Meyhane kültürü derin köklere sahip olan, sosyal ve kültürel bir yaşam biçimini yansıtan önemli bir unsurdur. Meyhaneler, yalnızca içki içilen yerler olmanın ötesinde, sohbetin, edebiyatın, müziğin, ve bazen siyasetin bile konuşulduğu sosyal mekânlardır.
Ritüeller ve anılarla yaşayan bir kültür yavaş yavaş kayboluyor!
Bu mekânlar, dostlukların pekiştiği, dertlerin paylaşıldığı, anıların biriktirildiği yerler olarak bilinir. Meyhane kültürü aynı zamanda müzikle, özellikle de fasıl ve meşk gibi geleneksel Türk müziği türleriyle iç içedir. Bu müzikler, meyhanelerde sohbetlere eşlik eder ve mekânın atmosferini zenginleştirir.
Rakı kültürüyle de yakından ilişkilidir ve meyhanelerde rakı içmek, adeta bir ritüel hâline gelmiştir. Zamanla modernize olan bu kültür farklı biçimlerde devam etmiş olsa da, geleneksel meyhane kültürü hala birçok insan için nostaljik ve değerli bir deneyim olarak yaşamaktadır.
Eski İstanbul’un dar sokaklarında, özellikle Balat, Kumkapı, ve Asmalımescit gibi semtlerde, bu kültürün izlerini bulmak mümkündür. Meyhane kültürü, aynı zamanda hoşgörü ve karşılıklı saygının hâkim olduğu, insanları farklılıklarıyla kabul eden bir ortam yaratır.
İnsanların farklı inançları, fikirleri ve yaşam tarzlarıyla bir araya geldiği bu mekânlar, toplumsal dayanışmanın da simgesi olmuştur.
Meyhanede şerefsizliğe yer yoktur. O nedenle de ilk kadeh şerefe kaldırılır. Çünkü meyhane masasında konuşulanın orada kalacağının dışarıya taşınmayacağının teminatı şerefe kaldırılan kadehlerdir. Bu, aynı zamanda masadakilerin birbirlerine verdikleri şeref, namus ve ketumiyet sözüdür.
Meyhaneye gitmek bu nedenle hem çok özeldir, hem de büyük bir ayrıcalıktır. Çünkü geçmişten gelen ve hala yaşatılmaya çalışan bir âdabı vardır.
MEYHANE ÂDABI NE GEREKTİRİR?
Meyhane âdabı, Türkiye’deki kültürel mirasın önemli bir parçasıdır ve özellikle arkadaşlık, sohbet, ve paylaşım gibi değerler üzerine kuruludur. Saygılı, nezaketli ve ölçülü olmayı gerektirir. İçki içerken hem kendi sınırlarını bilmek hem de başkalarının sınırlarına saygı göstermek önemlidir.
Gürültülü veya kaba davranışlar, meyhane adabına aykırıdır. Masaya gelen mezelerin paylaşılması, sofradaki herkese eşit şekilde dağıtılması da bu adabın bir parçasıdır. Meyhane âdabı, aynı zamanda derin sohbetlerin yapıldığı, dertlerin paylaşıldığı bir ortamı destekler.
Bu nedenle, ciddi konuların ve duyguların rahatça konuşulabildiği, herkesin söz hakkı olduğu bir atmosfer yaratır. Bu gelenek, meyhaneyi sadece bir içki içme yeri olmaktan çıkarır; bir kültür, bir yaşam tarzı haline getirir.
ADININ BAŞINA YENİ NESİL KOYDUK, ÂDABINI DA MAALESEF UNUTTUK!
Günümüzde geleneksel meyhanelerin sayısı giderek azalıyor. Onların yerine popüler kültürün bir ürünü olan yeni nesil meyhaneler açılıyor. Bu tarz mekânlar gençler tarafında daha fazla tercih ediliyor. Çünkü gecenin ilerleyen saatlerinde adeta bir gece kulübüne dönüşüyor.
Müziğin sesi giderek yükseliyor. Sohbet etmek imkansız hale geliyor. Müşteriler müziğin ritmine ayak uydurarak dans etmeye başlıyor. Bu da tabii ki gece hayatının bir parçası. Ama geleneksel meyhaneleri yok etmesi ya da dönüştürmesi beni çok üzüyor. Çünkü tarihsel geçmişi olan bir kültürü yavaş yavaş kaybediyoruz.
Ve tabii ki bu kültürün olmazsa olmazı müdavimleri de kaybediyoruz.
MÜDAVİM OLMAK HİÇ DE KOLAY DEĞİLDİR!
Çünkü belirli bir mekanı sık sık ziyaret etmeyi, mekanın atmosferine ve hizmetlerine sadık kalmayı, mekandaki personel ve diğer ziyaretçilerle güçlü ilişkiler kurmayı, zaman içinde aynı mekanı tercih etmeye devam etmeyi, mekanın kültürü ve ritüellerine adapte olmayı, mekanın geçmişini, özelliklerini ve müdavim kültürünü öğrenmeyi, mekanı ziyaret etmek için düzenli olarak vakit ayırmayı gerektirir.
UNUTMAMAMIZ GEREKEN GERÇEK
İtibarı kazanmak çok zordur ve yıllar alır,
Kaybetmekse çok kolaydır ve sadece bir saniye sürer.
Reha Tartıcı