Kadının topraktaki gücü tescillendi!

 

Ebru Baybara Demir, Türkiye’nin gastronomi dünyasında adını uluslararası başarılarla duyurmuş bir şef.

2023 yılında gastronominin Nobel’i olarak görülen Basque Culinary World Prize ödülünü kazandı.

Ancak, onun hikayesi bu ödülle sınırlı kalmadı.

16 Ekim Dünya Gıda Günü kapsamında Roma’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün etkinliğinde, “World Food Hero – Küresel Gıda Kahramanı” unvanına layık görüldü.

Bu unvan, Demir’in tarım ve gıda odaklı projeleri ve kadın çiftçileri güçlendirme konusundaki özverili çalışmalarının uluslararası arenada bir kez daha takdir edildiğinin kanıtı.

Ebru Baybara Demir’in elde ettiği bu başarı yıllardır büyük bir özveri ve tutkuyla sürdürdüğü projelerin meyvesi.

Gıdanın geleceğini şekillendirmek ve kadın çiftçilerin daha güçlü bir şekilde üretime katılmalarını sağlamak için bugüne kadar birçok projeye imza atan Ebru Baybara Demir sadece Türkiye’de değil, dünyada da bu alana öncülük ediyor.

“Bu görevi büyük bir onur ve tutkuyla kabul ediyorum,” diyen Demir, öğrendiklerini paylaşarak yeni kadın liderlerin yetişmesine katkıda bulunmayı hedefliyor.

Onun için ülkesinin toprağı, kadın çiftçiler ve tarım her şeyin önünde geliyor.

Bu ödül töreninin hemen ardından Demir, Adana’da düzenlenen 8. Uluslararası Adana Lezzet Festivali kapsamındaki Çukurova Tarım Zirvesi’ne katıldı.

Bu zirve, Demir’in uzun süredir üzerinde çalıştığı bir proje olarak, bölgedeki tarım potansiyelini global düzeyde tanıtmayı amaçlıyordu.

Çukurova’nın verimli toprakları, zirve boyunca gıdanın sürdürülebilirliği ve adil paylaşımı gibi konularla birlikte gündeme geldi.

Adana Valiliği’nin himayesinde Social Gastronomy Movement iş birliğiyle gerçekleşen Ebru Baybara Demir’in koordine ettiği bu etkinlik, yalnızca yerel üreticileri değil, Hollanda, İsviçre, ABD gibi ülkelerden gelen uzmanları da bir araya getirdi.

Tarımdan hayvancılığa, sulamadan karbon salınımına kadar birçok konunun ele alındığı bu zirve, Adana’yı uluslararası bir tarım merkezi haline getirdi.

Çukurova Tarım Zirvesi’nin ardından İrlanda’daki Food on the Edge etkinliğinde konuşmacı olarak yer alan Ebru Baybara Demir’in başarıları sadece Türkiye’de değil, dünya çapında yankı uyandırıyor.

Bu etkinlikte, gastronominin dönüştürücü gücüne odaklanan Demir, gıdanın insan hayatındaki derin etkisini ve gönüllülükle bir araya gelen toplulukların nasıl anlamlı bir değişim yaratabileceğini anlattı.

Özellikle Gönül Mutfağı projesinden bahsederek, dayanışmanın nasıl büyük bir fark yaratabileceğini vurguladı.

İskenderun’da yürüttüğü bu proje, Demir’in toplumsal duyarlılığını ve mutfak sanatının ötesine geçen vizyonunu gösteriyor.

Ebru Baybara Demir’in hikâyesi, sadece bir şefin başarıları değil, aynı zamanda topluma ve doğaya olan bağlılığın bir göstergesi.

Kadın çiftçileri destekleyen projeleri, sosyal gastronomi alanındaki liderliği ve küresel platformlarda Türkiye’yi temsil etmesi, onun mücadelesinin ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyor.

Bu unvanlar ve ödüller, onun tutkusu ve emeğinin bir sonucu.

Ebru Baybara Demir sadece bir şef değil, aynı zamanda sosyal değişim için mücadele eden bir lider.

UNUTMAMAMIZ GEREKEN GERÇEK

Gerçek başarı, bireysel kazanımların ötesine geçerek insanlık için kalıcı değerler yaratmaktır.

Reha Tartıcı

 

Paylaş

Son Yazılanlar

Dijital içeriklerin gastronomiye etkisi

Gastronomi, bir yandan kadim geleneklere ve yerel tatlara dayanırken diğer yandan sürekli yeniliklerle şekillenen dinamik bir alan. Bu hızlı değişimin önemli bir ayağını, hiç şüphesiz

Gastronomide geleceği şekillendirmek

Turizm, gastronomi ve ağırlama sektörleri, hem ekonomik hem de toplumsal açıdan dünyada çok önemli bir yer tutuyor. Bu alanlar, hem yerel kültürlerin korunmasını hem de

Bu resimlerde herkesin duygusu saklı

Bilinçdışı renklerle konuşuyor. “Bazı organik meseleler” Ressam, oyuncu ve iç mimar Melis Babadağ, “bazı organik meseleler” isimli ilk kişisel resim sergisini The Art Capsule Gallery’de

Edebiyat ve popüler kültür

Popüler kültüre hapsolmuş en popüler davranışlardan biri nedir diye sorsanız, hiç düşünmeden popüler kültüre küfretmektir, derim. Sondaki lafı başta söyledim ama mevzunun özeti bu sevgili

Tarihin en eski rehberi olan genetik

Son dönemde ne kadar çok duyar olduk değil mi ? DNA artık kulağımıza eskisi kadar uzak gelmese gerek. Sahi uzak mıydı ki, bizler genetik parçacıklar