu kuralına göre oynayıp, trendleri takip ettiğinizde iyiden ideale bu yolculuk keyifli de olur.

Senin uzun yıllardır edindiğin izlenimler ve araştırmalarına göre Türkiye’de KOBİ’lerin yolunu açacak adımlar neler olabilir?

Kurumsallaşma. Finansal okur yazarlık. Teknolojiyi etkin kullanmak ve trendleri takip etmek. Sadece bugünü değil yarını da düşünerek hareket etmeleri gerekiyor. Eğer bunu yapmazlarsa birden bire hiç tanımadıkları bir denizde kürek çekmek zorunda kalırlar. Ülkenin dinamiklerinin de onlara yardımcı olabilmesi önemli tabii. Girişimciliğe, dijital dönüşüme, çevreye, liyakata öncelik verilen bir ortamda ideale yol alanlar kesinlikle çok daha rahat olurlar.

Bu açıdan dünya ve bizim ülkemizin farkı ne?

Dünyada ticaretin işleyişi çok değişti. Tüm şirketler yeni dinamiklere adapte olmaya çalışıyor. Burada bir fark yok. Fark yine işin sistematiğinde. El yordamıyla değil plan ve hedefler dahilinde, günümüzü ve geleceği hesap eden stratejilerle hareket etme noktasında. Dünyada başarılı şirketler, teknolojinin imkanlarından etkin biçimde faydalanıyor, değişen dinamikleri takip ediyor, insan kaynakları çevre toplum gibi alanlara yatırım yapıyorlar.

Bizim şirketlerimiz arasında da bunu yapanlar elbette var ama özellikle KOBİ’ler tarafında daha alınacak çok yol olduğu görüşündeyim. İdeal şirket yolculuğu, KOBİ’lerimize bir alet çantası görevi görsün istiyorum. Bu sayede neleri doğru yaptıklarını, nerelerde eksik olduklarını görüp iş yapma anlayışlarını daha kolay gözden geçirebileceklerini ve ona göre ideale yol alabileceklerini düşünüyorum.

Füsun Saka

Paylaş

Son Yazılanlar

Türk Mutfağının Hafızası Ve Geleceği

Türk gastronomisi son on yılda yalnızca lezzet repertuarını değil, kültürel anlatısını da dönüştürdü. Bu dönüşümün merkezinde iki yapı var: Gastromasa ve Gastronometro. Biri uluslararası diyalogun

Türk Mutfağının Kalbi Fransa’da Atıyor

Ayten ve Mehmet’in Hikâyesi:  Türk Mutfağının Kalbi Fransa’da Atıyor Geçen ay kısa bir Ayvalık tatilim oldu. Plajda, yanı başımdaki şezlongda, Fransızca konuşan çiftle ahbaplık etmeye

Puta nedir şimdi anlarsınız

Biliyorum, benden sonra bizim evin halleri değişti. BEN, galiba burada büyük harfler gerekiyor. Bir Eflatun geldi geçti o evden. Puta’nın gerçek yüzünü gösteremediği, Uzun’un “ne

Lezzetin Sessiz Mimarisi

Caddebostan’da, Ömerpaşa Sokağı’nın dingin ritminde açılan Stoa, yalnızca bir restoran değil; duyularla kurulan bir anlatı mekânı. Antik Yunan’dan ilham alan mimarisiyle, sadelik ve dengeyi merkeze

Markanın başında kim var?

Marka ve İnsan Bazı markalar hikâye anlatmaz, hikâyenin ta kendisidir. Ve bu hikâye çoğu zaman bir fikirle, bir cesaret anıyla ya da bir içsel kırılmayla

Atletizm Şampiyonası: Rüzgâr gibi geçti

Dünya Atletizm Şampiyonası bu en eski sporun küreresel ölçekteki en önemli şampiyonası… Kıtalara özgü şampiyonalar ve bu sporun yıldızlarının katılımıyla gerçekleşen Diamond League de var

Bir festivalin ardından…

Son yıllarda bir festival furyası oluyor yurdun her köşesinde. Davetler, workshoplar, paneller, konuşmalar, lezzet dolu günler, eski ve yeni dostların buluşmaları, gastronominin sürdürebilirliği, inovasyon konusunda

Mutfakta Bilgiyle Büyümek!

Gastronomi, yalnızca lezzet peşinde koşmak değildir. Bir tabağın ardında yatan kültürel mirası, üretim zincirini, emeği ve zamanı anlamadan mutfağa girmek, eksik bir yolculuğa çıkmak gibidir.

Ege’nin Sakız Kokulu Adası

Daha evvel gitmediğim Sakız adasına; sözde bu mevsim tenha olur, kafamı dinlerim azıcık, diyerek yola çıktım. Seçtiğim tarih 19 Mayıs’tı. Hata burada başlıyordu. Akıncı Türkleri

Lezzetle Yazılan Kültürel Hafıza

Son yıllarda olduğu gibi bu yıl da Eylül ayı yalnızca mevsimin değil, kültürel belleğin de olgunlaştığı bir zaman dilimi oldu. Bu yıl Konya, Gaziantep ve