Küçüklüğümden hep hatırlarım. Açtığım her dolap çekmecesinde lavanta kokusu sarardı beni. Gardıropta, elbiselerin arasında, el işlemeli keselerin içinde, yatak çarşaflarının arasında, yastıklarda, bembeyaz keten masa örtülerinin arasında, iç çamaşırlarının bulunduğu çekmecelere kadar evin her köşesinde lavanta keseleri bulunurdu.
Anneannem üşenmez danteller örer Kandilli’deki bahçemizden lavantaları toplar, ağustos güneşinde kurutur, çiçekleri dallardan ayırır, dantel keselerinin içine doldurur, bizim ev hariç, tüm akrabalara da dağıtırdı .
Dallar asla atılmaz onlar merdiven başlarına iple bağlanır asılırdı
Lavanta kokan eve böcek girmez derdi. Hele Kandilli’deki yazlık evler ahşap olduğundan çokça akrep görünürdü. Lavanta kokusu kovardı akrepleri. Her pencere önünde lavantaları dallarıyla beraber asar sivrisinek bile girmezdi evimize. Arılar hariç tabii çünkü onlar lavanta kokusuna bayılırdı. Biz de lavanta kokulu ballara bayılırdık. Yaz boyunca ailenin her ferdi en az beş veya daha fazla kez arılar tarafından sokulurdu ve bu lavanta sevgimizin acı tarafıydı.
Amonyak evimizin ecza dolabından hiç eksik olmazdı. Şanslıydık ki hiçbirimizin arı sokmasına karşı alerjisi yoktu. Bazen hatırladığımda gülüyorum, çünkü abimle arıların bıraktığı izleri sayarak hangimizde daha fazla var diye yarışırdık .
Günlüğüme Kandilli anılarımla başladım, çünkü yaz boyunca bulunduğum Fethiye’de lavanta tarlaları keşfedince bu anılarım geri döndü.
Yıllarca dolaplarıma astığım lavanta keselerini Beyoğlu’ndaki çingene ablalardan temin ederdim. Siz de görmüşsünüzdür Beyoğlu’nun köşelerinde hep satışa sunarlar, kesesi 10 TL diye. Gerçi bu fiyatlar Pandemi öncesiydi. Şimdi fiyatlar nereye gitti bilmiyorum. Artık lavanta keselerimi kendim ve dostlarım için şahsen hazırlıyorum.
Yeşil Üzümlü köyünü dolaştığım bir gün, mor renkli tarlalar gözümü kamaştırdı. Tam onun yan tarlasında altın renginde bir bulutla karşılaştım, onlar da altın otuymuş. Bu görüntünün olağanüstü güzelliğini bir kenara koyarsak bu bitkilerin birer şifa kaynağı olduğunu da öğrendim.
Altın otunun diğer ismi ölmez çiçek. Altın renginde olduğu için altın ismi almış ölmez çiçek ve kurumasına rağmen rengini hiç kaybetmiyormuş.
Altın otu veya Latince adı Helichrysum (Yunanca da Helios güneş chrysos altın demek )otundan elde edilen yağ eczacılık, aromaterapi ve parfümeride kullanılmakla kalmıyor, bitkinin çiçekleri köri benzeri kokuya sahip olduğu için baharat dünyasında da kullanılıyor.
Kurutulmuş altın otu çayının sağlığa faydalarını biliyoruaz ve özünün cilt merhemleri olarak eczanelerde satıldığını görüyoruz.
Her zaman doktorumuza danışmak suretiyle yurdumuzda yetişen buna benzer binlerce otlardan yararlanmak ve onları araştırmak bizim elimizde.
Dedem araştırmacı doktordu ve otlarla yaptığı merhemlerin faydalarını iyileştirdiği hastalarından hep dinledim veya çiçeklerden yaptığı aromaların kokusu hala burnumda tüter.
Lavanta çiçeğinden hazırladığı parfümün tarifi bana miras kaldı ve hala gözüm gibi saklarım.
Lavanta yağının faydalarını eczacılıkta, çayının faydalarını ise günlük hayatta görebiliyoruz. Rahat ve iyi bir uykuyu sağladığını, baş ağrısı ve migrene iyi geldiğini kendim bilirim. Eve çok yorgun gittiğim günlerde hemen su kaynatır içine 3 lavanta çiçeği koyar ateşi kapatır demlenmesini beklerim. Her zaman faydasını gördüm ama doktorumuza danışmayı unutmadan bunu yapmak lazım çünkü alerjik bünyeler olabilir.
Lavanta yağının saçlarımıza ve cildimize faydaları çok olmakla beraber yaşadığımız mekanlara da çok rahatlatıcı bir koku yayar.
Mutfağımda lavanta kokulu sütlü tatlılar, tartlar, bisküvit ve kurabiyeler yaptığım zaman yayılan aromalar ise muhteşem. Lavantalı kurabiyelerim çok beğenildiği için sizlerle bir tarif paylaşmak isterim.
LAVANTALI KURABİYE
MALZEME
200 gr.tereyağ
200 gr.şeker
1 yumurta
2 çorba kaşığı süt
400 gr. +-un
Yarım tatlı kaşığı kabartma tozu
Bir cimcik tuz
4 çorba kaşığı lavanta çiçeği
YAPILIŞI
Şekeri bir kavanoza alıp içine lavanta çiçeklerini yerleştirip 2 gün bekletiyoruz.
Lavanta çiçeğinin aromalarını alabilmek için başka bir yöntem ise yumuşamış tereyağıyla lavanta çiçeklerini birleştirip 24 saat bekletmek. Kurabiye yapacağımız zaman tereyağı az ateşte eritip çiçeklerden süzüyoruz. Bu yöntemle mis kokulu bir tereyağımız olacak. Kurabiye için kullanacağımızda yeniden soğumasını bekleyeceğiz ve oda sıcaklığında geldiğinde kullanmaya hazır olacak.
Tereyağıyla şekeri iyice çırpacağız. Sonra yumurta ve sütü ekleyip çırpmaya devam edeceğiz. Un, kabartma tozu, birkaç ufaltılmış lavanta çiçekleri ve tuzu ekleyip hafif hareketlerle yumuşak bir hamur elde edeceğiz. Hamuru rulo yapıp streç filmle kapladıktan sonra buzdolabında 2-3 saat bekletiyoruz.
Ardından streç filmi çıkarıp bir parmak kalınlığında yuvarlak dilimler kesip yağlı kağıt koyduğumuz fırın tepsisine diziyoruz. 170° önceden işitilmiş fırında 10-15 dakika kadar pişiriyoruz.