Bu kez, Akdeniz ve Ege denizinin buluştuğu bir köşede, yemyeşil ormanları, binlerce yıllık tarihi ve gizemli cazibesiyle Türkiye’nin en sevdiğim yerlerinden Fethiye’deyiz.
Bu, öyle derin bir sevgi ki, oğlum Pascal’la birlikte Fethiye’de yerleşme kararı alarak, Şövalye Adası’nda Mayikas Restoranı açtık. Mayikas büyülü anlamına geliyor. Son üç yıldır Fethiye’de yaşıyor olmaktan da çok mutluyuz. Aslında, Fethiye ile ilk tanışmam 1995 yılında mavi tur yaparken oldu. Yakıt ve kumanya için limana yanaşmamızla birlikte bu efsane şehrin büyüsüne kapıldım.
Fethiye, eski isimleri Telmessos, Meğrive ve Makri ile tarihte binlerce yıla konuk olmuş. Likyalılar, Persler, Büyük İskender, Mısırlılar ve Roma İmparatorluğu’nun izlerini görebileceğimiz ve her mahallesi farklı bir medeniyeti barındıran Fethiye’yle ilgili, fırsat ve zaman buldukça araştırmalar yapıyor her gün yeni bilgiler ediniyorum.
İlk ziyaretimin üzerinden neredeyse 30 sene geçti
O yıllardan hafızamda yer edinen şey, sokakları gezerken begonvil ve yasemin kokularıyla sarıp sarmalandığımızdı. İnanın, o kadar sene geçmesine ve şehrin kalabalıklaşmasına rağmen halen aynı kokuları alıyorum.
Sahildeki lokantalarda, taptaze balığımızı yerken sıraya dizilmiş yüzlerce gulet ve skunaların rüzgarda sallanan direklerinden gelen sesleri martı seslerine karışınca kulağa adeta bir müzik şöleni gibi geliyor.
Fethiye’nin merkezi ve Balık Hali
Fethiye’nin merkezinde Paspatur Çarşısı hediyelik eşyalar, alışverişler veya dondurma molası için şehrin en eski köşelerinden biri. Halı ve kilimlerden tutun da, bin bir çeşit deniz kabukları, İstanbul Mısır Çarşısı’nda bile bulamayacağınız baharat çeşitleri, Fethiye‘ye özel hiç şeker kullanılmadan, kuru meyvelerden oluşan lokumlar, iksirler ve daha neler var burada.
Merkezde bulunan Fethiye’nin Balık Hali’nden bahsetmeden olmaz. İçinde çok sayıda lokantanın bulunduğu balık pazarının kuruluşu 1960’ lara dayanıyor.
Akdenizin her türlü balığını ve deniz ürününü oradaki tezgahlardan seçip pazarın içinde bulunan lokantalara verip pişirtebiliyorsunuz. Gecenin bir saatinde kemanlar, klarnetler ve darbukalarla farklı bir eğlencenin içine dalıyorsunuz. Her zaman büyük bir keyifle gittiğim ve misafirlerimi ağırladım Fethiye’nin ayrı bir köşesidir benim için Balık Hali.
Likya Yolu yürüyüşleri
Bir tarafta denizi seyrederken başınızı çevirdiğinizde Likya kaya mezarlıklarını ve Fethiye’nin etrafını çevreleyen dağları da görebilirsiniz.
Likya yolu yürüyüşlerini yapmak için dünyanın dört bir yanından gelen turistler, Ölüdeniz de yüzme tecrübesini yaşamak isteyenler, Babadağ’da yamaç paraşütü yapmak isteyen cesurlar veya muhteşem koyları gezip, mavi yeşil sularında yüzen tatilciler hepsi Fethiye’nin çok renkliliğini yansıtır.
Yurt dışındaki plajları aratmayacak güzellikte beachleri ve klasiklerden modern müziklere kadar sanatçı misafir eden amfitiyatrosuyla bir başkadır.
Kayaköy’ün hüzünlü hikayesi
Kayaköy veya eski adıyla Levissi şimdilerde Hayalet köy olarak da anılıyor. Büyüleyici bir atmosfere sahip ancak hüzünlü hikayesi mübadele dönemine kadar uzanıyor. Tam bir asır önce terkedilmiş, bugünlerde herkesin ziyaret ettiği bir Rum köyü.
Kayaköy’ün meşhur Dastar kumaşının dokuması ise, Likya Kadınlar Kooperatifi’nin öncülüğünde yeniden canlandırma projesi içine alındı. Yapılan defile organizasyonları büyük ilgi görüyor. Kayaköy’e ziyarete gidenler ev yapımı limonata ve lezzet dolu gözlemeler yedikten sonra yollarına devam edebilirler.
Gemiciler koyu, Faralya, Kabak koyu, Üzümlü, Saklıkent, Kelebekler Vadisi, Fetiye’nin büyülü köşelerinden ve köylerinden bazıları bir tarafta, Göcek, Karetta ve mavi yengeçlerin yuvası Dalyan köyü diğer tarafta. Muhteşem bir doğa.
Mavi Yolculuk yapanlara
Mavi yolculuğa çıkacaksanız eğer Fethiye’nin sunduğu rotalar ve koyların güzelliği sizi fethedecek . Göcek’teki koylarda çam ağaçlarının eğilip denizin mavi suları ile birleşmelerine şahit olacaksınız. Bedri Rahmi’den Boynuzbükü’ne, Sarsala’dan Hamam Koyu’na, Tersane Adası’ndan Manastır’a kadar her koyun ayrı bir hikayesi var.
Lavanta ve altın otu tarlaları apayrı bir güzelliktedir ve kokularıyla mest eder ziyaretçilerini. Ayrıca; lavanta yağları, ev yapımı sabunlar, şifalı altın otu çayları ve yağlarını bulabileceğiniz Likya Kadınlar Kooperatifi’ni ziyaret edebilirsiniz .
Bir de Nisan – Mayıs ayında gelirseniz, taş fırında pişen bazlamalar, Fethiye’nin kıpkırmızı sulu mis kokulu domatesleri ile bir salata ve dağ kekiği ile pişmiş oğlak dönemini yakalamış olursunuz.
Fethiye’nin Lezzetleri
Fethiye’nin lezzetlerine gelirsek, ilk başta balık çeşitleri var. Ama Üzümlü’ nün kuzu göbeği -morchella mantarının lezzetini Nisan ayı festivalinde tadabilirsiniz. Fethiye’nin çileği, limon, mandalina, portakal ve egzotik meyvalardan Rambutan, Pitaya ve mor kabuklu Mangostan lezzetli ve nadir bulunan meyvelerdendir.
Kayaköyün Kaya inciri, nohudu, susamı, anasonu, yer fıstığı ve bu ürünlerden yapılan lezzet dolu yemekleri dillere destandır. Çiriş Otu, Bulgurlu Patlıcan, Babadağ Keşkeği, Leğen Böreği, Ölemeç Çorbası, taş fırında oğlak, Ekşili Balık, Sılcan Otu Kavurması Fethiye’nin yöresel yemekleri arasında öne çıkar.
2. Gastronomi Festivali
Bu sene ikincisini yapacağımız Fethiye Gastronomi Kültür ve Dostluk Festivalimizde düzenleyeceğimiz yöresel yemekler yarışmasında, Türkiye ve Yunanistan’dan gelecek misafirlerimize bu yemekleri tanıtacağız. Fethiye yalnız yöresel yemeklerle kalmıyor. Geleneksel lokantaların dışında yepyeni konseptler, cozy restoranlar, ödüllü şefler ve yeni lezzet arayışı içinde olan genç aşçılarla dolu bir şehir burası.